Kravat İndirimi Ya Da Doğru Adıyla Takdiri İndirim Nedenleri

Bu yazımızda zaman zaman hararetli tartışmaların konusu olan TCK m.62'yi inceledik.5 min


77

Kanun koyucu tarafından her suç için cezaların alt ve üst sınırları belirlenmiş; nitelikli halleri ve indirim nedenleri de yine kanunda düzenlenmiştir. Kanun koyucunun belirlediği bu ceza, soyut cezadır ve sonuç cezaya giden yolda birtakım faktörler devreye girer.

Suç her ne kadar tek tip olsa da (suç, tipe uygun olmalıdır ki hukuk düzeninde yaptırıma tabi tutulsun!) fail adı verilen süje değişkendir. Suç aynı olsa da suça iten nedenler çeşitlidir. Suçun ortaya çıkışı da çeşitlilik gösterir. Yalnızca suç öncesi ve suç esnası değil aynı zamanda yargılama aşamasında da failler farklı tepkiler verir. Bütün bunlar beraber değerlendirildiğinde kanun koyucunun tipe uygun fiiller için belirlediği soyut ceza, somut olayda çerçeve işlevi görmekte ve hakim bu noktada bir nevi kanun koyucunun yerine geçerek çerçevesi belirlenmiş cezayı doldurma görevini üstlenmektedir.

O halde kanun sistematiği cezanın önce belirlenmesi (TCK m.61) sonra da bireyselleştirilmesi (TCK m.62) üstünedir.

Zaman zaman çeşitli tartışmalara neden olan, kimi suçlar bakımından uygulanmaması gerektiği farklı mecralarda dile getirilen, halk arasında kravat indirimi olarak bilinen takdiri indirim nedenleri kanunda aşağıdaki gibi düzenlenmiştir.

TCK m.62: “(1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.

(2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.”

Maddenin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. Peki bu ifadeden ne anlamalıyız?

1. Modern ceza yasaları fail ceza hukuku anlayışını terk etmiş ve fiil ceza hukuku anlayışını benimsemiştir. Yani, failin yaşantısı kusurluluğuna etki etmez; failin kusurluluğu o suç tipi içinde değerlendirilir. Örneğin alkolik ve uyuşturucu bağımlısı fail, suç ensasında alkol ve uyuşturucu madde etkisinde değilse kusurluluğuna TCK m.34 kapsamında yaklaşmak doğru değildir. Burada akla m.62’de sayılan failin geçmişi ve sosyal ilişkilerinin fiil ceza hukukuyla çatıştığı düşüncesi gelebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gerekilen husus fiil ceza hukuku ve fail ceza hukuku değerlendirmesinin kusurluluk kapsamında olmasıdır. Failin geçmiş yaşantısı ise failin suça tekrar yönelip yönelmeyeceği gibi konularda yol gösterici sayılabilir. Örneğin failin daha öncesinde üç ayrı suçtan sabıka kaydı olduğunu varsayalım. Hakim bu noktada failin geçmişindeki olumsuzlukların takdiri indirime engel olduğuna karar verebilir.

2. M.62 kapsamında gündeme getirilen tartışmalardan en bilineni yargılama esnasında failin davranışlarına göre cezada indirime gidilmesinin özellikle mağdur açısından tatmin edici olmamasıdır. Belli suçlar bakımından m.62’nin uygulanmaması gerektiği bu noktada dillendirilmektedir. Örneğin, cinsel saldırı, cinsel istismar ve kadın cinayetleri olarak isimlendirilen kasten öldürme suçlarında m.62’nin uygulanması halk nazarında “kravat indirimi”, “takım elbise indirimi” olarak görülmektedir. Haliyle bu tabir, her kravat takanın indirim aldığı şeklinde bir yanılgıya neden olmaktadır. Yanılgı, beraberinde tepkileri meydana getirmekte ve özellikle yukarıda anılan suçlar bakımından m.62’nin uygulanmaması gerektiği, hararetli tartışmaların konusu olmaktadır. Hatalı kararların varlığı, bütün bir maddenin sorgulanmasına yol açacak denli mevcutsa uygulamanın iyileştirilmesi yoluna gitmek çok daha yerinde bir hareket olacaktır. Zira m.62’nin tartışılması adil yargılanma hakkına da değinmeyi gerektirmektedir. Adil yargılanma hakkı hem Anayasa (m.36) hem de taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalarca (AİHS m.6) koruma altına alınmıştır. Sanığın adil yargılanma talebi olağandır; bu nedenle, kimi suçlar bakımından m.62’nin uygulanmaması gerektiğini söylemek bu hakkın ihlaline kapı aralayacaktır.

