Hukuk ve Web Savaşları

Bu yazımızda Web' in evrimsel süreci teknoloji ve hukukun sıkılaşmakta olan ilişkisi çerçevesinde incelenmiştir.6 min


34

Bu yazı Ahmed Faruk Temel ve Alihan Yavaş ortak içeriğidir.

Giriş

Kendi çağında hızına yetişilmesi mümkün olmayan şekilde ilerleyen teknoloji hayatımızın her alanında giderek daha çok yer edinmektedir. Sosyal ve fen bilimleri fark etmeksizin her birinin işleyişine muhakkak dokunmaktadır. Hayatın her alanında daha kapsamlı bir şekilde yer alan hukuk ile teknoloji arasındaki ilişkide giderek sıkılaşmaktadır. Fakat bu ilişkide hukukun soğuk davranması, uzak durması birtakım problemleri de beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada özellikle Web’in evrimsel süreci ile gelecekte olabilecek gelişmeleri daha somut anlatmaya çalıştık. Bununla beraber hukukun takip mesafesine bağlı olarak ortaya çıkabilecek problemlere değinmek istedik.

A. Web’in Evrimsel Süreci

Web, günümüz internet teknolojisinin kullanıcıya görünen ortamı / platformu olarak açıklanabilmektedir. Web, ilk amaç olarak internet ortamında bilgi taramasında ve diğer kullanıcılarla iletişim faaliyetlerinde bulunan kullanıcıların daha kolay ve etkin kullanım tecrübeleri edinmelerini kabul etmiştir. Web, genel anlamda sadece yazılımsal bir ara yüz yapısını değil; bu yapının üzerinde iletişim süreçlerini koşturduğu çeşitli protokolleri ve kuralları da içermektedir. Günümüzde internetin kullanımının artışı, farklı alanlara uyarlanabilmesi ve teknolojik gelişmelerle ihtiyaçlar doğrultusunda gelişen statik yapısı ile evrim aşamalarının olması kaçınılmazdır. Bu aşamaları kısaca şu şekilde ele alabiliriz:

Web 1.0, Web teknolojilerinde daha sonraları ortaya çıkan değişim ve gelişmeler neticesinde, Web’ in ilk ortaya çıkışıyla birlikte sürmüş olan ve günümüzde de az da olsa varlığını sürdüren ilk nesline denilmektedir. Web 1.0’ı tanımlayan pek çok teknolojik detay ve terim olsa da herkes tarafından anlaşılabilir en temel özelliği web sitelerinin kullanıcılarla etkileşim içerisine girmemesidir. Tek taraflı olarak içerik girilen ve kullanıcılarla paylaşılan, kullanıcı yorumlarını ve paylaşımlarını kapsamayan basit düzeydeki site düzeni ve internet yapısıdır.

Web 2.0, kullanıcıların Web siteleri/ uygulamaları ile etkileşime girebildiği, bilgiye erişim, bilgiyi düzenleme ve bilgiyi paylaşma anlamında interaktif araçlardan yararlanarak istedikleri doğrultuda formatlarda Web ortamları elde edebildiği bir nesli ifade etmektedir. Bu nesil sayesinde gerek etkileşimde yoğun artış gerekse kullanıcılar arası iletişimin ve işbirliğinin gelişmesi gibi sonuçlar ortaya çıkmıştır. Günümüzde sıklıkla kullandığımız Facebook, Twitter, YouTube, Instagram gibi sosyal medya paylaşım uygulamaları Web 2.0 kapsamına girmektedir.

Web 3.0, kullanıcı ile etkileşimin artık Yapay Zekâ yaklaşımları ve teknikleri gibi yazılımsal çözümlerle “akıllı” bir hale getirildiği bir Web ortamını işaret etmektedir. Örneğin Web uygulamalarında çalışan öneri sistemleri, görüntü işlemeye dayalı olarak; yüklenen fotoğraflarda yüzleri tanıyarak etiketleme gerçekleştirebilme imkanları, kullanıcılara daha iyi kullanım tecrübesi kazandırmak amacıyla çalışan entegre asistan uygulamaları gibi yapılar Web 3.0 neslinin göstergeleri olarak kabul edilebilmektedir. Web’in nimetlerinden “akıllı” bir şekilde yararlanarak; “etkin” ve “verimli” kullanım tecrübelerine kavuşulması sağlanabilmektedir.

