Av. Dr. Gülnur Erdoğan Röportajı: Stajdan Sonra Hemen Kendi Büromuzu Açmalı mıyız?

Stajdan sonra kendi bürosunu açmak isteyenlere tavsiyelerle dolu bir röportaj5 min


103

Sizi Tanımak İçin Biraz Kendinizden Bahsedebilir Misiniz?

Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. Daha sonra hukuk alanında yüksek lisans ve doktora yaptım 19 yıllık avukatım. Halen İzmir Barosuna kayıtlı şekilde serbest avukat olarak çalışıyorum. Hukuk fakültesini bitirip, stajımı yaptıktan hemen sonra kendi büromu açtım.  Çocukluğumdan beri hep avukat olmak istedim ve başka hiç bir meslek düşünmedim. 

Büro sahibi olmanın avantaj ve dezavantajları neler oldu?

Ben büroyu stajdan sonra hemen açtım ve hiç başkası ile birlikte çalışmadım. Hiç başkası ile çalışıp, deneyim kazanmadan kendi büronu açmanın hem avantajları hem de dezavantajları oldu tabii ki. Bir kere büroyu açtığında artık kendi başınasın ve yaptıklarını onaylayacak, doğru ya da yanlış diyecek, eksiklerini giderecek biri yok demek. İmzayı attığın anda avukat olarak o davanın, o dilekçenin tüm vebalini, riskini üstleniyorsun. Ayrıca büroyu açtığında hemen iş yağmıyor, ufak tefek işlerle başlıyorsun ve ailenin sana büro giderleri konusunda mutlaka destek olması gerekiyor. Eğer onlar bir 5 sene destek olmayı göze almazlarsa tek başına hemen bir büro açmak çok zor. Tabii ki bu söylediklerim kural değil, ancak desteksiz hemen ayakta kalabilmek zor. Hele ki benim gibi büyükşehirde genç yaşta büro açarsan. Bu en önemli zorluk aslında. Bir de gelenler yaşından dolayı seni avukat zannetmeyebiliyorlar, bir keresinde büroda anneme “merhaba Gülnur Hanım” deyip, annemin elini sıkmışlardı. Bir keresinde de bankada “Gülnur Hanım’da her işe seni koşturuyor, bir kerede kendi gelsin de yüzünü görelim” dediler. Ben olduğumu söylediğimde ise inanmamışlar, kimliği göstermek zorunda kalmıştım. Bir de uzun süre birine bağlı çalışan işçi-avukat arkadaşlardan gözlediğim bir sorun da uzun süre birine bağlı olarak çalışırsan düzenli maaş karşılığında çalışmaya başlıyor, müvekkille ilişki kurma, müvekkilinden ücretini isteme gibi bilgi dışında bir avukatın yapması gereken bir takım hususları öğrenemiyorsun. Çünkü müvekkil gelse de gelmese de, iş gereği gibi yapılsa da yapılmasa da sen ücretini alıyorsun. Belki buna işi sahiplenmemek de denilebilir. Bunlar benim şahsi görüşüme kısmen dezavantajlar. Çünkü bizde dünyadaki gibi, hukuk şirketleri olmadığı, meslek kişiye bağlı yürüyor. Yanında kaç kişi çalıştırdığının bir önemi yok. Aslında avantajlarının dezavantajlarından önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü erken de geçte kendi büronu açsan, ekonomik kaygı hep olacak, bu nedenle büroyu açtığındaki yaşanacak ekonomik sıkıntıları vs. daha genç yaşta atlatmış ve daha öz güvenli işe devam etmeye başlıyorsun. Yani en büyük dezavantajı parasal destek oluyor bunun yanında bilgi anlamında sana destek olacak birisi sorunu da var tabi ki. Ben o konuda çok şanslıydım. Staj yaptığım avukatın hem staj dönemindeki eğitimimde hem de avukatlık yaptığım dönemde bana çok desteği oldu. Yapmış olduğum işlerin, hukuki değerlendirmeleri bir kere de ona teyit ettirmek, doğru bir işlem neticesinde O’nun onayını alarak işlem yapmak, daha stressiz çalışmamı sağladı. Ben bu anlamda gerçekten şanslıydım. İyi bir avukatın yanında, iyi bir staj dönemi neticesinde, iyi bir avukatlık tarzı öğrendim. 

Sizce avukatlık mesleğinin önemi gereği avukatlık mesleğine girişte hukuk fakültesi bitirmenin yanı sıra başka şartlarda koyulmalı mı?

Avukatlık sınavının ben çok gerekli olduğunu düşünmüyorum. Bu yıllardır Türkiye’de tartışılıyor. Sınavdan ziyade hukuk eğitiminin kalitesini artırmak lazım. Bunun da yolu hukuk fakültesi sayısını sınırlamaktan, her önüne gelenin hukuk fakültesinden mezun olmasının engellenmesinden geçiyor. Yoksa bu hukuk fakültesi bitirmiş birinin elinden imkânlarını almakla alakalı değil. Sen hukuk fakültesi bitirmiş birine alternatif iş alanı yaratmazsan o zaman hukuk fakültesi mezunu işsizler ordusu yaratırsın. Ki bu da ülkenin zekâ ve eğitim seviyesi yüksek olan bir bölümünü işsiz bırakarak, harcamak demek. Bir de hukuk fakültelerine girişte diğer ülkelerden farklı olarak biz de sınavla giriliyor. Zaten başlangıçta sınav ile giriliyor. Dolayısıyla iki de bir de hukuk fakültesi açmayacaksın. Eğitimi ve bilimselliği esas alan, nitelikli hocalar ile nitelikli eğitimle vereceksin, kaliteyi arttıracak ve hukuk fakültesine daha az sayıda, ülke ihtiyacı kadar öğrenci kabul edeceksin. 

