Yazıda hukukla ilgili kitapları listeleyeceğim ama sadece kendi okuduklarımı, kendi özetlerimle. Bu yüzden kitap sayısı biraz az olacak. Ama bir yerden başlamak lazım, belli mi olur belki sizin eklemelerinizle liste büyür. (Listede olması gerektiğini düşündüğünüz kitapları yorumda yazın ki biz de geç kalmadan okuyalım 🙂 ) Bu arada, sıra tavsiye/öncelik sırası falan değil. Karışık yazdım. Ki zaten hepsi okunası kitaplar. Sonda belki bir yazar tavsiyesi yaparım.
-
1 Sokrates’in Savunması ve Devlet -Platon:
Liste yaparken aynı yazarın 2 kitabını tek maddede yazayım ki Google’a “Hukukçuların okuması gereken kitaplar?, hukukçu kitapları” vs gibi cümleler yazdığınızda çıkan listelerden bir farkım olsun değil mi? Öncelikle kısaca Sokrates’in Savunması ile başlayalım. Sokrates'in ölümü hukuk ve felsefe ortamlarında meşhurdur bilirsiniz işte kitabımız da Sokrates’in öğrencisi Platon’un önce Sokrates’in felsefeye kattıklarını, felsefi bilgilerini daha sonra da bu meşhur savunmanın öncesini ve savunmayı anlattığı kitaptır. Hukukla ilgili birçok mesaj barındıran kitap, özellikle hukukun üstünlüğü, herkes için eşit hukuksal yasaların önemini Sokrates’in başından geçen bu yaşanmışlık ile bize gösterir.
Devlet kitabı ise aslında Sokrates’in savunmasını da bir nevi içinde barındırır. Diyalog ve soru cevap şeklinde ilerleyen kitap dönemin siyaseti, devlet teorisi, sosyoloji, etik kanunları gibi konulara değinir. Ve hocasını öldüren sistemi eleştirir. Kitap için baştan aşağı hukukla alakalıdır diyebiliriz.
-
2 Venedik Taciri -William Shakespeare:
Venedik Taciri William Shakespeare’in 1594’de sahnelenen komedi oyunudur. Aynı zamanda 2006 yapımı, kitaptan uyarlama bir filmi de vardır. Kitabımıza baktığımızda bir komedi oyununa göre çok ince mesajlarla dolu olduğunu söylememiz mümkündür. Özellikle insanların din ve ırk nefreti ile ilgili tam yerinde göndermeler yapar. Bizim bu kitabı kütüphaneye ekleme sebebimiz ise kitapta ya da tiyatro oyununda derin bir etkisi olan mahkeme bölümüdür. İlgili mahkeme, kanunun uygulanmasında o kadar katıdır ki kimine komik kimine saçma gelebilecek sonuçlar ortaya çıkarır. Bu da özellikle hukuk okuyan insanlara şu soruyu sordurur: “Yoksa kanunları her zaman oldukları gibi uygulamak iyi değil midir?” kendi yorumunuzla cevap verebilmeniz için sizi kitabı okumaya davet ediyorum.
-
3 Dava -Franz Kafka:
Böyle bir kitap listesi yapıp da buraya Kafka’nın Dava’sını eklememek komik olurdu. Üniversite 1.sınıfta inceleme ödevimdi bu kitap. Unutmam imkansız kendisini. Kitap Bay K’nın bir sabah bunaltıcı düşl... Sadece şakaydı. Kitap Bay K’nın hiçbir sebep gösterilmeksizin tutuklanması ile başlar ve bunun ardından yaşadığı olaylar üzerinden de müthiş bir sistem eleştirisi yapar. Kafka bu kitapta yıllar öncesinden sarf ettiği cümleler ile günümüzün hukuk düzeninde geri kalmış, yoz devletlerini alaya almıştır. Bunu yaparken de okuyucuyu o karanlık ortama çekmesini ve kitap bittiğinde de dakikalarca boş duvara bakıp düşündürmesini bilmiştir. Yalnız ufak bir uyarım var. Mümkünse bu kitabı siyasi çalkantı dönemlerinde, ülkece sıkıntıda olduğumuz zamanlarda falan okumayın.
