Hukuk Felsefesinin Hukuka Faydalarına Dair Değerlendirme

Felsefenin tüm bilim dallarını etkilemesi gibi hukuk biliminde de etkilerinin çokluğundan hiç şüphesiz bahsedebilmekteyiz.5 min


71

Hukuk felsefesini tanımlayan birçok görüş vardır. Biz bunlardan G.Del Vecchio’nun görüşünü esas alarak yazımızın seyrini tayin edeceğiz. G.Del Vecchio’ya göre “Hukuk felsefesi, hukuku, mantıki külliliği (bütünlüğü) bakımından tanımlayan, tarihi gelişiminin kaynak ve ana hatlarını araştıran ve saf akıldan çıkarılan adalet fikri ile değerlendiren bir disiplindir {bilimdir)”.[1]

Hukukçular arasında çok manidar bir söz vardır. “İki hukukçunun olduğu yerde en az üç görüş vardır.” Bu sözün anlam mahiyeti bakımından, hukukçuların kendi içlerinde dahi hukuki bir konu için birden fazla düşünceye sahip olabileceklerini göstermektedir. Yelpazeyi geniş tutarak düşünmek tüm bilim dallarında olduğu gibi hukukta da çok büyük bir öneme sahiptir. Hukuk felsefesi, felsefenin tabiatı olan sorgulamanın ve eleştirmenin ruhunu aynen almış ve hukuk felsefesi hukuku sorgulayıp eleştirmeyi mümkün kılmıştır. Bu eleştirel düşünme, hukukçunun çoğunlukçu değil çoğulcu eylemlerde bulunmasını, azınlıkların haklarını gözetmeyi; baronların ve bir takım ekonomik veyahut siyasal güçlerin lehine olan mevzuatı, belki de hukuk yaşamından kaldırtmaya yönelten bir yargı denetim imkânı sağlar. Aksi halde eleştirel düşünmeyen hukukçu otoriteye bağlı düşünmüş olabilecektir. Eğer hukukçu felsefenin kazandırmış olduğu eleştirel düşünme metodunu bir kenarda tutar ve göz ardı ederse hak, hakkaniyet, adalet kavramlarının somutlaştırılmasında kati suretle rol oynayamaz.

Unutulmamalıdır ki yasa koyucular siyasilerdir, hukuk siyaset üstü bir nizamdır. Bu nizamın korunması ve halkın refah içerisinde yaşamlarını sürdürebilmesi için hukuk, yasa koyucunun var ettiği biçimde hukukçular tarafından denetim mekanizmalarında denetlenebilir halde olmalıdır. Bu sayede gücü elinde bulunduran değil, haklı olan hukukun tesisine karar verecektir.

İnsanlar birbirlerine benzerler; toplumsal olaylar ve travmalar insanların spesifik konular dışında, toplumsal olaylara veyahut toplumun çoğunun normal eylemlerine karşı adeta düzenli orduymuş gibi birlikte hareket etmelerini sağlar. Ancak hukuk genele değil özele; yani kişilerin kendisi ile de ilgilenir. Hukuk normlarında; örneğin ceza hukukunda suç ve cezanın şahsiliği ilkesi gereği kişinin işlemiş olduğu suça verilen ceza, kişinin yaşamış olduğu olaylarında etkisiyle oluşan karakterine göre, suçu işlerken ki saikine göre değişiklik gösterir. Hakim cezayı belirlerken suçlunun yaşam tarzını, eğitim düzeyini, mevcut toplumsal olayları göz önünde bulundurur.[2]Kişinin şahsiyeti bilirkişiler (gerekiyorsa psikologlar, psikiyatristler tarafından) tarafından incelenebilir ancak en nihayetinde karar hâkimin yani bir hukukçunundur. O hukukçu, kişinin karakterini incelerken ahlak kurallarına, toplumsal dayatmaların kişiye karşı suçu işlerken ki etkilerine dikkat çeker ve muhakeme eder. Bu muhakemede pozitif hukukun dışında olan hukukla da ilgilenir hâkim. Hukuk felsefesi eğitimi almamış veyahut felsefi düşünme olanağını reddetmiş kimselerin en büyük sorunu; var olan hukuki sorunları salt kanun ve mevzuat odaklı düşünerek, somut olayda uygulanacak mevzuatın kişiler ve toplum üzerinde nasıl menfi-müspet sonuçların doğacağının muhakemesini yapamamaktır.

Hukuk ahlaki sorunlara da dikkat çeker ve toplumsal ahlaka göre oluşturulmuş ahlaki normları da bünyesinde barındırır. Kimi durumlarda da, hukuk ahlâkın görev saydığı bir davranıştan kaçınmayı yasaklar ve cezalandırır.[3] Peki ya bireyci ahlak anlayışlarını hukuk dikkate almalı mıdır? Hukuk felsefesi bu sorunun cevabını vicdani ret[4], taşıyıcı annelik[5], yardımlı intihar[6], ötenazi, organ satışı gibi ana başlıklarla tartışabilmektedir. Bu tartışma hukukun tabiatında vardır ve hukukun gelişimi ile ideal hukuka –de lega ferenda– bir adım daha yaklaşılmasına imkan sağlamaktadır.

