Prof. Dr. Talat CANBOLAT Yeni Çıkarılan Bilirkişilik Kanunu Üzerine Konuştu

9 min


91

Merhaba hocam, röportaj isteğimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Bugün size yeni çıkarılan Bilirkişilik Kanunu ile ilgili sorular sormak istiyorum.

1) 3 Ağustos tarihli kanun 24 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe girdi. Daha ilk yılındayız, peki hocam bu kanunla neler geldi, neler değişti? Bilirkişilik için hangi şartları arıyor?

Teşekkür ederim, güzel çalışmalar yapıyorsunuz, ben de bunları destekliyorum. Bilirkişilik yargının çok önemli bir kurumudur, çok eski bir tarihe sahiptir. Ancak yargının faktörlerinden  her birine biçilmiş ayrı bir görev vardır, bu görevlerin iç içe geçmemesi  lazım,  davacının iddiasını ispatla yükümlü olması, dava malzemesinin kendisinin getirmesinin, davalının buna karşı bilgilenme hakkının olması, cevap hakkının bulunması, hakimin de hukuku uygulaması gerekir

Ancak Türkiye’de uzun yıllardır hakimle bilirkişinin rolleri iç içe geçmiş. Bilirkişilik, Türk Hukukunu resen uygulaması gereken hakimin herhangi bir tarafın iddiası hakkında hukuk bilgisi dışında çözümü teknik veya özel bir belgiyi gerektiren durumlarda  bilirkişinin oy ve görüşüne başvurmasıdır.

Bizde davaların yarısından fazlasında hukuki konularda bilirkişiye başvuruluyor. Bu konuda da hukukçulardan bilirkişilik seçilmeye çokça başvuruluyor. Sanki her dosyanın bilirkişiye gitmesi gerektiği gibi bir sonuç  oluyor . Hakimler yoğun  iş yükü altında güç bir görev  ifa ediyorlar, bu görevlerini ifa ederken, bilirkişilik bir nefes alma yolu olarak tercih ediliyor.

Hangi konularda bilirkişiye gidilir, görevi nedir, hakim nasıl görevlendirme yapar , bu konuda hiç düzenleme yapılmadı,  CMK ve HMK değişirken de Bilirkişilik maddesi şuanki gibi kaleme alındı fakat uygulamada hiçbir değişiklik olmadı. Yeni gelen kanun, bilirkişi görevlendirmeye hangi konular da gidilecek ya da bilirkişilik esaslarına hiçbir değişiklik getirmiyor, getirdiği değişiklik, mevcut hukukun uygulanmasının teminine bir takım denetim mekanizmaları getiriyor; sadece teknik konularda gidebilirsin, hangi teknik konularda gittiğini açık olarak soracaksın,  hukuki konularda bilirkişi ye gitmeyeceksin ve ilk defa bilirkişilerde temel eğitim getiriliyor.

Bilirkişi olarak adının yazılabilmesi için Temel Eğitim Sertifikası almış olmak gerekiyor. Bilirkişilerin sorulmadan bile hukuki konularda yorum yapmaları  aslında  görevi ihmal ya da görevi kötüye kullanmaya varacak hatalara sebebiyet veriyorlar. Ancak bu konularda bilirkişi ile ilgili şikayetlerde, hakim sorduğu için ben yaptım savunmalarıyla takipsizlik kararı veriliyordu. Bu eğitimlerle görev yetki sorumluluklarını hatırlatan, sorulsa bile hukuki konularda görüş belirtemeyeceklerini söyleyen,  kendilerine yeni kanunun getirdiği rol nelerdir, sınırları nelerdir, yerine getirilmediği takdirde  bunların hukuki/cezai sorumluluklarının neler olduğu ile ilgili eğitim veriliyor. İkinci olarak bilirkişilik yapılacak temel ve alt uzmanlık alanlarını bakanlık belirleyerek ilan edecek. Bilirkişiler ancak belirli bir uzmanlık alanında listeye yazılabilecekler. O uzmanlık alanlarını en az diploma, yeterlilik belgesi, sertifika hususlarında bakanlık belirleme yapacak üstünü serbest bırakacak. Diğer yandan bu uzmanlık alanında 5 yıllık deneyimi beraberinde arıyor. Kanunla ilk defa bağımsız bir kanun çıkarılarak adli ve idari yargı dahil  olmak üzere tüm yargıya hizmet edecek bir listenin oluşturulmasını öngörüyor, ilk defa bilirkişilik kurumsal bir yapıya kavuşturuyor. Adalet Bakanlığı bünyesinde Bilirkişilik Daire başkanlığı ve  her Bölge Adliye Mahkemesinin bulunduğu yerde de bir  Bilirkişilik Bölge Kurulları oluşturuyor. Kurul Başkanları hakim fakat adli başka hiçbir görevi yok.  Burada denetim görevi görecek.

