Bütün demokratik sistemlerde, yasama meclisi üyeleri, yasama fonksiyonunu gereği gibi yerine getirebilmeleri için, bazı güvenceler öngören özel statüden yararlanırlar. Bunlara teşrii muafiyetler, yasama muafiyeti, parlamenter bağışıklıklar ya da yasama bağışıklıkları denir.
Burada amaç, milletvekillerine tolerans tanımak değil, milletvekillerinin yasama fonksiyonunu yerine getirirken serbest, korkusuz, özgür olmalarını sağlamaktır. Bu şekilde düşünüldüğünde yasama muafiyeti, yasama görevinin niteliğinden kaynaklanan milli iradenin, serbestçe oluşması gibi bir kamu yararını amaçlamaktadır. Konuyla ilgili düzenleme Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83. maddesinde bulunmaktadır.
Teşrii muafiyetler esasında “yasama sorumsuzluğu” ve “yasama dokunulmazlığı” olarak iki farklı düzenlemeden oluşmaktadır. Biz de bunları iki farklı başlık altında inceleyeceğiz.
YASAMA SORUMSUZLUĞU
Yasama sorumsuzluğu, milletvekillerine yasama çalışmaları kapsamında tanınan mutlak bir ifade özgürlüğüdür. Milletvekilleri kullandıkları oylardan, söyledikleri sözlerden, ileri sürdükleri düşüncelerden ,bunlar suç niteliği taşısa bile, meclis dışında herhangi bir makam tarafından sorumlu tutulamazlar. Yasama sorumsuzluğu onlara bu şekilde bir imtiyaz verir. Ancak daha önce de bahsedildiği gibi bu imtiyaz kişisel fayda amacıyla değil milletvekillerinin görevlerini ifa ederken özgürce ve korkusuzca davranabilerini sağlamak ve bu şekilde milli iradenin tam bir serbestlik içerisinde vuku bulmasını sağlamak amacıyladır.
Anayasanın 83. maddesinin birinci fıkrası bu konuyu düzenlemektedir. “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar”.
Bu hükme göre bu sorumsuzluktan TBMM üyeleri yararlanabilmektedir. Bu durumda yararlanacak olanlar sadece milletvekilleridir. Ancak Anayasanın 112. maddesi uyarınca, milletvekili olmayan bakanların da yasama sorumsuzluğundan yararlanabilmesine olanak tanınmıştır. Bunun dışında meclisteki çalışmalara katılan diğer kimseler için bir hüküm var değildir. Dolayısıyla böyle bir hakka da sahip olduklarını söylemek yanlış olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası sorumsuzluk tanıdığı gibi bunun da bir istisnasını getirmiştir. 83. Maddeye göre Meclis kararı ile, milletvekillerinin Mecliste söylediklerini Meclis dışında yinelemesine engel olunabilecektir. Aksi halde buna uymayan milletvekili yasama sorumsuzluğundan yararlanamayacaktır. Anayasa koyucu milletvekillerinin hedeflenen amaca ulaşmak için bu şekilde bir imtiyaz tanısa bile aynı şekilde bu imtiyazın kötü eller elinde başka amaçlara hizmet etmesini önlemek için de bir istisna getirmiştir.
Anayasa koyucu, “Meclis çalışmalarındaki” ibaresini kullanarak yer bakımından herhangi bir sınırlama getirmemiştir. Buna göre Meclis Genel Kurul toplantılarının yanında komisyon ve siyasi grup toplantıları da bu kapsama dahildir. Ayrıca Meclis soruşturması ve Meclis araştırması komisyonlarının Meclis dışında, Ankara hatta yurt dışındaki toplantı ve çalışmaları da yasama fonksiyonunun bir parçası olarak Meclis çalışmalarının içine girer.
Meclis Çalışmalarındaki “oyları, sözleri ve düşünce açıklamaları” dışındaki herhangi bir fiil yasama sorumsuzluğunun konusu olamaz. Anayasa koyucu sınırlandırmayı bu üç eylem ile yapmıştır. Amaç, Mecliste söz hürriyetini korumak ve milli iradenin özgürce oluşmasını sağlamak olduğuna göre bu düzenlemenin sorumsuzluğu bu gibi eylem ya da işlemlerle sınırlaması doğaldır. Bu doğrultuda hakaret ve sövmenin sorumsuzluktan yararlanamayacağını yazmakla da yanlış bir şey yapmış sayılmayız. Mevzuatta herhangi bir kural olmamakla birlikte doktrindeki yaygın görüş de bizi desteklemektedir.
