Mülksüzler: Hukuk Kuralları Olmayan Bir Toplum Mümkün Mü?

Mülksüzler - Ursula K. Le Guin2 min


74

 “Bir hırsız yaratmak istiyorsanız sahip yaratın. Suç yaratmak istiyorsanız yasalar koyun.” 

Mülksüzler, kapitalist bir dünya düzenine karşı olan anarşistlerin başka bir gezegene taşınarak, kendi düzenlerini kurmalarını konu alır. Ay’a taşınan anarşistlerin yaşadığı yerin adı Anarres’tir. Anarres’te temel unsur paylaşmaktır. Herkes kendisini bir bütünün parçası olarak görür ve sistemin işlemesi için ona göre hareket eder. Rütbe, mevki, para gibi kavramlar yoktur. Herkes kardeştir. Hukuk kuralları yoktur. Bunun nedeni hukuk kurallarının yaptırıma bağlı olmasıdır. Cezaya göre hareket eden bir toplumda otorite vardır. Anarres’te yaşayan anarşistlere göre, zorlama, düzeni sağlamanın en etkisiz yoludur. Bu yüzden yaptırım yoluyla düzeni sağlamak, mantıklı değildir. Düzeni sağlamak ortak inançtan gelir. Bütüne olan inanç. Anarreslilere göre insan ve toplum birbirine içkindir.

Teoride güzel bir fikir olan kuralsız toplum fikri pratikte nasıl işler? Evet, Anarres’te hukuk kuralları yoktur ama yine de insanların itiraf etmedikleri bir baskı vardır. Toplum baskısı. İnsanlar, düzene uymayan bir şey yapmak istedikleri zaman başkalarının düşüncelerinden çekindikleri için bunu yapmayabilirler. Anarres’te toplum tarafından meşru bulunmayan hareketler, insanların yazılı olmayan ilkel hukuk kurallarına bağlı olmasına neden olur. Toplumun olduğu yerde bir şekilde kurallar ortaya çıkar. En anarşist ve otoriteye karşı toplumlarda bile. Kitaptaki gibi hukuk kuralları olmayan bir toplum mümkündür belki ama, belli bir süre birlikte yaşayan her toplumun ortak bir düşüncesi ve ahlak yargısı oluşur. Bunlar zamanla toplumdaki ahlak kurallarını oluşturur. Hukukun ortaya çıkmasındaki en önemli kaynaklarından biri de bu ahlak kurallarıdır. Tekrar düşünelim, gerçekten de hukuksuz, kuralsız bir toplum mümkün müdür?

Odo, kitapta çok önemli bir karakterdir. Başka gezegene taşınan Anarreslilerin öncüsüdür. Yeni düzenin temelinde, Odo’nun eşitliğe ve kardeşliğe dayanan mülkiyet karşıtı fikirleri vardır. Odo’nun bu kadar önemli olmasının diğer sebebi, kadın olmasıdır. Urras’ta cinsiyet ayrımcılığı vardır ve kadınların erkeklere göre çoğu alanda söz hakkı bulunmamaktadır. Tıpkı günümüz dünyasında olduğu gibi. Önemli mevkilere getirilmeyen ve düşüncelerine önem verilmeyen kadınların konumu, Anarreslileri şaşırtır. Anarres’te herkes her konuda eşittir ve ayrım yapmak için hiçbir sebep yoktur. Tıpkı günümüz dünyasında olması gerektiği gibi.

Anarres, anarşistler için bir ütopya gibi gözükse de, aslında mükemmel değildir. Şu anda içinde bulunduğumuz dünya düzeninin benzeri Urras da, aslında bir distopya değildir. Her sistemin kendi içinde artıları ve eksileri vardır.

Bence, kitabın verdiği en önemli mesajlardan biri değişimin gerekliliğidir. Ursula Le Guin’in deyimiyle: “Devrim değişimdir, devrim de değişir. Ancak değişirse devrim olabilir.” Değişim olmadan gelişim olmaz. Hukuk da böyledir. Dinamik olmalıdır, değişmelidir. Anlamını ve amacını yitirmemelidir. İnsanlar gibi. 

“Hiçbir şeye sahip değilsiniz. Hiçbir şey sizin malınız değil. Özgürsünüz. Sahip olduğunuz tek şey ne olduğunuz, ve ne verdiğinizdir.”

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

74

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.