Karşılaştırmalı Hukuk Perspektifinden Çocuk Evlilikleri

Evlenme iradesi kişinin özgürce aldığı bir kararın ürünü değilse, zorla evlenme söz konusu olur. Bu durumun mağdurları ise çoğu zaman çocuklardır.5 min


73

“Çocuk” kavramı Türk hukukunda çeşitli kanunlarla açıklanmıştır. Gerek Çocuk Koruma Kanunu’nun 3.maddesinde, gerekse de Türk Ceza Kanunu’nun 6.maddesinde çocuklar için on sekiz yaşını doldurmamış kişi ifadeleri kullanılmıştır. Aynı zamanda Türkiye ile birlikte 191 ülkenin imza attığı, 1989 tarihinde BM Genel Kurulunda kabul edilen, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, 18 yaşın altındaki bireyler çocuk olarak sayılmaktadır. Bundan hareketle on sekiz yaşını doldurmamış bireylerin evliliğini, çocukların evlendirilmesi başlığı altında inceleyebiliriz.

Çocukların Evlenmesi Hangi Hallerde Mümkün Olur?

Türk Medeni Kanunu 124. maddesi bu durumu şu şekilde açıklar: “Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.”

Evlenmek isteyen kişi,  kimsenin baskısı ve zorlaması altında olmadan,  sürekli yaşam ortaklığı kurmak istediği kişiyi kendi özgür iradesi ile belirlemelidir. Evlenme iradesi evlenecek olan kişinin serbest ve özgürce aldığı bir kararın ürünü değilse, baskı ve tehdit sonucu karşı çıkma olasılığı bulunmaksızın evlenme oluşursa, burada zorla evlendirilme söz konusu olur. Bu durumun mağdurları ise çoğu zaman çocuklardır.

Veriler

2002 ve 2014 yılları arasında 504.957 çocuk, resmi olarak 16 ve 17 yaşlarında evlendi. 2012 senesinde ise 20 bin ailenin 16 yaşından küçük kız çocuklarını evlendirmek için mahkemelerde dava yoluyla talepte bulunduğu bilinmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2019 Dünya Nüfus Günü dolayısıyla hazırladığı bültende Türkiye’de çocuk yaşta evlilikler ve “adölesan” yani ergen yaşta doğurganlık hızına ilişkin bazı veriler yayınladı. Açıklanan verilere göre 2019’da 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarında evlilik oranı yüzde 3.1, 15-19 yaş arasında görülen ergen doğurganlık hızı binde 17 oldu.

Bir Suçtur!

Çocukların, çocukluk ve ergenlik dönemlerini tamamlamadan baskı ve şiddet yoluyla evlendirilmeleri olarak tanımlanan “çocuk evliliği”, çocuk istismarının bir türüdür.

Türkiye İstatistik Kurumunun Temmuz 2020’de yayımlanan raporuna göre ise, Türkiye’de çocukların en fazla mağdur olduğu ikinci suç tipi cinsel suçlardır. Çocukların cinsel istismarı, yaygın bir sorun olmanın yanı sıra, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun raporuna göre “…tacize veya tecavüze uğrayan kız çocuklarının tecavüzcüsüyle ya da başka birisiyle hemen evlendirilmesi, kaçma veya kaçırılma gibi durumlar da erken yaşta evliliklere sebep olmaktadır.”

Özetle, günümüz Türkiye’sinde, çocukların zorlanarak evlendirilmesi hâlâ büyük bir sorundur. Bu durum, bilhassa kız çocuklarının her bakımdan gelişmesini engelleyen, sağlıklarını tehlikeye atan ve çoğu zaman eğitim haklarını kısıtlayan ataerkil düzenin bir yansımasıdır. Erkekler de zorla evlenme mağduru olabilir. Ancak zorla evlenme mağdurları ezici çoğunlukla kadınlardır. Bu sebeple, zorla evlenme, mücadele edilmesi gereken “kadına karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet”, “ayırımcılık”, “kadının insan haklarının ihlali” olgusudur. Zorla evlenme, hukuki açıdan birçok yönde ele alınması gereken bir problemdir. Gerek uluslararası anlaşmalarda gerek karşılaştırmalı hukukta ulusal hukuk düzenlemelerinde zorla evlenme problemi geniş bir yelpazede değerlendirilerek çözüm aranmıştır.  Bu anlamda, Türk Medeni Kanunu’nun evlenme yaşına ve evlenmenin geçersizliğine dair düzenlemeleri oldukça eksiktir.

