İş Hukukunda Rekabet Yasağı Sözleşmesi

Rekabet yasağı sözleşmesi, iş sırlarının korunması ve işçinin sözleşme sonrasında işverenle rekabet oluşturan davranışlarda bulunarak işverenin menfaatlerine zarar vermesini önleme amacı taşımaktadır.6 min


56

Rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi devam ederken işverenin müşterilerini tanıması ya da iş sırlarını öğrenmesi nedeniyle, iş ilişkisi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içinde işverenle rekabet oluşturacak herhangi bir faaliyette bulunmaması konusunu içeren sözleşmedir. Rekabet yasağı sözleşmesi, iş sırlarının korunması ve işçinin sözleşme sonrasında işverenle rekabet oluşturan davranışlarda bulunarak işverenin menfaatlerine zarar vermesini önleme amacı taşımaktadır.

İş hukukunda rekabet yasağı sözleşmesi, iş sözleşmesinin süresi içinde veya iş sözleşmesinin sonra erdikten sonra olmak üzere iki şekilde incelenebilmektedir. İş sözleşmesinin devamı süresinde işçinin rekabet yasağının kaynağını işçinin işverene olan sadakat borcu oluşturur. İşçi, sadakat borcuna aykırı olarak ücret karşılığında üçüncü kişilere hizmet edemeyeceği gibi işvereni ile de rekabet sayılan işleri yapamaz.

İş sözleşmesi sona erdikten sonra ise işçi dilediği işverenle çalışabilir. Bu husus Anayasa’nın 48. maddesinde belirtilen “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir” ifadesiyle korunmaktadır. Ancak işçinin çalışma ve sözleşme hürriyeti ile işverenin eski işçinin başka bir işyerinde çalışmaması konusunda haklı menfaat dengesini TBK’ nın ilgili maddeleri düzenlemiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, İş Kanunu’nda rekabet yasağı konusu incelenmediği için Borçlar Kanunu ilgili maddeleri uygulama bulacaktır.

İş sözleşmesi sona erdikten sonra, sözleşmeye rekabet yasağının devam edeceği hususunda bir kayıt konularak veya yeni bir sözleşme akdedilerek rekabet yasağı konulabilir. Fakat işçinin iş sözleşmesi sona ermesinden sonra konulacak olan yasak sınırlandırılmıştır. Bunun sebebi ise işçinin iş sözleşmesinin sona ermesinden dolayı ekonomik geleceğinin sarsılmasından korumaktır. 

Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerliliği belli koşullara bağlanmıştır. Bunlar; bir iş sözleşmesinin bulunması, işçinin müşterileri tanımasından veya iş sırlarını bilmesi dolayısıyla işverene zarar verme ihtimalinin olması, sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve sözleşmenin yapıldığı sırada işçinin fiil ehliyetine sahip olmasıdır. Sözleşmenin geçerli olabilmesi için zorunlu olan bu koşullara ilişkin hükümler emredici nitelikte olduğundan koşullardan herhangi birinin bulunmaması durumunda sözleşme batıl olur.

Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için işçinin belirli nitelikleri taşıması gerekmektedir. İşçi yaptığı işin niteliği gereği işverenin müşteri çevresi veya üretim sırları hakkında bilgi edinmesine olanak verecek konumda olmalıdır. Bunun tespiti yapılırken işçinin işyerindeki konumuna bakılmalıdır. İşçinin, işverenin müşteri çevresi, üretim sırları veya işleri hakkında bilgi edinecek bir konumda olmakla birlikte bu bilgileri başka işverende kullanması dolayısıyla işverene zarar verme ihtimalinin de bulunması gerekir. İşçinin, işverene zarar vermemekle beraber, zarar tehlikesini yaratacak bir etkinlikte bulunması da rekabet yasağına ihlal oluşturur. Bu bakımdan her işçiyle yapılan rekabet yasağı sözleşmesi geçerli olmayacaktır. Ancak geçerlilik koşullarını taşıması halinde sonuçlarını doğurabilecektir. Doktrinde bir görüş işçinin, işverenin müşteri çevresi veya iş sırlarını bilebilecek konumda olması işverene zarar verme ihtimaline karine olacağını düşünmektedir. Bir başka görüş ise, yasağın kararlaştırılması için her türlü zarar ihtimali söz konusu olabilir. 

