Suça Sürüklenen Çocuklar

Ceza hukuku, yaş küçüklüğünü kusurluluğu etkileyen bir neden olarak ele almıştır. Suça sürüklenen çocuklar ise bu yaş küçüklüğünün öznesi olarak karşımıza çıkar.3 min


42

Ceza hukukunda fail, suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştiren kişidir. Türk Ceza Kanunu’nun birinci maddesinde yer alan amaçları gerçekleştirmek adına fail, çeşitli yaptırımlarla karşılaşır. Ceza hukukunun siyaseti açısından gerekli olan bu durum, failin yaşı devreye girdiğinde hassas bir soruna dönüşmektedir. Yaş küçüklüğü başlığı ile ilgili kanunun 31. maddesi bize, bu hassas konunun pozitif hukukumuzca nasıl düzenlendiğini gösterir. Aynı zamanda özel bir kanunla -ki bu kanun Çocuk Koruma Kanunu’dur- bu düzenleme daha ayrıntılı ele alınmıştır.

TCK m. 31’e göre yaş küçüklüğü üç gruba ayrılmış ve bu grupların fiziksel ve zihinsel gelişimlerine göre sınıflandırıldığı, ilgili maddenin gerekçesinde: “Kişinin, fiziksel gelişimine paralel olarak, toplumun değer yargılarını, bunların anlam ve içeriğini algılama yeteneği gelişmekte­dir. Yine bu gelişim sürecinde algılama yeteneğinin yanı sıra, ayrıca top­lumdaki ölçü davranış kurallarının gerekleri doğrultusunda hareketlerini yönlendirebilme (irade) yeteneği de gelişmektedir.” demek suretiyle belirtilmiştir.

İlk grup 12 yaşını doldurmamış çocuklardır ve ceza sorumlulukları yoktur fakat gerekirse çocuklara özgü güvenlik tedbiri uygulanabilir. Bu gruba ceza verilmemesi suç siyaseti açısından önemlidir; zira bu grup daha gelişimini tamamlamadığından iyi ve kötü, doğru ve yanlış arasında seçim yapması beklenmeyen gruptur.

İkinci grubu 12 yaşını doldurmuş ama 15 yaşını doldurmamış çocuklar oluşturur ve her ne kadar birtakım soyut değerler gelişmiş olsa da özellikle ergenlik çağı nedeniyle bu yaş grubunda suçlu davranışa rastlanılmaktadır. Burada önemli olan kıstas, algılama ve irade yeteneklerinin ne ölçüde etkilendiğidir.

Üçüncü grup 15-18 yaş aralığıdır ve algılama ile irade yetenekleri; akıl hastalığı, sağırlık ve dilsizlik olmadığı müddetçe tamdır. Fakat cezada indirime gidilmesinin nedeni hala çocuk olan bireyin yeniden topluma kazandırılma gereksinimidir.

Peki Bu Kazandırılma Nasıl Olacaktır?

Failin cezalandırılmasının amacının suçlu davranışın önüne geçmek olduğu kanunda belirtilmiştir. Yaşı küçük olan ve ceza hukukumuzda “suça sürüklenen çocuk” olarak nitelendirilen bireyin konumunun, yetişkin bir failden ayrı olması gerekmektedir. Çünkü çocuk dediğimiz süje; algılama ve irade yeteneğinin tam olmaması nedeniyle içinde bulunduğu toplumun değer yargılarıyla sarılmıştır. Pozitif hukukun yasaklamadığı fiillerle örülü bir çevrede, çocuk suç kavramını ilk elden bilmeyecektir. Aksine, suç konusu olan fiillerin ayıplandığı bir çevrede büyüdüğünden tepkisi; suçlu davranışı dışlamak olacaktır. Fakat her çocuğun şanslı doğduğunu söylemek boş bir iyimserliktir. Yetişkin suçluların fazla olduğu semtlerde, gettolarda çocuk, çevresinde gördüğü davranışı benimseyecek; kendini ait hissettiği dünyada varlığını kanıtlamaya çalışacaktır. Dışlanmamak, güçsüz olmadığını ispatlamak ya da sadece öyle olması gerektiğine inandığından çocuk birey, erken dönemde suçlu davranışı kanıksayacaktır.

Bu gibi nedenlerden dolayı, çocukların büyüme dönemlerinde devlet; çocuk, suça sürüklenmeden önlemini almak zorundadır. Bu doğrultuda iki senaryodan bahsedebiliriz.

İlk senaryo, diğerine nazaran daha kolaydır. Devlet, kamu düzenini korumalıdır. Bu doğrultuda küçük yaştaki bireyleri, yalnızca içinde bulunduğu çevrenin inisiyatifine bırakmamalıdır. Temel hak ve hürriyetleri, Anayasa’nın koyduğu sınırları ve velayetten doğan hakları ihlal etmeden vatandaşını izlemelidir.

İkinci ve daha zahmetli senaryo ise; suçlu davranış gerçekleştikten sonra suça sürüklenen çocuğa, işlediği fiilin mevcut yasalarımıza aykırı olduğu, toplumun yerleşmiş değer yargılarıyla bağdaşmadığını anlatabilmek üzerine kuruludur. Muhtemeldir ki karşınızdaki çocuğu sadece sözlerle ikna edemezsiniz. Suça sürüklenme nedenleri, suçlar kadar çeşitlidir fakat söz gelimi suça sürüklenme nedeninin imkansızlıklarla örülü bir çevreden kaynaklandığını varsaydığımız bir gerçeklikte laflar, peynir gemisine etki ettiği kadarıyla çocuğun yaşamına etki edecektir. Bu nedenle, suça sürüklenme nedenlerinin doğru analiz edilmesi önem arz etmektedir.

Ayrıca hapis cezasının ve çocuklara özgü güvenlik tedbirinin de çocuğu, topluma ve hukuka küstürmeyecek şekilde düzenlenmesi gerekir. Hakkında hapis cezası verilmiş suça sürüklenmiş çocuğun ileri yaşamına dair kafasında soru işaretleri bıraktığı bir infaz şekli, cezalandırmanın amacı ile de örtüşmez. Çocuk ve gençlik cezaevlerinin imkanları, bu kurumlarda çalışan memurların çocuk mahkumlara yaklaşımı suça sürüklenen çocuğu kazanmak adına önemlidir. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı ikinci senaryo, ne yazık ki uygulanması zor bir “geri kazandırma” yolunu gözler önüne sermektedir. Teorinin iyi ve doğru yanlarının uygulama ile birleşmesi için çaba gösterilmeli ve geleceğin yetişkinleri olacak çocukların suçlu bireyler olması önlenmelidir.

Kaynakça

  • Koca, Mahmut – Üzülmez, İlhan. Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2019.
  • Aslan, Beşir. Ceza Hukukunda Yaş Küçüklüğü. Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2014.

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

42

2 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.