Merhabalar, bu yazımızda otopsinin adli ölüm olayları özellikle de ölümlü trafik kazaları bakımından önemini ve otopsinin yapılması açısından Cumhuriyet Savcılarının sorumluluğunu inceleyeceğiz.
Otopsi ölüm sebebinin ve ölüme etki eden nedenlerin tespiti amacıyla bir cesedin baş, göğüs ve karnının açılması ve organlarının incelenmesidir. Bu anlamda iki çeşit otopsi vardır: Birincisi adli olaylarda yapılması zorunlu olan ve rıza aranmadan yapılan adli otopsi, ikincisi farklı nedenlerle yapılan ancak zorunlu olmayan, izin üzerine yapılan otopsidir.
Otopsi, soruşturmanın vazgeçilmez delillerinden biridir. Şöyle ki, otopside saptanacak bulgular yürütülen soruşturmanın aydınlatılmasında hayati önem arz etmektedir. Nitekim ceset üzerinde maddi olarak ancak bir defa sağlıklı otopsi yapılabileceği, bu suretle en küçük bir dikkatsizlik veya kayıtsızlığın bulguların cesetle birlikte mezara gömülmesi sonucunu doğuracağı da göz önüne alındığında, adli ölüm olayları bakımından otopsinin yapılmamasının neden olacağı vahim neticeler anlaşılabilecektir.
Adli ölüm vakalarında otopsinin yapılıp yapılmaması kararı Savcıya aittir. Ölüyü muayene eden hekimin ölüm nedenin belli olduğu ve otopsinin yapılmasına gerek olmadığını belirttiği hallerde dahi Savcı otopsinin yapılması gerektiğine karar verebilir. Bu konuda son söz savcıya aittir ve dolayısıyla otopsinin yapılmaması nedeniyle ortaya çıkacak zarardan sorumlu da Cumhuriyet Savcısı olacaktır. Nitekim ülkemizde, Adalet Bakanlığı tarafından birçok savcı hakkında adli görevi savsadıkları ve delilleri yok ettikleri suçlamalarıyla disiplin ve ceza soruşturulmaları yapılmaktadır.
Bu durum Yargıtay’ın kararlarına da yansımıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 01.04.2008 Tarih ve 2007/4-229 E., 2008/64 K. sayılı ilamında şüpheli bir trafik kazası olayında Fatsa Cumhuriyet Savcısının klasik otopsi yapılmasına yer olmadığı kararını hukuka aykırı bulmuştur. Söz konusu kararda Cumhuriyet Savcısı doktorların uzmanlıklarına güvendiği için onların görüşü doğrultusunda klasik otopsi yapılmasına gerek duymadığı,içinde bulunduğu koşullar çerçevesinde görevini gereği gibi yerine getirdiği belirtse de bu savunma Ceza Genel Kurulu tarafından kabul görmemiştir.
Bu karardan hareketle esas konumuz olan ölümlü trafik kazalarında adli otopsinin yapılmasının önemi ve zorunluluğunu incelemeye başlayabiliriz.
Şöyle ki, yukarıda belirttiğimiz üzere Adli otopsi ölümle sonuçlanan trafik kazalarında ölüm nedeninin saptanması, ölüm üzerinde etkili olabilecek faktörlerin araştırılması açısından mutlaka yapılmalıdır. Oysa ülkemizde trafik kazaları sonucu meydana gelen ölümlerde yalnızca dış muayene bulguları ile yetinilerek spekülatif değerlendirmelerle ölüm nedeninin saptanabileceği görüşü ve uygulaması yaygındır. Hâlbuki trafik kazası sonrasında ölen kişi üzerinde yapılacak Adli otopsi kişinin var olan hastalığı nedeniyle kazaya neden olup olmadığı, kişinin var olan hastalığının ölümü kolaylaştırıcı rol oynayıp oynamadığı, kaza neticesinde ölümün başka bir etkenin de birleşmesi nedeniyle vuku bulup bulmadığı, kaza sonrası yaralının ihmal edildiğinin ya da özensiz taşınmasının ölümde rolü olup olmadığı, yaralının tedavi kurumuna geç taşınmasının ölümün gerçekleşmesinde rolü olup olmadığı, tedavi kurumunun gecikmiş tıbbi girişim ya da yetersiz tıbbi girişimler nedeniyle ölümde sorumluluğu olup olmadığı, kişinin çeşitli kimyasalların (alkol, uyutucu, uyuşturucu madde gibi) etkisinde olup olmadığı sorularına yanıt olacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de içtihatlarında adli otopsinin önemine değinmiştir. Mahkeme, adli ölüm vakalarında otopsinin yapılmasını devletlerin etkin soruşturma yürütme yükümlülüğü altında incelemektedir. Mahkeme, devletlerin etkin soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmediği hallerde bu durumun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 2’de düzenlenen yaşam hakkını ihlal ettiği sonucuna varabilmektedir.