Şuan hukuk fakültesinde okuyor olsaydınız geçmişte yapmadığınız neyi yapmak isterdiniz?

O kadar çok pişmanlığım yok ama şuan olsa o kadar stres yapmazdım. O zaman çok bilinmiyor ve bir an önce okulu bitirmek için çabalıyor, stres oluyorsun. Ancak hayata o kadar hızlı koşmanın bir anlamı yokmuş. Öğrenciliğin tadını çıkarmak gerekiyor birazda. Tiyatroyla, sinemayla, kültür ve sanatla ilgilenip, kendini geliştirmek lazım aslında. Ama bu benim ders çalışmaktan kaçınmadığın, tembellik ettiğim zamanlar da olmadığı anlamına gelmiyor tabii ki. Ben de ders çalışmaktan kaçınan klasik öğrenci güdülerine sahiptim. Mesela idare hukuku sınavından önce Berdel filmini izlemiştim sınava hazırlanmam gereken zamanda. Sınavdaki soruları hatırlamıyorum ama filmi hatırlıyorum hala. 

Mesleğin gereği olarak insan ilişkileriyle uğraşmaktan hiç isyan ettiğiniz oldu mu?

Hayır isyan etmiyorsun. Çünkü avukatlık sadece hukuki bilgi vermek ve müvekkiline çıkış yolu göstermek değil, aynı zamanda bir tür rahatlamasını da sağlamak durumundasın, psikolojik danışmanlık da yapıyorsun aslında. Müvekkilin aklına takılan en ufak bir şeyi avukat olarak onu rahatlatamazsan, ona bir mantıklı çözüm getirmezsen, bu avukata güveni zedelenir. Çünkü müvekkil vekil ilişkisi kişiye özeldir. Müvekkilin işine, karakterine, eğitimine vs.ye göre değişir. Müvekkil vekile güvenmezse o ilişki yürümez, çok sıkıntı çıkar. Güven çok önemli. Tabii şu da var, bunu bunca yıllık tecrübe dayanarak söyleyebilirim diye düşünüyorum, aslında her müvekkil kendine karakter olarak yakın olan avukatla çalışır.

Mezun olmaya hazırlanan öğrencilere önlerinde ki süreç için nasıl tavsiyeler verirsiniz?

Bir kere stajı çok verimli geçirmek gerekiyor. Çünkü stajyer avukatken yapılan hatalar hoş görülebilir ama avukatken sizden beklenti kıdeminiz ne olursa olsun bir avukattan beklenenleri eksiksiz yerine getirmenizdir. Pardon deme hakkınız yok. Genç arkadaşlarda gördüğüm en büyük eksiklik, işi benimsemiyor. Bu demek değildir ki, işi şahsileştirin. İşi ya da çevresindeki insanları sadece para kazanma amacı olarak görüyor. İşi beğenmiyor, bir büroya görüşmeye geldiğinde ki bana da geldiklerinde sadece parayı soruyorlar, hâlbuki çalışacak yerdeki iş yükü nedir, ne öğrenebilirim, bana ne öğretebilirsin konuları daha önemli. Tabii ki emeğinde bir karşılığı olmalı. Bunu zaten tartışmam ama stajda öncelik teorik olanın pratiğe dönüştürülmesinin öğrenilmesidir. İşi elinin ucuyla, sadece yaptım demek için, sadece sorumluluğu üzerinden kaldıracak şekilde yapıyor. Hâlbuki avukatlık bu değildir. Avukatlık kendini adamayı gerektirir. Tekrar ediyorum işi şahsileştirmeyi değil. Yoksa ben de isterim altıma araba versinler cebime bolca para koysunlar. İşi yaparken üşenmeyeceksin. işi küçümsemeyeceksin. Stajda bana en çok tekrar edilen cümlelerden biriydi bu, ben de söyleyeyim. İşin küçüğü ve büyüğü olmaz.

Bir de genç arkadaşlarda şöyle bir eksikliği de sıklıkla görüyorum. Her karşılaştığınız kişiye, her tanıştığınız kişiye iş diye bakamazsınız. Hayatta her şey iş demek değildir. Tamam, anlıyorum para kazanmaya ihtiyaç olabilir. Hepimizin geçinmesi lazım. Ama insan ilişkisi çok daha önemli. İş çevresi de sizin iş yapış şeklinize, insanlarla ilişkinize göre belki yavaş genişler, ama genişler ve bu bence daha kalıcı olur.  

Ayrıca genç arkadaşlar mesleklerini icra ederken meslek etiğine riayet etsinler, mesleğin saygınlığını korusunlar. Aynı zamanda kendilerini entelektüel anlamda da geliştirsinler. Çünkü hukuk hep hayatın içindedir ve hep gelişmektedir. Sadece mesleki kitapları kastetmiyorum burada, mutlaka ciddi bir kitap okuyucu olsunlar. Her okunan kitap kendilerine farklı bir bakış açısı kazandırır. 

Sevgiler.

Sayın Avukat Dr. Gülnur Erdoğan’a teklifimizi kabul edip röportaj verdiği için tüm Radyo Hukuk Ailesi olarak çok teşekkür ederiz. Beraber keyifli bir sohbet geçirdik. Bu sohbetleri tekrarlamak umuduyla..

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

103
Gursel

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.