İş sözleşmesinin sona ermesinden sonra konulacak olan rekabet yasağı sözleşmesi sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırmayla beraber işçinin ekonomik geleceği hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürülmemiş olup, işverenin bu rekabet yasağı koyulmasındaki menfaati ile işçinin ekonomik geleceğinin sarsılmaması arasında bir denge bulunmak zorundadır. Rekabet yasağının yer, zaman ve işlerin türü açısından yerinde olmayan sınırlandırmaları barındırması mümkün değildir. 

Rekabet yasağı zaman bakımından sınırlandırılırken, yer ve konu itibariyle yasağın boyutu, işçinin yaptığı işin yapabileceği tek iş olup olmadığı ve işverenin bu sınırlamadaki menfaatine bakılmalıdır. Ayrıca rekabet yasağının süresi özel durumlar ve koşullar olmadıkça iki yılı aşamayacaktır.

Rekabet yasağı sözleşmesi yer bakımından sınırlandırılırken, işçinin işyeri ve işveren hakkında öğrendiği bilgilerin iş sözleşmesi sona erdikten sonra, işçinin bu bilgileri kullanarak işverene vereceği zarar dikkate alınmalıdır. Bu konuda farklı görüşler ileri sürülmektedir. Bir görüşe göre, bir iş için tüm dünyada ve ülkede rekabeti yasaklayan bir sözleşme yapıldığı takdirde bu sözleşme batıl olacaktır. Bir diğer görüşe göre ise, ülke sınırları aşılmamak şartıyla belirlenen bir şehirde, bölgede veya tüm ülke için konulan rekabet yasağı sözleşmesi geçerli olacaktır. Diğer bir görüş ise, faaliyet alanı dikkate alınarak ileri sürülmüştür. Bu görüşe göre, uluslararası nitelikte bir işletme için konulan rekabet yasağı sözleşmesi işçinin ekonomik geleceği de korunmak koşuluyla, ülke sınırlarını aşan bir yasak konulabilecektir.

Yargıtay bir kararında, (Yargıtay 9. HD 6.7.1999, 8262 E., 12073 K.) davalı ile davacı bankanın hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra davalının, Türkiye’deki tüm bankalarda çalışmamasına ilişkin olarak kararlaştırdıkları rekabet yasağı sözleşmesinin yer bakımından geçersiz olduğu kararını vermiştir. Çünkü bu durum davalı bankacının ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecektir. Bu karar, doktrin tarafından da yerinde bulunmuştur. 

Rekabet yasağı sözleşmesi konu bakımından sınırlandırılırken, işverene ait faaliyet alanı ve işçinin öğrendiği mesleki bilgi dikkate alınır. İşçinin, iş sözleşmesi sona erdikten sonra hangi faaliyeti yapıp yapamayacağı konusundaki sınırlamadır. İşçinin her türlü işte çalışmasını yasaklayacak olan rekabet yasağı sözleşmeleri geçerli değildir. İşin türü yönünden rekabet yasağı, işverenin yaptığı faaliyetle doğrudan doğruya ilgili işlerle sınırlandırılabilir. Kural olarak konu bakımından rekabet yasağı, işçinin çalıştığı yerdeki somut görev ve işleviyle sınırlıdır. Yargıtay da bazı kararlarında işin türü bakımından bir sınırlama getirilmediği durumlarda, rekabet yasağı hükmünü geçersiz saymıştır. Ekmekçi’ye göre ise, işin türü işçinin işyerindeki somut göreviyle sınırlı değildir. 