3. Failin geleceği de mahkeme heyetince göz önünde tutulmalıdır. Suç işleyen kişinin topluma küstürülmemesi önem taşır. Devlet, suç işleyen vatandaşını kendi haline bırakmamalıdır. Ayrıca çok ağır şartlar içeren bir hürriyeti bağlayıcı cezayla topluma geri kazandırılma sürecini de baltalamamalıdır. Mağdurun tatmin edilmesi, failin gerekli cezayı çekmesi ve bu süreçte ıslah edilmesi çok ince bir dengenin üstündedir. Dengenin öyle ya da böyle bir tarafa kayması kısa ve uzun vadede sıkıntılı sonuçlar doğurur. Bu nedenle takdiri indirim nedenleri işlediği suçtan pişmanlık gösteren sanığın, geleceğini de bütünüyle ortadan kaldırmamak, bir nevi dengenin bozulmasını engellemek, amacıyla kullanılmalıdır.

a. Failin geçmişi, takdiri indirim nedenlerinin uygulanması hususunda yol göstericidir.

“Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; geçmişte hakkında herhangi bir suç kaydı ve sabıkası bulunmayan, dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı da tespit edilemeyen, CMK 147. maddesine göre susma hakkı bulunan üniversite öğrencisi sanık hakkında, suçlamalarla ilgili savunmasının inkara dayandığından bahisle yeterli olmayan gerekçe ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi” [1]

b. Yargılama esnasında pişmanlığını dile getiren sanık hakkında m.62’nin göz önünde bulundurulmaması bir bozma nedenidir.

“Bu kapsamda temyiz konu dosya incelendiğinde, mahkemece savunması alınan sanığın “olay sebebi ile üzgünüm, ölen kişinin yakınlarına baş sağlığı diliyorum” şeklinde beyanda bulunarak pişmanlığını dile getirdiği ve duruşma tutanağına yansıyan olumsuz bir davranışının bulunmadığı gözetilmeden, mahkemece, “ sanığın hiçbir iyi hali bulunmaması,” şeklinde kanuna uygun olmayan gerekçe ile TCK’nın 62/1. maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi” [2]

c. Herhangi bir pişmanlık göstermeyen ve mahkemeye olumlu davranışlarını yansıtmayan sanık hakkında mahkemenin m.62’yi tartışarak ilgili maddenin uygulanmaması gerektiğine ilişkin hükmü ise onanma nedenidir.

“Dosya içeriğinden; atılı suçu işlediğini inkar eden, pişman olduğunu belirtir bir beyanı olmayan ve pişmanlık gösterdiğine ilişkin tutanaklara yansıyan bir hareketi bulunmayan sanık hakkında Yerel Mahkemece failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar değerlendirilerek özellikle fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışlarının pişmanlık göstermediği kabul edilmiş olup, takdiri indirim nedenlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu karar yerinde tartışılarak uygulanmamasına ilişkin gerekçenin yasal ve yeterli olduğu ve bu gerekçenin de dosya kapsamı ile uyumlu olduğu kabul edilmelidir.” [3]

Sonuç

Ceza kanunun amaçlarından biri de suç işlenmesini önlemektir. Bu nedenle failin geçmiş yaşamı, sosyal ilişkileri ve yargılama esnasındaki davranışları gibi etkenler göz önünde bulundurularak iyi halli olduğuna mahkeme heyetince kanaat getirilen sanık hakkında m.62’nin uygulanması gerekir. Ayrıca bu madde, yargılama esnasında tartışılmalı ve gerekçede neden uygulanıp uygulanmadığı belirtilmelidir.

Maddenin uygulanması kimi suçlar bakımından tepkiye neden olsa da Anayasa, taraf olduğumuz uluslararası antlaşmalar ve Türk Ceza Kanununda bunun aksini belirtir bir hüküm yoktur. Ayrıca adil yargılanma, vazgeçmemizin mümkün olmadığı temel bir haktır. Kamu vicdanının hassasiyet gösterdiği davalarda m.62’nin uygulanmasındaki ölçüt, dosya içeriğini bilmeyen kamu vicdanı değil yargılama öncesi ve esnasındaki davranışlarıyla hakim karşısında bulunan sanıktır. Bu nedenle m.62’nin bazı suçlar bakımından uygulanmaması gerektiği hususu her ne kadar tartışılabilir olsa da bu durum adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelir.

Dipnot

  • [1] Yargıtay 16. Ceza Dairesi E. 2019/1773  K. 2019/3483
  • [2] Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2017/8550 K. 2019/5591
  • [3] Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2015/3-1073 K. 2019/64

 Kaynakça 

  • Koca, Mahmut – Üzülmez, İlhan. Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2019.

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

77

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.