Uzay Hukuku 2: Elon Musk Projeleri ve Uzayda Silahlanma

Bu yazımızda uzay alanındaki güncel gelişmelere değindik. Bu gelişmelerin, halihazırda uzay rejimini düzenleyen uluslararası antlaşmaların işlevselliğini nasıl etkilediğini tartıştık.9 min


67

Önceki yazımızda Uzay Hukuku’nun tabii olduğu rejimden, ilgili anlaşmalardan ve uzayın kullanım şartlarından bahsetmiştik. Geçen ay -maalesef gündemde kalmayı uzun süre başaramayan- bir olay tüm bu düzenlemelerin ne kadar işlevsel olduğunu sorgulatacak cinstendi: Ünlü girişimci Elon Musk’ın sahibi olduğu uzay şirketi Space-X ile ABD Ulaştırma Komutanlığı başkanı General Stephen Lyons anlaşmaya vardılar.

Bu haberi ve etkilerini irdelemeden önce Space X’ten ve projelerinden kısaca bahsedip ortam koşullarına değinelim. Çünkü şirketin sadece ABD ordusuyla yaptığı antlaşma değil, çeşitli projeleri de uzayın kullanım sınırlarıyla ilgili endişe verici olabiliyor.

Starship Roketi Projesi: Projenin amacı, uzay roketlerinin ateşlendikten sonra ana motorlarının uzay boşluğuna atılması yerine Dünya’ya getirilip tekrardan kullanmak ve roketlerin gücünü arttırıp uzay taşımacılığını başarmak. Hatta maliyetler düşürülebilirse Dünya üzerinde de taşımacılık yapılmak isteniyor.

Mars’ın Kolonileştirilmesi Fikri (Falcon Heavy Roketleri, Dragon Kapsülü): Bu fikrin ilk adımları olarak uzay turizminin yapılacağı kesinleştirildi.

Starlink Projesi: SpaceX’in düşük maliyetli internet sağlamak için geliştirdiği uydu ağı projesidir. Dünya yörüngesine 42 bin uydu yerleştirerek okyanuslar da dahil yeryüzünün en ulaşılamayacak bölgelerine, mevcut internet hızından neredeyse iki kat hızlı, kablosuz devasa bir internet ağını kurma amaçlanmıştır. SpaceX’in Starlink projesi kapsamında şu an gezegenimizin yörüngesinde 60 tane uydusu bulunmakta. Ayrıca SpaceX’in konuyla ilgili 12 bin uyduluk bir anlaşmasının bulunduğu da bilinmektedir. Dememiz o ki bu kadar uydulu bir şirketin ABD Ordusunun işine yaramayacağını düşünmek fazla iyimserlik olur.

Seçimlerden Önce Trump’ın Politikaları: Başkan’a ekonomik ve ticari konularda tavsiyede bulunacak olan ve düzenli aralıklarla bir araya gelecek olan Strateji ve Politika Forumu oluşturdu. SpaceX ve Tesla CEO’su Elon Musk da bir tür danışma kurulu işlevi görecek olan bu foruma katıldı.

Donald Trump, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde bir anlaşma olarak düzenlenen Paris İklim Anlaşması’nı feshetti. Antlaşmanın amacı, taraf devletlerin karbon emisyonlarını azaltıcı politikalar geliştirmesini ve küresel ısınmanın 2 °C altında kalmasını sağlamaktı. Obama döneminde bu anlaşmayı ABD’nin de imzalaması, çevre kirliliğine neden olan rekor ülkelerden biri olduğu için, çevreci kesimi sevindirmişti. Ancak bir yıl sonra başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump, 2017’de Paris İklim Anlaşması’nı feshedeceğini açıkladı. Bu Trump’ın seçim kampanyası vaatlerinden biriydi. Ancak taraftarlarını sevindirirken epey tepki de çekti. Trump’ın danışmalığını yapan ve öncesinde bu görevi “Fikirlerine katıldığım için değil, itiraz ve öneride bulunabilmek için buradayım. Hedeflerim, dünyanın sürdürülebilir enerjiye geçişini hızlandırmak ve insanlığın çok gezegenli bir medeniyet haline gelmesine yardımcı olmak.” gibi sözlerle bırakmayan Elon Musk, fesih kararının ardından görevinden istifa ettiğini bildirdi.

