İdari yargı kararları, iptal kararları, tam yargı kararları ve yürütmenin durdurulması kararları olarak üçe ayrılabilir:
1. İptal Kararlarının Uygulanması
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinde idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davası olarak tanımlanmıştır. Dava konusu, idari işlemin kendisidir. Amaç ise hukuka aykırı olarak nitelendirilen dava konusu idari işlemin hiç yapılmamış hale getirilmesidir. Kısacası, idari işlemin hukuka aykırı olması nedeniyle kesin bir hükümle geriye yürür bir şekilde ortadan kalkmasını sağlayan yargı kararlarıdır. Eğer iptal davası kabul edilir ve iptal kararı verilirse sadece davacı değil, herkes hakkında iptal kararı verilmiş olur.
-
İptal kararı ile sakat işlem ortadan kalkmış sayılır.
-
İptal kararı geriye yürür: İşlem yapılmadan önceki durum geri gelir ve iptal edilen işlem hiç yapılmamış sayılır.
-
İptal kararı genel etkilidir.
Anayasanın 138. maddesinin 4. fıkrasında “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” ifadesi yer almaktadır. Bu kanun hükmünden yargı kararlarının yasama ve yürütme organları ve idare için bağlayıcı olduğu anlaşılmaktadır. İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinde de “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” ifadesi yer almaktadır, bu kanun hükmü de İdare Mahkemleri’nin verdiği kararların bağlayıcılığına ilişkindir. Burada ortaya çıkan sorun ise, bu maddede yer alan mahkemelerin aldığı kararların birbiriyle çelişmesi noktasında ne olacağıdır. Bu sorunun da 29. maddenin 1. fıkrası ile çözüme kavuşturulduğu görülmektedir: “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değilse, yahut birbirine aykırı hüküm fıkralarını taşıyorsa, taraflardan her biri kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir”. İdari yargı yerlerince yapılacak olan “açıklamalar” yeterli veya açık değilse, bu durumda idare Danıştay’ a başvurup, Danıştay’ın vereceği mütalaa doğrultusunda uygulama yapabilir. Ayrıca kanunda öngörülen süre otuz gün iken Fransız idare hukukunda bu süre üç ay ve üç ay içinde idare iptal kararının gereğini yapmazsa sonrasında da başka mekanizmalar devreye giriyor. Fransa’da iptal kararlarının yerine getirilip getirilmediği Fransız Danıştay’ı içindeki bir daire tarafından denetleniyor ve altı ay içinde yerine getirilmediği takdirde, o daireye her gün için para cezası veriliyor. Bizim hukukumuzda ise iptal kararlarının uygulanmaması durumunda yine 28. maddede iptal kararının belirtilen süre içinde yerine getirilmemesi nedeniyle ya da kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi durumlarında zarar görenler idareye tazminat açabilir. Kanaatimce, Fransız idare hukukunda ve Türk idare hukukunda iptal kararlarının uygulanması karşılaştırıldığında Fransız idare hukukunda, idarenin bu süreci daha az zarar alarak atlattığı söylenebilir. Türk hukukunda belirlenen otuz günlük süre bu kararın olabildiğince hızlı sürede uygulanması amacını taşıyor olsa bile bu durumun maddi olarak idare için daha büyük bir külfet doğurabileceğini düşünüyorum.
1.1. Kendiliğinden Sonuç Doğuran İptal Kararları
Kural olarak iptal kararları iptal edilen işlemin yerine geçmemektedir. İdarelerin, kararların gereklerine uygun olarak yeni bir işlem tesis etmesi gerekmektedir. Ancak, bazı durumlarda iptal kararının yerine getirilmesi için idare tarafından yeni bir işlem yapılmasına gerek yoktur. İdarenin pasif kalması, kararın uygulanması için yeterli olur.
1.2. Aynı Nitelikte Bir Karar Alınmasını Engellemeyen İptal Kararları
Kimi durumlarda idare, iptal kararı üzerine, yine aynı sonucu sağlayan yeni bir karar alabilir. Eğer idari işlem yetki, biçim gibi noktalardan iptal edilmiş ise, idare bu hukuka aykırılık durumlarını gidererek aynı sonucu doğuran yeni bir karar alabilir. Bu yeni karar alındığı tarihten itibaren geçerli olur. Etki bakımından bu yeni karar geriye yürümez. Kanaatimce, yeni kararın geriye yürümemesinin zarar doğuran yönleri olabilir. Ayrıca, eski karar ve yeni karar aynı sonucu doğurduğundan eski kararın geriye yürüyüp yeni kararın geriye yürümemesi ise çelişkili bir durumdur.
1.3. Tersine İşlem Yapılmasını Gerektiren İptal Kararları
Kimi durumlarda idare, iptal edilen kararın tersine bir karar alma durumundadır. Bu duruma özellikle olumsuz kararların iptali halinde rastlanılır.Örneğin idareye yapı izni için yapılan başvurunun reddine ilişkin kararın iptali üzerine, idare yapı izni verme doğrultusunda karar alma durumundadır. Bu örnekten anlaşılan şudur ki, olumsuz bir kararın iptali ile idare olumlu bir işlem yapmaktadır. Örnekteki red ile işlem geriye etkili olarak ortadan kalkmaktadır.