Web 4.0, akıllı Web uygulamalarının yanında; artık insan hayatının her noktasına hâkim olmuş bir Web ortamını tanımlamaktadır. Buna göre gelecekte evimizde kullandığımız buzdolabı, çamaşır makinesi, TV gibi elektronik eşyalar da “akıllı Web” ortamına bağlı olacağını; böylece elektronik eşyalarımızı ve günlük aktivitelerimizi Web ortamı dahilinde kontrol edebileceğimizi öngörebiliriz. Öyle ki insanların bilgileri bile ortak bir veri tabanında tutulacak, bilgiyle uğraşmak çok sıradan bir hale gelecek çünkü etrafımızı Web ortamına bağlı çok farklı teknolojik cihazlar ve sistemler saracaktır.

Özetle Web 1.0 sadece yayıncılar ve okuyuculardan ibaretken; Web 2.0 anlayışının temelinde ziyaretçiler odak noktası olmuş, tüm tasarım ve kullanılabilirlik altyapısı ziyaretçilere göre yapılandırılmış, bir nevi internete demokrasi geliştirilmiştir. Bu anlamda web 1.0’ı monolog, web 2.0’ı diyalog olarak adlandırabiliriz. Buna karşılık Web 3.0, semantik ağ anlayışı ile özdeşleştirilmiştir, bu da internetin ‘akıllanacağı’ ile eş anlamlıdır.

B. Günümüz Teknolojik Gelişmeleri

Her geçen gün daha da ileriye giden ve sayısal verilere göre ise her yıl kendisini katlayan internet ve teknoloji dünyası ile karşı karşıyayız. Yapay zekâ destekli teknolojik gelişmelerle birlikte ilerleme hızı daha da artmaktadır. Yaklaşık 10 yıl öncesine kadar olmayan kripto paralar, bulut sistemleri, otonom araçlar, farklılaşan sosyal medya platformları, akıllı sözleşmeler, robotlar hayatımızın önemli parçalarını oluşturmak üzere gelişen teknolojilerden bazıları. Hatta 10 yıl önce de var olan ancak uygulama alanı bulmayan kişisel veri kavramı kısa sürede önemli bir yer edinmiştir. Google’ın, misyonunu “dünyanın tüm bilgilerini organize etmek ve evrensel olarak erişilebilir ve kullanışlı kılmak” şeklinde açıklaması teknolojinin ve internetin hayatımızdaki yerinin artacağının en basit göstergelerindendir. Ağ ve mobil iletişim teknolojilerinde yeni bin yılın ilk yıllarından bu yana gerçekleşmekte olan teknolojik yenilikler de kendilerinden önceki düzeni başkalaştırmakta ve değişim sürecini takibi güç bir hız ile sürdürmektedir. Siyasi açıdan müzakereyi, örgütlenmeyi, iş birliğini, şeffaflığı ve hesap verirliği destekleyerek denge ve denetim mekanizmalarını önemli ölçüde güçlendirmekte ve çeşitlendirmektedir. Sosyal açıdan toplumsal iletişimi kolaylaştırmakta ve kamuoyu oluşumunu desteklemektedir. Fen bilimleri açısından oluşan bu büyük bilgi dağının hızına yetişilmesi DNA’dan Uzay araştırmalarına kadar her alandaki teknolojik gelişmeleri takip ederek bilimin teknolojiyi yakalaması gerekmektedir. Teknolojik gelişmeler hayatımızın her alanına etki ederken, tüm alanları düzenlemeye çalışan hukukun ise etkilenmiyor olması mümkün değildir.

C. Hukuk ve Teknoloji İlişkisi

Teknoloji, hızla ve katlanarak büyürken; teknolojiyi hakkaniyet, eşitlik ve adalet gibi parametrelerin içinde tutmaya çalışan hukuk ise teknolojiyi takip etmektedir. Hukuk karakteristik olarak teknolojiden çok daha kapsamlı bir kavramdır. Fakat teknolojinin geliştirdiği her bir alan ona ilişkin hukuku ve normları etkilemektedir. Dolayısıyla hukukun her ne kadar sosyal bir bilim olmakla geriden gelmesi normal olsa da teknolojik gelişmelerle arasındaki makasın giderek açılması kapsamı daraltmaktadır. Normların yetişemediği yerde doktrinler de üretilmezse hukuk atıl kalacağından yeni teamüller ya da teknolojiyi üretenlerin koyduğu işleyiş normları ortaya çıkacaktır. Özellikle Web’in evrimsel sürecindeki her değişimin hukuksal boyutta yeni problemler doğurması doğaldır.