Anlaşma hükümlerine göre, Trump’ın, Paris Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinin üzerinden üç yıl geçeceği 4 Nisan 2019’a kadar bu mektubu göndermesi mümkün değil. Bu mektubun ardından ABD’nin anlaşmadan ayrılması için bir yıl daha beklemesi gerekecek. Bu da, yakın zamanda gerçekleşen başkanlık seçimlerinden bir gün sonrasına denk gelen 4 Kasım 2020 tarihine rastlıyor. Ancak Trump’ın geçmiş hafta olan seçimleri kaybetmesi, yeni başkan ile birlikte ABD’nin politikalarında değişiklik olacağı anlamına geliyor. Ki yeni Başkan Joe Biden’in açıklamalarına göre başkanlığı süresince ilgileneceği öncelikli konulardan biri “İklim değişikliği ile mücadele” olacak. Biden, Paris İklim Anlaşmasına geri dönmeyi planlıyor.

Elon Musk ve ABD Ordusu Arasındaki Anlaşma

Roket anlaşmasının öncesinde ordu için füze-takip uyduları üretim ihalesini SpaceX almıştı. Bunun sonucu olarak SpaceX, uzun mesafeler kat edebilen ve izlenmesi zor olan kıtalar arası balistik füzeleri tespit etmek ve izlemek amacıyla uydular üretecekti. Ardından silah, asker gibi askeri teçhizatın taşınmasını düzenleyen antlaşmayı imzaladılar. SpaceX şirketinin bu iş için üreteceği roketler saatte 7.500 mil hızla gidecek ve yörüngeye 80 metrik ton yük taşıyabilecek. Yükünü dünya üzerindeki her noktaya 1 saatten kısa zamanda taşıyabilecek. Planlanan bu hızı günümüzde kullanılan askeri kargo uçaklarıyla kıyaslarsak, SpaceX’in üreteceği roket 15 kat daha hızlı olacak ayrıca roketler şirketin “ateşlenen roketin Dünya’ya inip tekrar kullanılabilmesi” misyonuna uygun olarak üretilecek.

Bu Gelişmeleri Uzay Hukuku Açısından Ele Alalım

Önceki yazımızı hatırlayalım: 1. Dünya Savaşı sonrasında
başlayan füze ve roket çalışmaları, 2. Dünya Savaşı ve sonrası dönemde hız
kazanarak devam etmiş ve elde edilen neticeler doğrultusunda da uluslararası
ilişkilerde devletlerin özellikle askeri güç anlayışlarında yepyeni bir çağı
başlatmıştı. Bunu üzerine Birleşmiş Milletler Dış Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanımı Komitesi kurulmuş ve Uzay’ın hukuki rejimini düzenleyecek 5 anlaşma oluşturulmuştu. Bu anlaşma maddelerini bu yazımızda “SpaceX’in projelerinden örnekler vererek uzayın kullanımı” açısından değerlendireceğiz. Önceki yazımızda bu anlaşmaları derinlemesine incelediğimizden burada ayrıntıya girmeyeceğiz;

Uzay Antlaşması

SpaceX ve Pentagon arasındaki anlaşmada yalnızca kargo hizmeti görüleceği yazıyor. Ancak bu konuda yazanların görüşüne göre ileride SpaceX’in uyduları veya roketleri yörüngeye silah yerleştirmek için kullanılabilir. Ancak teoride bunun olması mümkün değil çünkü Uzay Antlaşması “(…) nükleer silâhlar veya diğer her çeşit kütlesel tahrip silâhları taşıyan cisimleri dünya etrafında yörüngeye oturmaktan veya bu gibi silâhları gök cisimlerine yerleştirmekten kaçınmaya çağıran 1884 (XVIII) sayılı Kararı hatırlıyarak…” cümlesiyle başlar. Sonrasında; madde 4: “Antlaşmaya Taraf Devletler, nükleer silâhlar veya diğer çeşit kütlesel tahrip silâhları taşıyan cisimleri dünya etrafındaki bir yörüngeye oturtmamayı bu gibi silâhları gök cisimlerine yerleştirmemeyi ve bu gibi silâhları diğer her hangi bir şekilde uzaya yerleştirmemeyi taahhüt ederler.” ifadesiyle SpaceX’in ordu için üreteceği uydularda silah barındırmasının açıkça yasaklandığını görüyoruz.