-
4 Bülbülü Öldürmek -Harper Lee:
Bu kitapla ilgili üzülerek itiraf etmeliyim ki cehaletime yenik düştüm. Filmini izledikten sonra kitabı gördüm ve “Vay be, Yaprak Dökümü’nün kitabı çıkmış...” modundaki Türk dizi seyircisi tavrına girdim. Ama olsun geç de olsa okudum. İyi ki de okumuşum. Bir kitap ancak bu kadar içine çekip “Hukuk, eşitlik, adalet gibi kavramlar olmazsa işte böyle oluruz.” dedirtebilir. Şöyle kısaca bir konusuna değinelim. Bir çocuğun ağzından anlatılan kitap ırkçılığı ana konu olarak ele alıyor. Kitap boyunca bu çocuk, iftiraya, ırkçılığa maruz kalanlar ve bir avukatın başından geçenler çok akıcı şekilde okuyucuya aktarılıyor. Irkçılık, hukukun üstünlüğü, eşitlik gibi konularda bu insanların başından geçenler üzerinden güzel mesajlar veriyor. Kitabı şiddetle tavsiye etmekle beraber bir kez daha: “Irk, dil, din ayrımcılığına hayır!” diyorum.
-
5 Bir Ceza Avukatının Anıları -Faruk Erem
Kendisi de hukuk alanında öğretim görevlisi, baro başkanı olarak çalışmış olan Faruk Erem’in kendi anılarını anlattığı bu kitap tiyatro oyunu haline getirilmiş hatta bazı bölümleri TRT tarafından dizileştirilmiştir. İlgili TRT dizisi
Tamamı gerçek olan bu anıları okumak ve günün birinde bu olağanüstü çarpıcı hikayelerin içerisinde kendini bulacak olmak beni çok etkilemişti. Bu kitabı, hukuk ile ilgili olanlara şiddetle öneriyorum ancak hukukla ilgili olmasalar dahi hukukun iç yüzünü görmek isteyen herkesin de okumasını istiyorum. Zaten çok kalın da değil. 1 günde okunabilecek yer yer güldürecek yer yer de sayfalarına gözyaşı döktürecek bir kitap. Size kitabın bir bölümünü atmadan bitiremeyeceğim galiba bu bahsi. Kitabımız hakkında ufak bir ipucu vermesi açısından Aziz’in hikayesini kondurayım şuraya:
Buyrun idamlık Aziz’in hikayesine:
Baş gardiyan “Aziz, biz de seni uslandılar arasına koymuştuk. Yazıklar olsun, yürü hücreye” diye çıkıştı. Aziz şaşkın, üzgün “Vallahi, benim değil” diyebildi.
Sonra hırsla dudaklarını ısırdı. Koğuştakilere “Kim etti bunu” diye sordu. Başgardiyan kolundan çekti Aziz’i. Koğuşun kapısından çıkmadan önce, kağıt oynarlarken birkaç kez aralarında tatsızlık geçen Veysel’in önünde durdu. “Vicdanı kırık, sen ettin. Anam, avradım olsun” diye başlayarak Veysel’in yakasına sarıldı.
Gardiyanlar omuzlarına yapışıp Aziz’i ayırdılar. Veysel “Ulan amma da acemisin be. Anlamadın mı? İdamlıkları hücreye böyle alırlar!”
Aziz durakladı. Bir şey diyemedi. Yürüdü.
Gardiyanlar gidince, Veysel’i koğuştakiler bir hayli hırpaladılar. Neye yarar. Veysel oyunu bozmuştu.
Hücrenin önünden geçenler Aziz’in içerde bazen ağladığını, bazen bildiği duaları yüksek sesle okuduğunu, yalvardığını, bazen da işi kendisinin yapmadığını, haykırdığını duyarlardı.
Neden sonra beklenmedik bir olay oldu. Tel gelmişti. Müdür, nöbetçi gardiyana hemen Aziz’i getirmesini emretti. Aziz asılacağını anlamıştı. Onu sürüklercesine iki gardiyan, güçlükle getirebildiler müdürün odasına.
Yüzü sararmıştı. Müdür, “Aziz, oğlum, tel geldi, okuyayım” dedi, fakat okuyamadı. Aziz durduğu yerde garip bir titremeye tutulmuştu. Konuşamıyordu. Yüzü değişti. Ağzı çarpıldı. Sağ tarafı çöktü: Felç.
Halbuki Aziz’in mahkûmiyeti bozulmuştu, suçsuz olduğu anlaşılmıştı. Yargıtay’dan gelen “tahliye teli” idi.