İnternet, her biri kendi içinde otonom olan ağların bütününden oluşan bir yapı olması itibarıyla bireysel olarak denetlenebilir olmasına rağmen global ölçekte denetimi ve yönetimi tam anlamıyla mümkün olmayan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk mevzuatı henüz teknolojik gelişmeleri takip edebilecek ve evrimsel süreçlerini önceden öngörebilecek bir altyapıya sahip değildir. Herkesin içerik paylaşabildiği Web 2.0’ın getirmiş olduğu hukuki problemler bile aşılamamışken yapay zekâ ağı ile bir kişinin içerik paylaşmasına gerek kalmadan arama, bulma ve yorumlama süreçlerinin hepsini birlikte üstlenebilecek Web 3.0’a yetişmek pek de mümkün gözükmemektedir.

Hukukun âtıl kalması, teknolojinin artık insan zihni yanında bilgisayarlar ve yapay zekâ ile de şekillendirilebilecek bir alana dönüşüyor olmasına rağmen, hukukta yeni bir düzenleme yapılabilmesi için hala insan zihnine ve sosyal konsensüse ihtiyaç duyulması gelecekte ortaya çıkabilecek başlıca problemlerden birisi olabilir. Bu durumda bizzat teknoloji tarafından yazılımlar ve robotlar eliyle uygulanan bir hukukla karşılaşmamız şaşırtıcı olmayacaktır.

Bu kadar baş döndürücü gelişmenin yaşandığı teknoloji eksenine karşılık hukuk ekseni, karakterinin gerektirdiğinden bile yavaş gitmektedir. Hatta düzenleme gereken alanlarda kanun yapmaktan kaçınan kanun koyucu bazı öz-denetim alanlarını da normatif düzenleme kirliliğine boğmaktadır. Geleceğimizi şekillendirerek teknolojiler icat edilirken ve yavaş yavaş hayatımıza da girmişken bir hukukçunun bunlar üzerinde düşünmemesi ve muhtemel yasal boşlukları ve oluşabilecek hukuki ihtilaflara şimdiden çözüm aramaması da mümkün değildir.

D. Değerlendirme

Teknolojik değişimlerle birlikte yeni hukuki problemlerin ortaya çıkması kesinlikle mümkündür. Hukuk bu problemlerin normlara uygun şekilde çözülmesini sağlayan, adil bir düzene yönelmiş toplumsal yaşama düzenidir. Hukuk bu görevini yerine getirirken yıllardır süregelen atıllığı geride bırakmalıdır. Zira bu şekilde teknolojik sorunların çözülmesi zaman alacaktır. Önce problem ortaya çıkacak, akabinde bu bir uyuşmazlığa konu edilecek, bu durum yargıya taşınacak, yargı bir karar verecek, akabinde yasama organı konuya ilişkin kanun faaliyeti yürütecek ya da yürütme organı hızlı bir yönetmelik ile cevap verecek derken tüm bu işlemler uzun zaman alacaktır. Hukuk bu konuyu çözüme kavuşturana kadar teknolojik gelişmeler yeni sorunlar ortaya çıkaracaktır.

Teknolojinin hızına yetişebilmek mümkün olmasa da makası çok açmamanın yolları mevcuttur. Bu sorunlar, Kişisel Verileri Koruma Kurumu örneğinde olduğu gibi o alandaki çalışmaları takip edecek ve güncel sorunları çözmeye çalışacak kurumlar aracılığıyla ya da norm anlamında bir netice olmasa da üniversitelerin bu konuya eğilmesi ve en azından doktrinsel olarak bazı aşamaları geçmiş olması ile aşılabilir. Ancak hukuk ile teknoloji arasındaki bu ince denge hukukun teknolojinin önüne geçerek katı ve yasaklayıcı düzenlemelerle teknolojik ilerleyişi yavaşlatması şeklinde de olmamalıdır.

Sonuç olarak, teknoloji ile hukuk arasındaki mesafenin çok olması da hukukun teknolojinin önüne geçerek onu yavaşlatması da tehlikelidir. Önemli olan hukukun bu dengeyi gözetmesidir. Teknolojinin hızına yaklaşamayan hukukun, teknolojinin henüz cevaplandıramadığı soruların cevaplarını bugünden araştırıp bulması en azından üzerine eğilmesi ama her ne olursa olsun teknolojiyi yavaşlatacak ve kısıtlayacak bir pozisyonda yer almaktan da kaçınması gerekmektedir.

Kaynakça


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

34

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.