SpaceX’in Starlink projesi konusunda anlaşmanın 7. ve 9. maddeleri ilgi çekicidir. çünkü projenin pek çok faydalı amacı olsa da olumsuz etkileri de olmaktadır. Uydular ilk atıldıkları andan itibaren Astronomi çalışmalarını, gözlem evlerini olumsuz etkilemektedirler. Anlaşmaya göre uzaya fırlatılan cismin veya bu cismi meydana getiren parçaların sebep oldukları zararlarda sorumluluk doğar. Ancak bu sorumluluk özel bir şirket olan SpaceX’in değil, tebası olduğu ABD’nindir. Çünkü Antlaşma; ay ve diğer gök cisimlerinde yürütülen hükümet ya da özel sektör faaliyetlerinin yürütülmesini ve sorumluluğunu taraf devletlere bırakmıştır. Ayrıca antlaşma önleyici bir hüküm olarak diğer taraf devletlerin faaliyetlerini zararlı bir şekilde engelleyeceği hususunda inandırıcı sebepler olduğu takdirde, söz konusu faaliyet veya denemeye girişmeden önce gerekli milletlerarası istişarelerde bulunulması gerektiğini belirtmiştir. ABD, uzay gözlem faaliyetlerini açıkça kötü etkileyecek bu proje dolayısıyla SpaceX adına bunu yapmalıydı. Ancak yapılmadı, ilk altmış uydu kimseyle istişare edilmeden atıldı ve on binlercesi de yolda.

Taraf devletin bu sorumluluğu diğer projeler için de geçerlidir.

Sorumluluk Antlaşması

Özellikle SpaceX’in uzayda koloni kurma fikri ve çalışmaları bu konuda ciddi soru işaretleri oluşturmuştur. Uzay seyahatleri, kolonileşme fikirleri hayata geçerse şimdiye kadar olandan farklı olarak zarar görenler sadece devletlere ait cisimler veya insanlığın elçisi statüsündeki astronotlar olmayacak; gerçek kişiler, sivil vatandaşlar da zarar görebilecek. Zararın tazmininin talep edilmesi konusunda; Sorumluluk Sözleşmesinin tarafı ancak devletler ve uluslararası kuruluşlar olduğundan, zarar görenler ancak devletler aracılığı ile tazminat talebinde bulunabilecekler. Zarar gören adına zararı talep edebilecek devletler öncelik sırasına göre, zarar görenin vatandaşı/tüzel kişisi olduğu devlet, kendi topraklarında zararın gerçekleştiği devlet ve zarar görenin ikamet ettiği devlet şeklindedir.

Ay Anlaşması

Uzay Antlaşmasının 4. ve 9. maddelerinde yer alan prensiplerin
detaylandırılması hedeflenmiştir. Böylece özellikle uzayın gayri askeri hale getirilmesi ve kullanım sırasında gök cisimlerinin kaynaklarının korunması konularını daha kapsamlı şekilde (ama daha sınırlayıcı değil) ele alan bir anlaşma metni ortaya çıkmıştır.

Önceki yazımızda da bahsettiğimiz gibi uzayın kullanımındaki özgürlük kavramı, devletlerin uzayda bölgesel egemenliği kavramının mantıksal anlamda tersidir. Bu nedenle SpaceX’in koloni projesi bu anlaşma açısından da sıkıntılıdır. Kolonileşme gerçekleşirse ve yaşam kurulursa doğal bir süreç olarak “mülkiyet hakkı” doğacaktır. Ancak özellikle Ay Antlaşmasında bunu açıkça yasaklayan hükümler vardır.

Madde 11’de Ay’ın kullanma, işgal, egemenlik ilanı veya diğer başka bir yolla ulusal edinime konu olamayacağı vurgulanmıştır. Açıkça her türlü ulusal/uluslararası teşkilat, özel/devlet kuruluşu, devletler ya da gerçek kişiler için Ay’ın yüzeyinde ve toprak altında mülkiyet kurulması yasaklanmıştır. Ayrıca yüzey ile bağlantılı yapılar, istasyonlar…vs. mülkiyet hakkı yaratmayacağı da belirtilmiştir.

Bu hükümlerdeki sömürülmeyi engelleme amacına ve tüm devletlerin menfaatini koruma iddiasına duyduğumuz şüpheden önceki yazımızda bahsetmiştik. Burada da dikkat çektiğimiz nokta şu: Geçmiş ve günümüz için her şeye rağmen bir düzenleme getirmeyi başarmış bu anlaşmaların, gelecekte gelişen teknolojiyle birlikte işlevselliğini koruyabilme ihtimali nedir?

Bu konuda madde 11’in 5. ve 7. fıkraları bize yol gösterici olabilir. Çünkü gelişen teknolojiyle Ay’ın kaynaklarının işletilebilir hale geleceği günü düşünerek taraf devletlere bazı sorumluluklar yüklemiştir. Bu devletler söz konusu işletmeyi düzenleyen, uygun usullerle uluslararası bir rejim kurmak zorundadır. Bu rejimin başlıca amaçları şöyle sıralanmıştır:

  • Ay’ın doğal kaynaklarının, düzenli ve güvenli bir şekilde geliştirilmesini sağlamak,
  • Bu kaynakların rasyonel bir şekilde idare edilmelerini sağlamak,
  • Bu kaynakların kullanım imkanlarını geliştirmek,
  • Bu kaynaklardan sağlanan faydaların, taraf devletler arasında, gelişmekte olan ülkelerin gereksinimlerine ve çıkarlarına ve Ay’ın keşfine, doğrudan doğruya veya dolaylı katkıda bulunan ülkelerin gayretlerine özel bir dikkat sarf etmek suretiyle, hakkaniyete uygun paylaştırılmasını gözetmek.