Son olarak tüzel kişi bilirkişilerin kapısı aralandı diyebilirim. Adli tıp gibi TÜBİTAK gibi kurumsal gibi kendi kanunlarında bilirkişilik yapacak kurumlarımız vardı. Artık tüzel kişi şirketlerinin de bilirkişilik yapabileceklerini düzenliyor. Ben henüz Türkiye’nin o aşamada olmadığını, kar amacı gütmek için kurulan bir şirketin bilir kişi olarak kullanılmasının alt yapısının henüz oluşmadığını düşünüyorum. Bu anlamda kanun bunu sınırlandıran bilirkişilik siciline kaydolacak tüzel kişilerin bünyesinde rapor yazacak kişilerin de  bilirkişilik  listesine yazılı gerçek kişiler olmasını zorunlu tuttu. Bu anlamda zaten raporu yazacak kişi zaten listeye yazılı olacağı için şuan için bir riskten bahsedilemez. Uygulama zaman içinde gelişecektir.

2) Bilirkişi ile alakalı en büyük problemlerden biri de tanımına baktığımızda ‘’uzmanlığı özel ve teknik bir bilgiye gerektiren hallerde ( oy ve görüşüne sözlü ve yazılı başvurulan tüzel veya gerçek kişi) ‘’ iken hukuki konular dahil olmak üzere her konuda başvurulan, sanki bir usul kuralı haline gelmişti. Bunu engelleyecek düzenlemesi bulunuyor mu?

Hukuk bilirkişilik yapılabilecek bir uzmanlık alanı değildir, bu anlamda kanunda açıkça hukukçuların ayrıca bir uzmanlık alanı olmadıkça listelere yazılamayacaklarını ve bilirkişilik yapamayacaklarını düzenliyor. Kanunda gelen bu yetkiyi, yönetmelik ile bu husus aynen tekrar edildi.

Maalesef bazı hukukçu meslektaşlarımız dahi hukukun bir üst kavram olduğu, alt uzmanlık alanlarını örneğin iş hukuku, icra iflas hukuku gibi alanlarda listeye yazılmanın mümkün olduğunu söylerler, bu bilirkişilik müessesesinin ruhuna temelden aykırı olduğu gibi kanuna da aykırıdır, hukukun uzmanı hakimdir. Hukuki konularda bilirkişilik yapılmasının istisnası vardır. Bu biri yabancı hukuktur, biri örf hukukudur birisi de geçmiş hukuktur. Ama fiilen uygulanan hukuku hakim resen bilir.

3) Sizin de belirttiğiniz gibi Bilirkişi Temel Eğitimi zorunlu hale getirildi. Peki bu eğitim nerelerden alınabilecek? Eğitimin şartları neler? Nasıl bir eğitim olacak? Verilecek bilirkişi yetki belgesinin süresi olacak mı?

Bilirkişilik temel eğitimi, 24 saatlik(18 saati teorik 6 saati uygulama olmak üzere) bir eğitim. Eğitimin içeriği bakanlık tarafından yönetmelikle belirlenip ilan edilmiştir. Eğitim verilecek kuruluşlar bakanlıkça  yetkilendirilmiş kuruluşlardır.

Maalesef Üniversiteler hariç meslek odalarına da bu eğitim açıldı. Maalesef dememin sebebi meslek odaları uzmanlık eğitimi verebilirler ancak bilirkişilik temel eğitiminde hiçbir uzmanlık alanına ilişkin eğitim verilmemektedir. Verilmesi doğru da olmaz çünkü sınırsız sayıda  uzmanlık alanının verilebilmesi mümkün değildir. Zaten genel olarak da kanun bilirkişilerin denetimini getirirken de uzmanlık alanında denetim öngörmemektedir, içeriğine yönelik itirazları bölge kurulları incelemeksizin reddeder.

Teorik eğitim en az Doktora unvanına sahip kişilerce , uygulama eğitimi de en az 5 yıl bilirkişilik yapmış kişilerce verilmektedir. Ancak bir eğitimci olarak söylemem gerekir ki uygulama her zaman teorik eğitimin pratiğinin gösterilmesini şeklinde olacaktır. Bu sebeple uygulamayı gösterecek kişilerin teorik eğitimi alması, özellikle hukukçu değilse sırf geçmişte  bilirkişilik yaptı diye, yeni kanunun teorisinden ve getirmiş olduğu  sistemlerden bağımsız eski uygulamanın anlatılması halinde büyük sıkıntılarla karşılaşacağını öngörmek gerekir. Bence uygulama eğitiminin  ya teorik eğitimi verenler tarafından ya da teorik eğitimi alanlar tarafından verilmelidir.

Ben bu izni alan ilk  kuruluşlardan Marmara Üniversitesi’nin Sürekli Eğitim Merkezinin koordinatörlüğünü yapıyorum. Biz bu ihtiyacı baştan gördüğümüz için, biz 40 hocayla koordinasyon toplantısı yaptık. Herkesin farklı yorumlaması olmaması için ve uygulama eğitimlerinin ne yönde olması konusunda bir standart belirleyerek o uygulamaya devam ettik, ancak şuan İstanbul’da 10 dan fazla meslek odası eğitime devam etmektedir.