Köye haber salındı. Yakınları geldiler, cipe bindirip götürdüler Aziz’i.
Birkaç ay sonra haber geldi; felç ilerlemiş ve Aziz ölmüştü.
Müdürün bu anısını dinledikten sonra uzun uzun düşündüm. "Ne diyelim, adalet, öldürmeye karar verirse, mutlaka öldürür."
Yine üzdün Aziz, yine birilerini üzdün geç gelen adalet. Yine.
-
6 1984 -George Orwell
Sadece hukukla ilgili kitaplar listesinde değil her tür kitap tavsiye listesinde gördüğümüz klasik kitaptır 1984. George Orwell’in 1949’u yılından geleceğe baktık distopya tarzında eserdir. (Ütopya değil. Ütopya gerçek olmayacak kadar güzeli anlatır. 1984 ise korkunç, yozlaşmıs devlet ve toplum yapısını anlatır.) Yazar, baş karakter aracılığıyla süreki bir şeyleri sorgular, bozuk düzeni kendi kafasında yargılar. Özgürlüklerin sınırlandırılmasını, baskıcı yönetimleri, devlet-birey, devlet-devlet ilişkilerini gayet karamsar bir dilde ve olabildiğince korkutucu bir ortamda bizlere aktarır. Kitabın yayın tarihinden yola çıkarsak da Orwell’in döneminin faşist yönetimlerini eleştirmekte ne kadar korkusuz ve o yönetimlerin başlattığı akımın gelecekte ne gibi yıkımlara yol açacağını öngörme konusunda nasıl usta olduğunu anlayabiliriz. Günümüzde evrensel anlamda hukuka verilen değer göz önüne alındığında günümüze dahi ışık tutan eleştiriler getirdiğini de rahatlıkla söyleyebiliriz. Kütüphanemize bu kült eseri de ekleyip devam edelim.
-
7 Bir İdam Mahkumunun Son Günü -Victor Hugo
1829 yılında yayımlanan bu kitap Victor Hugo gibi bir roman ustasının ilk romanlarından olmasıyla, 1. tekil şahıs anlatıcılı roman yazımın ilk örneklerinden olmasıyla zaten özeldir. Ama asıl özelliğini içinde barındırdığı Victor Hugo üretimi hümanizm fikirlerinden ve vahşetleri kolayca benimseyen halka getirilen vurucu eleştirilerden alır. Gördüğü bir idamdan etkilenen Hugo, onun üzerinde bıraktığı etkiyle bu kitabı yazmıştır. Kendi gözlemleriyle ve tabi ki idam olayının etkisiyle birlikte bu olayın saçmalığı anlatmak, insan yaşamının değerini yaşama hakkının önemini vurgulamak için yazmıştır. İdamları bir eğlence gibi gösteriymişçesine izleyen dönem insanını da eleştirmekten geri durmamıştır. O dönemin adalet sistemini, insanlarını, zihniyetini müthiş şekilde tasvir etmiştir.
Bu çabucak okunabilecek sürükleyici kitabı tavsiye etmekle birlikte bir de uyarıda bulunayım. 1. tekil şahıs anlatımı sebebiyle mi yoksa yazarın ustalığıyla mı açıklayabiliriz bilmiyorum ancak insanı yakında idam edilecek birisinin psikolojisine soktuğu kesin bilgi. Haberiniz olsun da depresyon zamanlarında, sınav dönemlerinde falan okumayın aman diyeyim. (Bu 2. uyarım oldu, çok da karışmak istemem tercihlerinize)
-
8 Nutuk -Mustafa Kemal Atatürk
Ve son olarak da ilk kütüphane yazımız için editörün özel seçimi:
Türkiye Cumhuriyet’inin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kaleme aldığı bu eserin herhangi bir hukukçunun kütüphanesinde olmaması manasız olurdu diye düşünüyorum. Türkiye'ye hukuk, insan hakları, kadın hakları gibi konularda büyük gelişmeler yaşatmış Atatürk'ün Nutuk’unun giriş satırlarıyla kitaplığımızı açıp yazıyı da bitiriyorum. Devam eden yazılarımızda görüşmek üzere.
-SAMSUN'A ÇIKTIĞIM GÜN GENEL DURUM VE GÖRÜNÜŞ
“1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir :
Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.
Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...”
0 Yorum