Boşanmanın Fer’i Sonuçlarında Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları

Bu yazımızda boşanmanın fer'i sonuçlarından maddi manevi tazminat ve nafaka gibi konularda alternatif uyuşmazlık çözüm yolları incelenmiştir.7 min


85

Hiç şüphesiz günümüzde artan boşanma vakaları aile mahkemelerimizdeki dava trafiğini artırmakta ve özellikle çekişmeli boşanma davaları oldukça uzamaktadır. Hukuk davaları başta olmak üzere ülkemizde alternatif uyuşmazlık çözüm yolları gitgide yaygınlaşmaktadır. Peki bu alternatif uyuşmazlık çözümleri boşanmanın maddi sonuçlarından doğan uyuşmazlıklarda yargının yükünü hafifletmede ve davaları daha hızlı çözmede yardımcı olabilir mi?

Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları Nelerdir?

Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları tarafsız bir üçüncü kişi tarafından tarafların uyuşmazlıkları çözmesine yardımcı olmak amacıyla taraflara yardımcı olan ve çözümler üreten, yargı organına alternatif nitelikte seçimlik bir yoldur. Ülkemizde yaygın olarak kullanılan alternatif uyuşmazlık çözüm yolları müzakere, vakaların saptanması, tahkim, tarafsız ön değerlendirme, kısa duruşma, arabuluculuk ve uzlaştırmadır

Ülkemizde alternatif uyuşmazlık yolları kanunlar aracılığıyla kanun koyucu tarafından da desteklenmiştir. 7.6.2012 tarihinde “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu” kabul edilerek, uyuşmazlıkların mahkeme öncesi arabuluculukla daha hızlı ve verimli şekilde çözülmesini amaçlamıştır

Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının, hukuk devletinin üç temel yapı taşından birisi olan “yargı” ilkesine zarar verdiği, mahkemelere alternatif oluşturduğu gibi gerekçelerle eleştirilmektedir ancak alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kamu düzenini ilgilendirmeyen uyuşmazlıkların çözümü için bir yol sunması ve bu yolun da seçimlik olması dolayısıyla bu eleştirileri boşa çıkarmaktadır hatta alternatif uyuşmazlık yolları yargının dava trafiğini azaltmakta ve taraflara daha nitelikli ve hızlı çözümler sunmaktadır. Bu faktörleri göz önünde bulundurarak alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının yargının “hantallaşmasını” engelleyici bir işlevinden bile söz edebiliriz. Ancak buna rağmen alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının olumsuz yönleri de bulunmaktadır. Özellikle taraflardan birinin maddi açıdan diğer tarafa nazaran zayıf olduğu hallerde ne yazık ki tarafların özgürce müzakere edebilmesi pek de mümkün değildir. Fakat bu olumsuz yön özellikle tahkim yargılamalarında bir nebze de olsa aşılmıştır iş hukukundan doğan uyuşmazlıklarda tahkim yargılamasının uygulanamaması bu olumsuzluğun engellenmesine bir örnektir

Bu uyuşmazlık çözüm yollarının en yaygın kullanılanı ve devletler tarafından teşvik edileni arabuluculuktur. Arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 2 nci maddesinin 2 nci fıkrasında “sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu surette çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak tanımlanmıştır. Arabulucunun uyuşmazlığa dair karar vermek gibi bir yetkisi yoktur. Arabuluculuğu diğer bir alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olan tahkimden ayıran en önemli husus uyuşmazlığa dair tarafları bağlayıcı bir karar verilememesidir. Arabulucunun görevi önüne gelen uyuşmazlıkta taraflara müzakere ortamı sağlamak ve uyuşmazlığa, mahkemeye gitmeden etkin bir çözüm oluşturmalarına yardımcı olmaktır.

Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Aile Hukuku Özelinde Uygulanması

Avukatlık kanunumuzun 35/A maddesine göre: “Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilam niteliğindedir”

Bu madde hiç şüphesiz bir alternatif uyuşmazlık çözümü tanımlar ancak doktrinde bu çözümün ne olduğuna dair fikir birliği sağlanamamıştır. Bir görüş arabuluculuğu bir görüş uzlaştırmacılığı diğer bir görüş ise müzakere yönteminin tanımlandığını savunur. Hüküm kapsamına giren uyuşmazlıklar, madde metninde “tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konular” şeklinde belirtilmiştir. Bu konularda tarafların uzlaşması halinde avukat uzlaşma tutanağı tutar tutanakta iki taraf ve avukatların imzası bulunur ve bu tutanak ilam niteliği taşır. Kısaca dava açılmadan veya açıldıktan sonra duruşmaya kadar olan süre içerisinde avukatlar müvekkilleriyle beraber karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilir

Aile hukuku uyuşmazlıklarının uzlaşma ile çözümlenmesi sadece Avukatlık Kanunu 35/A da dava öncesi veya duruşmaya kadar olan süreci kapsayacak şekilde sınırlandırılmamıştır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasına göre “Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir” Bu madde uyarınca hâkimin uyuşmazlığın esasına girerek yargılama yapması ve karar vermesi tarafların uzlaşamamasına bağlıdır. TMK 195/2’ye göre kanun koyucu “Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir” demiştir ancak buna dair herhangi bir usul belirtilmediği için bu madde pek uygulama alanı bulamamıştır

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca arabuluculuk müessesi yabancılık unsuru olan uyuşmazlıklar da dahil olmak üzere tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği iş veya işlemlerden doğan “özel hukuk uyuşmazlıklarında” uygulanır yani idare ve ceza hukukunun kapsamına giren konularda arabuluculuk yetkisizdir. Özel hukuk uyuşmazlıkları da tarafların serbestçe tasarruf edebileceği iş veya işlemlerden doğan ifadesi ile daraltılmıştır. Burada kasıt uyuşmazlığın kamu düzeninden olmaması yani sulh ile sona erdirilebilmesi kıstasıdır. Bu kapsamda doğal olarak aile hukuku uyuşmazlıkları da arabuluculuk kapsamına girmektedir ve kamu düzenine dair sınırlama aile hukuku uyuşmazlıkları için de geçerlidir. Bununla birlikte HUAK m.1/II uyarınca uyuşmazlığın “aile içi şiddet” iddiası içermesi kamu düzenini ilgilendirdiği için bu iddiaya sahip uyuşmazlıklara arabuluculuk yolu kapatılmıştır

Aile mahkemelerindeki dava trafiğinin önemli bir bölümünü oluşturan boşanmanın mali sonuçlarına dair konularda alternatif uyuşmazlık çözüm yolları etkin olarak kullanılabilmektedir. Örneğin boşanmanın eşler bakımından mali sonuçlarından olan maddi-manevi tazminat, yoksulluk nafakası ve mal rejiminin tasfiyesine dair uyuşmazlıklarda tarafların üzerinde serbestçe tasarrufu söz konusudur. Bu nedenle maddi-manevi tazminat, yoksulluk nafakası ve mal rejiminin tasfiyesine dair uyuşmazlıklarda arabuluculuk yolu açıktır. Ancak arabuluculuk yolunu kapatan bir istisna HUAK m.1/II uyarınca boşanmaya esas vakıa veya vakıaların aile içi şiddet içerip içermesidir yani aile içi şiddet kapsamına giren vakıaların yaşandığı uyuşmazlıklarda ne boşanma davası esnasında ne de boşanma davasının kesinleşmesinden sonra maddi-manevi tazminat, yoksulluk nafakası ve mal rejiminin tasfiyesi için arabuluculuk yolu açık değildir

Boşanma ve ayrılığın çocuk bakımından sonuçlarında ise arabuluculuk yolu HUAK m.1/II uyarınca tarafların üzerinde serbestçe tasarruf etmeleri esasına dayandığı için kapatılmıştır. Çocukların haklarını koruyamayacak konumda olmaları dolayısıyla tarafların serbestçe tasarrufundan bahsetmek mümkün değildir.