1.4. Hukuksal Durumlarda Değişiklik Yapılmasını Gerektiren İptal Kararları
İdari işlemlerin kişilerin hukuki statülerini değiştirici nitelikte olması halinde, iptal kararından sonra idarenin, kişinin eski statüsüne kavuşturulması için gerekli işlemleri yapması gerekecektir. İşte bu tür iptal kararları hukuki statüde değişiklik yapılmasını sağlayan kararlardır. Örneğin, kişinin kendi istemi olmaksızın emekli edilmesi halinde iptal kararının gereği olarak kişinin emekli statüsünden alınıp, eski görevi olan memur statüsüne geçirilmesi gerekir.
1.5. Yerine Getirilmesi İmkânsız Olan İptal Kararları
Kimi durumlarda, iptal kararının yerine getirilmesi olanağı bulunmayabilir, ya da iptal kararının yerine getirilmesi büyük haksızlıklar doğurabilir. Bu gibi durumlarda ilgiliye tazminat verilmesi, ya da yasama organının hukuksal düzende değişiklik yaparak, iptal kararının doğurduğu olumsuz sonuçları gidermesi gerekebilir. Ancak Anayasa’ya göre yasama organı hukuksal düzende bir değişiklik yapamaz, yasama organı ancak yargı kararlarının yerine getirilmesini kolaylaştırabilir veya iptal kararlarından doğan boşluğu doldurabilir.
Bazı durumlarda, iptal kararlarının yerine getirilmesi olanağı bulunmayabilir. Bu durumlar maddi veya fiili imkansızlık halleri ile hukuki imkansızlık halleri olarak ikiye ayrılır.
2. Tam Yargı Kararlarının Uygulanması
–
Tam yargı davaları, en dar biçimde tazminat talebinden ibaret olan davalar ya da en geniş biçimde idarenin hukuk kuralları içinde kalmasını sağlayan ve eğer bir sübjektif hak ihlali var ise idare tarafından ihlal edilen hakkın iade edilmesini sağlayan davalar olarak tanımlanmaktadır. Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca idare, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemek zorundadır. İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine göre, tam yargı davaları idari işlem ve eylemler dolayısıyla kişisel hakları doğrudan doğruya zarar görenler tarafından açılan idari davalardır. Tam yargı davasının kabulü için; ortada hukuka aykırı bir idari işlem veya eylem bulunması, bu işlem veya eylem nedeniyle ortaya çıkmış olan bir zararın bulunması, idare işlem veya eylem ile zarar arasında illiyet bağı bulunması gibi üç şartın gerçekleşmesi gerekir. Söz konusu zarar maddi veya manevi nitelikte olabilir. İdari Yargılama Usulü Kanunun 12 ve 13. maddeleri incelendiğinde ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine üç şekilde tam yargı davası açabilirler:
-
Doğrudan doğruya tam yargı davası açabilirler.
-
İptal ve tam yargı davasını birlikte açabilirler.
-
İlk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler.
İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 13’te de “İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.” ifadesiyle tam yargı davası açılırken nasıl bir yol izleneceği ve tam yargı davasının hangi süre içinde açılması gerektiği ifade edilmiştir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin son fıkrasında yer alan, “tazminat ve vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni faiz ödenir.” hükmü de, tam yargı kararlarının idarelerce geciktirilmeksizin yerine getirilmesinin sağlanmasına yöneliktir.
3. Yürütmenin Durdurulması Kararlarının Uygulanması
–
Yürütmenin durdurulması kararları, iptali istenilen işlemi ortadan kaldırır; buna ek olarak eğer yasada aksi yok ise o işlemin ve onun sonucu olan işlemlerin uygulanmasını sonuna kadar durdurur. İşlemden önceki hukuki durumun yürürlüğünü sağlar. Bu nedenle hukuki niteliği bakımından iptal kararlarına çok yakındır. Bu kararlar herkes için bağlayıcıdır. Hukuka bağlı bir irade, ilgililer başvurmasa bile kararın gereğini yerine getirmek zorundadır. İdare yürütmenin durdurulması kararının yerine getirilmesi için bazen hareketsiz kalma durumundadır, bazen de idarenin işlem tesis etmesi zorunlu olabilir. İptal davası üzerine verilen yürütmenin durdurulması kararı ile eski durumun geri gelebilmesi için, yönetimin bunu sağlayabilecek bazı işlemlerde bulunması gerekir.
–
Kaynakça
- Anayasa
- İdari Yargılama Usulü Kanunu
- Oral Avukatlık Ortaklığı, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması”, https://www.oral.av.tr/yayinlarimiz/idari1.pdf
- TBMM, “İdari Yargı Kararlarının Hukuk Düzenindeki Etkileri Ve Uygulamadaki Sorunlar Sempozyumu”, https://www.tbmm.gov.tr/yayinlar/hukuk_sempozyumu.pdf (Sempozyum)
- Uğur, İsmail. “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2006.
0 Yorum