Türk Hukukunda Zoraki Evliliklerin Çözümlenmesi

Türk hukukuna göre; evlilik birliği, irade sakatlığı (yanılma, aldatma,korkutma) sonucu oluşmuş ise bu evlilik açılacak bir iptal davası ile nisbi butlanla batıl olabilir. İradesi korkutmayla ortadan kaldırılmış bireyin evliliği zoraki bir evlilik olmakla birlikte bu evliliğe devam etmesi de aynı şekilde kişinin evleneceği kişiyi seçme hürriyetini ortadan kaldıran bir durumdur. Türk Medeni Kanunu’nun korkutma sebebiyle evlenmenin iptali için aradığı şartlar şunlardır:

  1. Korkutma, ya diğer eşin şahsına ya da bir yakınının hayatı, sağlığı, namusu ya da onuruna yönelmiş olmalıdır.
  2. Korkutma, ağır ve pek yakın (vahim ve karib) bir tehlikeye yönelik olmalıdır.

İpal davasını iradesi sakatlanan eş açabilir. Dava hakkı, korkutma etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren altı ay ve her halde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle sona erer.

Karşılaştırmalı hukuk bakımından ise zoraki evliliklere karşı düzenlenmiş özel kanunlar bulunmaktadır. Bu kanunlarda yer alan bazı can alıcı düzenlemeler şunlardır:

1- Zorla Evlendirmenin Süresiz Geçersizlik (Mutlak Butlan) Sebebi Sayılması

İsviçre Medeni Kanunu, Türk Medeni Kanunu’ndan farklı olarak, evlenmenin geçersizliği sebeplerini “süreli”(nispi butlan)-“süresiz”(mutlak butlan) geçersizlik terminolojisi altında düzenlemektedir. Zorla evlendirilme ise süresiz geçersizlik sebebidir.  Kanun koyucu bu tarz bir evlilik oluştuğunda bunun geçersiz kılınmasını süreyle sınırlamamıştır.

Türk Medeni Kanunu 152.maddesinde: “Kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmiş eş, evlenmenin iptalini dava edebilir.” Yine Türk Medeni Kanunu’nun 152.maddesine göre korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her halde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle tehdit nedeniyle iptal davası açma hakkı düşer. Öte yandan, tehdit nedeniyle iptal davasını ancak tehdit edilen eş açabilir.
Bu düzenlemeden yola çıkarak zorlanarak evlenmiş kişinin iptal davasını açabilmesi aslında oldukça elverişsiz ve zordur. Bu kişinin bir çocuk olduğu varsayımında ise, bu elverişsizlik ve hatta imkansızlık daha da belirgindir. Çoğu zaman mağdurun dava açmak için hemen altı ay içerisinde harekete geçemeyeceği, daha uzun bir süreye ihtiyaç duyacağı oldukça açıktır. Örneğin Alman Medeni Kanunu’nda sadece bu nedenle bir yıllık süre üç yıla çıkarılmıştır. (Üç yıllık süre, tehditin ortadan kalkmasından itibaren işlemeye başlar.) Fransız Medeni Kanunu’nun 180. maddesine göre ise iptal davası açma süresi, yasada yapılan yenileme ile altı aydan beş yıla çıkarılmıştır.

2-Evlenme Hazırlıkları Esnasında Yapılan Araştırmalar
Yine İsviçre Medeni Kanunu’na göre evlenme başvurusunu almaya yetkili nüfus memurlarına, evlenmenin koşullarını mevcut olup olmadığını inceleme ve evlenme başvurusunun nişanlının özgür iradesine uymadığını açıkça gösteren bir durumun olup olmadığını inceleme ödevi verilmiştir. Bu düzenleme, her şeyden önce zoraki evliliklerin devlet eliyle engellenmesi çabasını taşıdığını gösterir.

Sonuç

Bu analizler ile, Türk Medeni Kanunu’nun zorla evlendirme problemine, bilhassa çocukların zorla evlendirilmesi problemine net çözümler bulamadığı karşılaştırmalı hukuk bağlamında da açıktır. Bu durumda Türk Medeni Kanunu’nda bir takım değişiklikler yapılması ile birlikte, bu konuda özel kanun düzenlenmesi şarttır. Özellikle asgari evlenme yaşının istisnasız bir şekilde on sekiz yaşının doldurulması şeklinde düzenlenmesi mutlak çözümü sağlamaya yönelik atılacak en önemli adımdır. Bunun yanında, kişinin gerçekten özgür iradesiyle hareket edip etmediği de devlet eliyle araştırılması gereken bir ödev haline gelmelidir. Evlenmenin iptali konusunda ise kişiyi belli bir süre içinde hareket etmesi ile kısıtlamak kesinlikle mağdur yararına bir düzenleme değildir, bu konunun revize edilmesi şarttır.

Her bakımdan daha güvenli ve daha eşit yarınlar olması dileğiyle…

Kaynakça

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

73

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.