Sonuç

Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları toplumlara ve gelişmişlik düzeyine bağlı olarak değişmekle beraber genel anlamda en etkin yöntem arabuluculuktur. Arabuluculuk müessesi Türk hukukuna 22.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile girmiştir. Bu kanun kapsamına, kamu hukukuna dair uyuşmazlıklar alınmamış; özel hukuka dair uyuşmazlıklarının ise tamamı değil HUAK m.1/II uyarınca sadece tarafların üzerinde serbestçe tasarruf etme imkânına sahip olduğu uyuşmazlıklar alınmıştır. Arabuluculuk müessesinin kapsamı belirlenirken kanunkoyucu arabuluculuğun kapsamını çok daha genişletmek adına Avrupa’daki arabuluculuk kanunlarından hareketle arabuluculuğun kapsamını tüm medeni ve ticari uyuşmazlıklarda geçerli olmak üzere genişletebilirdi ancak ülkemizde arabuluculuğun kapsamını bu derece geniş tutmanın suistimale açık bir durum kolayca öngörülebileceği için kanunkoyucunun kapsamı “serbestçe tasarrufla” sınırlandırması oldukça yerinde olmuştur. Çünkü konumuz olan aile hukukuna dair uyuşmazlıkları diğer medeni hukuk uyuşmazlıklarından ayıran noktalardan birisi de doktrinde “devletin karışması ilkesi” olarak belirtilmiştir. Medeni hukuka dair tüm uyuşmazlıkların arabuluculuk kapsamına dahil edilmesi durumunda her ne kadar alternatif uyuşmazlık çözüm yolları yargı erkine zarar vermese aksine güçlendirse bile devletin aile hukukundaki başka bir temel ilke olan “zayıfların korunması ilkesini” sağlayabilmesi için halk yararına aile hukukuna dair uyuşmazlıklara karışması gereklidir ve nihayetinde karışmaktadır da. Aile hukuku uyuşmazlıklarının geneli düşünüldüğünde istisnalar hariç tarafların serbestçe tasarruf edemeyeceği uyuşmazlıklardandır bu istisnalar yukarıda bahsettiğimiz boşanmanın mali sonuçlarından olan maddî ve manevî tazminat talebi, mal rejimlerinin tasfiyesi, yoksulluk nafakası ve bunlara ek olarak nişanlanmanın sona ermesinin bir sonucu olan hediyelerin geri verilmesidir. Bu uyuşmazlıklarda da arabuluculuk yolu ancak aile içi şiddet vakıası olmayan durumlarda açıktır.

Özetle, boşanma davalarında psikolojik de olsa aile içi şiddetin somut olayların genelinde varlığı alenidir yani HUAK m.1/II uyarınca aile hukuku uyuşmazlıklarının bazı istisnalarına arabuluculuk yolu açıkken bu istisnaların aile içi şiddet koşuluyla arabuluculuk kapsamının dışına itilmesi somut olayların istisnaları dışında aile hukuku uyuşmazlıklarında arabuluculuğun etkin bir şekilde kullanımını engellemektedir. Somut olaylarda arabuluculuğun yaygınlaşması aile hukuku uyuşmazlıklarına özel “aile arabuluculuğu” kavramının gelişmesiyle mümkündür. Aile arabuluculuğuna dair kamu düzeni öne sürülerek yapılan eleştirilerde haklılık payı olmakla beraber bu dezavantajların aile arabuluculuğunda çözümlenecek uyuşmazlıkların hâkim onayına tabi olmasıyla aşılabilmesi mümkündür. Aile hukukundan doğan uyuşmazlıklarda alternatif çözüm yollarının etkin kullanımı için sıradan arabuluculuk haricinde aile arabuluculuğu teşvik edilmelidir aksi takdirde somut olaylarda arabuluculuğun aile hukukundan doğan uyuşmazlıklarda etkin kullanımı pek de mümkün görünmemektedir.

Kaynakça

  • Akıntürk/Ateş, Öztan, Bilge, Aile Hukuku, 6. Bası, Ankara 2015.
  • Helvacı, Serap/Erlüle, Fulya, Medeni Hukuk, 6. Bası, İstanbul 2020.
  • AKKAYA, Tolga: Medeni Usul Hukuku Bakımından Boşanma Davası, Ankara 2017.
  • KAPLAN GÜLER, Beyhan: Boşanmanın Hukuki Sonuçlarında Arabuluculuk, İstanbul 2014.

Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

85

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.