Yukarıda saydığımız ana başlıklardan kimilerinin kısaca tartışılan konularını söylemez isek eksiklik olur. Vicdani ret; askerlik, Türk toplumlarının hepsinde kutsal ve onurlu bir görev olarak var olmuştur, ancak küreselleşen dünyada yine bu küreselleşmenin getirmiş olduğu çağdaş ve bilim zamanında askerlik, insanın doğrudan bedeniyle hayatı pahasına çalışması yerine, akıl ile teknolojik kaynakları değerlendirerek üretim yapmanın daha elverişli ve yaşanabilir olduğu günümüz dünyasında önemli ölçüde kabul görmektedir. Vicdani ret konusunda Türkiye, askerliği “vatan hizmeti” olarak görmektedir. “Vatan hizmeti” olarak görülen bu eylemin reddedilmesinde ise toplumsal bir takım baskıların olduğu kabul edilmelidir.[7] Vicdani rettin Türkiye tarihine baktığımızda, vicdani retçilerin yaptıkları propagandalar neticesinde eski TCY m.155’e; yeni TCK . 318’e (Halkı Askerlikten Soğutma Suçu)  göre mahkum edildikleri görülmektedir.[8] Vicdani retçilerin Roma’da ilk çağlarda infaz edildiği de görülmektedir.[9] Hukuk felsefesinin ilgi alanına girdiğinde vicdani ret şu minvalde tartışılır. Vicdani ret hakkını kullanmak isteyen kimse askerlik görevine müdavin neler yapıyor? Orduyu ileri bir aşamaya taşıyacak bir bilim adamı, bir mühendis olabilir. Kişinin kendi ahlakına aykırı gelmeyen ancak şu an Türkiye’de de olduğu gibi toplumsal ahlak kuralına aykırı gibi gelen vicdani ret kişilerin üzerinde toplumsal baskı uygulamaktadır.

Taşıyıcı annelik tüm detaylarıyla tartışıldığında Türk toplum ahlakına toplum nezdinde aykırı gibi gözükmektedir. Ancak çocuk sahibi olamayan bir çiftin düşüncesine göre taşıyıcı anneliğin seçenekleri ahlaksızlık gibi gözükmez, aksine büyük bir iyilik hissi verir. Hukuk felsefesi bünyesinde, ahlak sorunlarına verdiğimiz örneklerde de gözüktüğü gibi tartışma olanağını barındırır. Hukuk felsefesi hukuki kavramların anlaşılmasında çok faydalıdır. Adalet, özgürlük, eşitlik, hak, egemenlik, suç, ceza, hukuk gibi kelimelerin tanımları hukuk fakültesi öğreniminde öğrencilere sınavlarda sorulabilmektedir ve ders kitaplarında bu kavramların tanımlarına yer verilmeye çalışılır. Ancak hepimiz biliyoruz ki bu kavramlar soyutturlar ve yapılan tanımlamaların mutlak doğru olmadığı açıktır. Adalet ve adil olmak kime göre tesis edilmiştir? Bir anneye göre belki bir asır yaşayacak evladını öldüren kişiye, çeyrek asrı aşmayacak şekilde verilen hapis cezasına ve belki de af ile daha erken hapisten çıkacak kişinin hapiste olması adil midir? Bir yaşam tamamen sona ermesi = Bir yaşamın çeyreğinin hapiste geçmesi ve geri kalan kısmında en azından yaşam hakkını kişinin kullanabilmesi. Bu denklemde adalet unsuru hukuk felsefesi aracılığıyla tartışılır ve adaletin tanımı kişilere göre yapılır. Bir kimse hapishanede tecrit cezasındayken mi özgürdür, koğuştayken mi, yoksa hapishane dışında mı? Bu soruların cevaplarıyla özgürlük tanımını tartışmak ve somut olaya göre netice bulmak hukuk felsefesinin bir faydasıdır. Tıpkı tanımlarının tartışılmasını beklenen diğer sözcükler gibi.

Kaynakça

  • [1]Güriz, A., (2017). Hukuk Felsefesi (12. Bs.). Ankara: Siyasal Kitabevi, s.9
  • [2]TCK m.82/1/k’e Töre Saiki ile kasten öldürme ağırlaştırılmış  müebbet hapis cezasına hükmolunur; burada hakimin töre saikinin varlığını tespit etmesi gerekmektedir.
  • [3]Aybay, R., (2019). Hukuka Giriş (15. bs.). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Mega Basım Yayın San. Ve Tic. A.Ş., s.23
  • [4] Sandel, Michael J.,(2020). Adalet Yapılması Gereken Doğru Şey Nedir? (8. bs.). Felix Kitap, TED Matbaacılık, s.114
  • [5] SANDEL, s.131.
  • [6] SANDEL, s.107
  • [7] Örnek olarak 90’lı yıllarda Türkiye’de vicdani ret mücadelelerinde Savaş Karşıtları Derneği ve İzmir Savaş Karşıtları Derneğinin toplum tarafından büyük ölçekte kabul edilmemesini verebiliriz. Yine TCK m318’de toplumun vicdani rette karşı tutumunun ne olduğu veya ne olması gerektiği üzerine bize referans olabilir.
  • [8]Doğan, B . (2018). Vicdani Red ve Türkiye Açısından Uygulanabilirliği . Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , 1 (2) , 93-120 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/41766/455704 s.106
  • [9]MIZRAK, Dilan. (2008). Zorunlu Askerlik Hizmetine Karşı Vicdani Ret, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. s.9

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

71

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.