Hakimin rekabet yasağı sözleşmesini değerlendirmesi

Hakim rekabet yasağı sözleşmesini konu, yer ve zaman bakımından inceleyerek, sözleşmenin geçersiz olduğu kararını verebileceği gibi, yasağın kapsamını daraltma yoluna da gidebilir. Hakim aşırı rekabet yasağı dolayısıyla konu, zaman ve yer bakımından bazı hükümlerini değiştirebilir. İşçinin ekonomik geleceğini sarsan bir yasak konulmuş ise bu durumda sözleşmeyi geçersiz de sayabilir. Burada hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Hakim takdir yetkisini kullanırken işverenin haklı menfaatleri ile işçinin ekonomik geleceği arasında denge kurmaya özen göstermelidir. Doktrindeki baskın görüş hakimin sözleşmeye müdahalesinin sadece sınırı aşan hükümler batıl kabul ettiği; sözleşme tam butlanla sakat kabul edilmediği yönündedir. 

Hakim rekabet yasağı sözleşmesini değerlendirirken, bütün durum ve koşulların yanında işverenin, işçinin rekabet etmemesi karşılığında bir karşı edim üstlenmiş olup olmadığını incelemelidir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli kabul edilebilmesi için işverenin bir karşı edim üstlenmiş olması gerekmemektedir. Karşı edimin varlığı, rekabet yasağı hükmünün fahiş olup olmadığı değerlendirilirken incelenmektedir.

Rekabet yasağının sona ermesi

Rekabet yasağı sözleşmesini sona erdiren nedenlerden biri sürenin bitmesidir. Süre bittiği takdirde rekabet yasağı hükmü de sona erer. Süreyi taraflar belirleyebileceği gibi hakimin müdahalesiyle indirilmiş bir süre de olabilir. Süre içerisinde işçinin ölmesi halinde de rekabet yasağı hükmü sona erer ve bağlayıcılığı kalmaz. Tarafların anlaşmasıyla da rekabet yasağı kaldırılabilir. 

İşverenin gerçek anlamda rekabet yasağını sürdürmesini bekleyemeyeceğimiz bir durum ortaya çıkarsa rekabet yasağı da bu durumun ortaya çıkmasıyla birlikte hukuki varlığını yitirir. Bu durumlardan biri rekabet yasağıyla korunan bilgilerin sır olmaktan çıkması halidir. Bir diğeri ise, işyerinin rekabet yasağı kapsamında olmayan bir yere taşınmasıdır. Bu durumda da rekabet yasağı sözleşmesinin bağlayıcılığı kalmaz. İşyerinin faaliyet alanı değiştiğinde de rekabet yasağı sözleşmesi sona erer. 

Rekabet yasağı sözleşmesinin bağlayıcı olması iş sözleşmesinin sona erme şekliyle ilgili bulunmaktadır. İşveren, iş sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın sona erdirirse, işçi rekabet yasağı sözleşmesiyle bağlı olmayacaktır. İşçi de iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği takdirde iş sözleşmesiyle bağlı kalmayacaktır. Sonuç olarak rekabet yasağı sözleşmesi, iş sözleşmesinin her türlü sona erme durumu için geçerli değildir. 

İşçi, rekabet yasağına aykırı davrandığı takdirde bundan doğan işverenin uğradığı tüm zararlarını karşılamalıdır. İşverenin uğradığı zararın ispatı güç olduğundan rekabet yasağı sözleşmesine cezai şart konulduğu görülmektedir. Hakim somut olayın koşullarını değerlendirmek koşuluyla fahiş olan cezai şart miktarını indirebilir.

Kaynakça

  • Ekmekçi, Ömer/ Yiğit, Esra: Bireysel İş Hukuku Dersleri, 2. baskı, İstanbul 2020.
  • M. Polat Soyer, Rekabet Yasağı Sözleşmesi, Ankara 1994.
  • Akdoğan, İbrahim, İş Sözleşmesinde Rekabet Yasağı, 2020
  • Yargıtay 9. HD 6.7.1999, 8262 E., 12073 K.

Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

56

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.