YASAMA DOKUNULMAZLIĞI
Yasama dokunulmazlığı, milletvekillerinin Meclis toplantılarına katılmalarına engel olunmamasını ve böylece Mecliste fiziki varlıklarını güvence altına almayı amaçlar.
Kıyaslayacak olursak; sorumsuzluk, milletvekilini yasama fonksiyonu ile ilgili fiillerinden dolayı korumayı amaçlarken; dokunulmazlık da milletvekilinin yasama fonksiyonu dışındaki filleri nedeniyle yasama faaliyetlerine katılmasının engellenmemesini amaçlar. Kısaca sorumsuzluk cezalandırılmamayı, dokunulmazlık ise yalnızca cezalandırmayı ertelemeyi ifade eder.
Elbette burada da cezai müeyyideyi ertelemenin amacı milletvekillerine tolerans göstermek değil; iktidar çoğunluğunun siyasi nedenlerle, muhalefet milletvekilleri üzerinde kurabileceği muhtemel baskıyı önlemek gibi bir kamu yararıdır. Dolayısıyla aslında muhalefeti korumak gibi bir misyonu vardır.
Dokunulmazlıktan yararlanacak kişiler de yine sorumsuzluktan yararlananlarla aynıdır. Milletvekilleri ve milletvekili olmayan Bakanlar. Bunların dışında olabilecek herhangi suç ortak veya ortakları dokunulmazlıktan faydalanamazlar.
Yasama dokunulmazlığı yalnızca belli cezai muhakemesi işlemleri yönünden koruma sağlamakta, hukuk davası açılmasını engellememektedir. Hukuk davaları kişi hürriyetini kısıtlayıcı özellik taşımadığından ve sadece malvarlıkları üzerindeki tasarruf yetkilerini sınırlayan işlemler niteliğinde olduğu için, milletvekilinin yasama faaliyetlerine katılmasını engelleyici nitelikte görülmemektedir. Dolayısıyla hakkında hukuk davası açılabilir ve hukuk davasının gerektirdiği işlemler hiçbir engelle karşılaşmadan uygulanabilir. Aynı şekilde milletvekili, yasama dokunulmazlığı kapsamına giren bir suçtan dolayı sadece tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Bunların dışında delillerin tespiti ve soruşturma aşamasındaki usuli işlemler dokunulmazlık kapsamına girmediğinden yapılabilir. Hatta milletvekilinin ifadesine başvurulabilir ve ikametgahı da aranabilir.
Dokunulmazlık cezayı ortadan kaldırmadığı halde cezanın infazını ertelemektedir. Dokunulmazlık TBMM tarafından kaldırılabildiği halde, cezanın infazının ertelenmesi otomatik sonuç doğurmaktadır. Bu kapsamda, Meclis bir kararla cezanın infazını derhal sağlayamaz. Seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır. Milletvekilliği süresi boyunca zamanaşımı da işlemeyecektir. Aynı kişi bir sonraki dönemde milletvekili seçilirse infaz yine ertelenir. Buradaki infaz hem hapis hem de para cezalarını kapsamaktadır.
1982 Anayasası ile yasama dokunulmazlığı tüm suçlar yönünden kabul etmekle beraber, ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturulmasına başlanmış olmak kaydıyla 14. maddedeki durumlar, dokunulmazlığın iki istisnası olarak düzenlenmiştir. Bu durumlarda milletvekili hakkında tutma, sorguya çekme, tutuklama ve yargılama yapılabilecektir; ancak keyfiyet derhal TBMM’ye bildirilmelidir. Bu durumlarda yargılama engeli olmaktan çıkmış olsa bile, yapılan yargılama sonucunda milletvekili mahkum olmuş ve söz konusu ceza kesinleşmişse, kural olarak infaz milletvekilliğinin sona ermesine bırakılacaktır. Ancak, mahkum olunan suç, seçilmeye engel olan suçlardan ise infaz 84. maddenin ikinci fıkrası uyarınca, kesin hükmün Meclis Genel Kuruluna bildirilmesi ve milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi ile başlayacaktır.
Hiç bahsedilmese de Cumhurbaşkanı da aynı haklara sahiptir. Anayasada bahsedilmese de biz buna yorum gücüyle ulaşabilmekteyiz.
0 Yorum