Verilecek sertifikanın bir geçerlilik süresi yok, bu eğitimi almış olmak zorunlu. Bilirkişilik listesine yazılırken de istenilen zorunlu belgelerden biride bilirkişilik eğitimini tamamlamış olduğu ile ilgili belgenin diğer belgelerle birlikte verilmesidir. Eskisinden farklı olarak bilirkişilik listeleri 3 yıl süreyle geçerli olacak. 3 yılın sonunda bakanlık bir yenileme eğitimi verecek, bu eğitim temel eğitimden farklı. Aksayan yönler ve hataların değerlendirileceği 6 saatlik bir yenileme eğitimi verilecektir.

4) Yönetmeliğin 38. Maddesinin 4. Fıkrasına ve 1.fıkra (ğ) bendine Ankara barosunca iptal davası açıldı. Bu iptal talebi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bilirkişiliğe başvuru ve kabul şartları

MADDE 38 – (1) Bilirkişilik başvurusunda bulunacak gerçek kişilerde aşağıdaki nitelikler aranır:                                                                                                                          ğ) Daire Başkanlığının bilirkişilik temel ve alt uzmanlık alanlarına göre belirlediği yeterlilik koşullarını taşımak.                                                                                                        (4) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu ve birinci fıkradaki şartları taşıdığını belgelendirmediği takdirde, sicile ve listeye kaydedilemez.

Ankara Barosunun açmış olduğu bu dava dilekçesini gördüm. Burada tartışabileceğimiz başka noktalar olabilir ama özellikle hukuku uygulamakla görevli bir baronun hukukçulara da  bilirkişiliğin açılması gerekirdi düşüncesiyle açmış olduğu davayı, hukuka uygun bir talep olduğunu düşünmüyorum. Zira yönetmeliğin iptali için açılan dava, fakat aynı hüküm kanunda da var. Kanunun anayasaya aykırılığını iddia etmeyen baronun, yönetmeliğin kanuna aykırı olduğunu iddia ederek dava açması yanlıştır. Ankara Barosu hukukun bir üst kavram olduğunu, alt dallarda açılmasının imkanının olmasının yönetmelikte yer almasının gerektiği iddiasındadır. Açılmış bir davanın sonucunu hepimizin beklemesi gerekir.

5) Son olarak Adalet Bakanı bu kanunla ‘Bilirkişilik müessesesi, güven müessesesi olması sağlanacak’ dedi. İncelendiğinde ayrıntılı düzenlemeler içeren bir kanun. Bu kanun bunu sağlayabilecek mi?

Duyulan güven endeksinin aşağılarda olmasının, genel olarak yargıya duyulan güvenin aşağıda olmasına paralel bir durum arz eder. Ben bir hukuk öğretim üyesi olarak hukuk devletinin, insanlar için ülke için sadece sözde vazgeçilmez bir unsur değil yaşamın bir gereği ekmek su gibi bir durumu olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim.

Adalet Bakanının bu sözlerine aynen  hak veriyorum. Sebebi, adalete duyulan güvenin aşağıda bulunmasının bir çok sebebi var ama bunlardan bir tanesi de bilirkişilik müessesinin bulunduğu durumdur. Nedeni şuanda Türkiye’de bilirkişilik müessesesi yargının iş yükünün %60ın üzerinde uzatan bir sistemdir ayrıca aynı konuda birbirinden farklı çelişkili bilirkişilik raporları oluyor. Bunu taraflara ve vatandaşlara izah etmeniz son derece zor.

Neden aynı bilgi ve belgelere bir bilirkişi veya bilirkişi heyeti siyah derken diğeri beyaz bir diğeri ise gri diyebiliyor? Uygulamaya baktığımızda çok farklı nedenleri olmakla birlikte temelde teknik konularda değil hukuki konularda gidilmesi nedeni ile böyle olduğunu görüyoruz. Örneğin trafik kazası yada iş kazası nedeniyle açılan gerek hukuk gerek ceza davalarında hakimler hala kimin kusurlu olduğunu, ceza davalarında kimin asli kimin tali kusurlu olduğunu, hukuk davalarında kimin yüzde kaç oranında sorumlu olduğu soruluyor. Kusurluluk konusu tam bir hukuki mesele olup, matematik, fizik gibi bilimsel sonuçlarla ulaşılan bir değeri ifade etmez. Cumhuriyet Savcısının kim kusurludur diye sormasının Türkçe karşılığı kime dava açayımdır. Hakimin kim asli tali sorumlu sorusu sormasının Türkçesi kime daha çok ceza vereyim demektir. Tazminat davasında oran sormak ne kadar indirime gideyim demektir. Fakat bizim borçlar kanunumuza göre tazminatı hakim belirler.

Böyle kusur raporları dünyanın hiçbir yerinde yok, sadece Türkiye’de var. Takdire giren ve herhangi bir teknik bilgi gerektirmeyen kendi vicdani kanaatlerine göre şu kusurludur demesini ve bunu hakimlerin karar gerekçe yapmaları, yargı yetkisinin devridir. Ben barolardan buna sahip çıkmalarını isterim. Birinin %80 birinin %40 demesi hem davayı uzatıyor hem de bilirkişilik müessesesine duyulan güveni azaltıyor.

ALPARSLAN GÜRPINAR – SELİN KERSE

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

91
AlpSel

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.