Ay Antlaşmasının bu hükümleri diğer gök cisimleri için de uygulanabilir. Bu çıkarımı hem hukukun yorumlanma ilkelerinden hem de anlaşma lafzından yapabiliyoruz. O hale Elon Musk’ın Mars’ta koloni kurma fikri ya da uzay madenciliği çalışmaları kurulması emredilen rejimin amaçlarına uygun düşmemektedir. Sadece aşırı zengin gerçek kişilerin ve gelişmiş devletlerin tekelinde kalan bu imkanların “hakkaniyete uygun paylaştırılması” planlanıyor gibi durmuyor.

Uzayda Silahlanma Konusuna Son Bir Bakış

2. Dünya savaşından sonra uluslararası sistemde uzay faaliyetlerini denetleyen bir kurumun bulunmaması uzay çalışmalarının takibinin nasıl yapılacağı hususunda belirsizlik yaratmıştı. Uzayın yönetiminin nasıl yapılacağı konusundaki belirsizlik, devletler arasında bir güvenlik sorununa yol açmış ve devletleri uzayda silahlanma arayışına itmişti. Füzelerin ulaşılabilirlik mesafelerinin sürekli geliştirilmesi, uyduların yörüngeye yerleştirilebilmesi hususunda onları uygun hale getirdi. Uydular, bilhassa kapalı toplumların iç bölgelerinde kurulu silahların yarattığı tehditlerin ayırt edilebilmesi için kullanıldılar. Nükleer silahların yıkıcı gücü ve uzun menzilli füzelerin etki alanı, uzay araçları ve uzay çalışmalarıyla ilgili genel tutumlar olası bir savaşa hazırlık havasındaydı.

Bu nedenle anlata geldiğimiz tüm düzenlemeler bu silahlanma yarışının ve yeni savaşların önüne geçebilme amacı gütmelidir. On yıllar sonra tekrar başa dönerek uzay araçlarının silah taşımak için kullanılacak olması gerçekten hayal kırıklığıdır.

Sonuç ve Röportaj

Amacımız gelişen teknolojiyle birlikte Uzay hukukunu oluşturan anlaşmaların işlevselliğini sorgulamaktı. Kabul etmeliyiz ki bu antlaşmalar uluslararası hukuku özelleştirerek devletlerin kendi egemenlikleri altındaki gerçek/tüzel kişilerin tamamının uzaydaki aktivitelerinden uluslararası şekilde sorumlu tutulabilmesini teoride mümkün kılmaktadır. Güncel ve ses getirecek haberler verebilmek için yazımızda özellikle bir şirket üzerinden örnek vererek ilerledik. Ama maalesef teoride güncel ve ses getirecek olması gereken bu haberler hiç duyulmadı. Uzay antlaşmalarını bu kadar işlevsizleştiren belki de bu ilgisizliktir. Sonraki “Uzay Hukuku 3” yazımızda özellikle Türkiye’nin bu konudaki ilgisinden bahsedecek biraz öz eleştiri yapacağız. İlgilileri için Türkiye’de Uzay Hukuku konusunda nasıl çalışmalar yapabileceğinden bahsedeceğiz.

Yazımız devletler arasındaki bu ilgisizliğin toplumumuzda hangi derecede olduğu konusunda yorum yapabileceğiniz röportajımız ile son buluyor.

Linke tıklamayı unutmayın. Keyifli seyirler…

https://www.instagram.com/tv/CHmtCFmjC-B/?igshid=1n8gnaku21jqi

Kaynakça

  • https://www.somagnews.com/the-rocket-that-scares-the-us-army-and-elon-musk/
  • ERDEM, Tolga. ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE YENİ PERSPEKTİF: ASTROPOLİTİĞE GİRİŞ. Trakya University Journal of Social Science, 2018, 20.1.
  • https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc050/kanuntbmmc050/kanuntbmmc05000902.pdf
  • https://hukukbook.com/devletlerin-ayda-ve-diger-gok-cisimlerindeki-faaliyetlerini-duzenleyen-anlasma/
  • SOYSAL, Medeni; DOĞAN, Gülmelahat; KUZU, Lokman. Uzay Faaliyetlerine İlişkin Uluslararası Hukukun Kaynakları ve Birleşmiş Milletlerin Rolü. Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2018, 3.2: 101-133.


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

67

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.