AİHM Ataman/Türkiye kararında[1] etkin bir soruşturmanın yürütülebilmesi bakımından yetkili mercilerin, soruşturma konusu olay hakkındaki delillerin güvenliğini sağlaması gerektiğini belirtmiş ve maktulün vücudundaki zedelenmeleri tam ve belirgin bir şekilde gösterecek otopsi sonucunu bu delillerden biri olarak göstermiştir.
Oğur/Türkiye kararında[2]; “Savcı, raporunda, silah yarasının ölümün kesin nedeni olduğu ve bulgulardan hiçbirinin başka bir sebebe işaret etmemesinden dolayı otopsi yapılmasına gerek olmadığını özellikle belirtmiştir. Burada belirtilmelidir ki, bu tür bir olayda şayet bir otopsi yapılmış olsaydı, ateş eden kişinin yaklaşık olarak bulunduğu yer ve vurulma anında aralarındaki mesafe gibi değerli bilgiler sağlanabilecekti.” Denilerek Mahkemece ölüm sebebinin net olarak belli olduğu durumlarda dahi ölümü etkileyen diğer nedenlerin tespit edilmesi bakımından otopsinin önemi vurgulanmaktadır.
Kaya/Türkiye kararında[3] ise Mahkeme, ölen şahsa yönelik yapılan otopsinin yetersizliğini soruşturmanın asgari gereklerinin sağlanmaması nedeniyle eleştirmiştir. Formalite gereği yapılan otopsinin birçok soruyu aydınlatmayacağı, bu nedenle etkili bir soruşturmanın gerçekleşemeyeceğini ifade etmiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle soruşturmanın aydınlatılması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için adli ölüm vakalarında özellikle de ölümlü trafik kazalarında otopsinin yapılmasının önemi ve zorunluluğu açıkça ortadadır. Kaldı ki, belirttiğimiz Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve AİHM kararları da dikkate alındığında otopsinin yapılmaması neticesinde oluşan zarar nedeniyle Cumhuriyet Savcılarının ve Devletin sorumluluğu gündeme gelebilecektir.
KAYNAKÇA
- Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Genelgesi No:156, Konu: “Ölü Muayene ve Otopsi İşlemleri” ve Tarih: 20.02.2015 http://www.cigm.adalet.gov.tr/docs/genelge/156nolu.pdf (Erişim Tarihi: 20.11.2017)
- TIRTIR, Mustafa: “Adli Otopsi”, http://www.turkiyehukuk.org/adli-otopsi/ (Erişim Tarihi: 20.11.2017)
- ALPER, Behnan: “Adli Otopsiler Ve Adli Patoloji”, https://www.ttb.org.tr/eweb/adli/3.html (Erişim Tarihi: 20.11.2017)
- BAŞAK, Enes: “Adli Otopsi Raporu Nedir, Nasıl Yapılır?”, https://www.medikalakademi.com.tr/adli-otopsi-raporu/ (Erişim Tarihi: 20.11.2017)
- BİLGE, Burak: “Aihm İçtihatları Bağlamında Etkin Soruşturma Yükümlülüğü”, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/208324 (Erişim Tarihi: 20.11.2017)
[1] ATAMAN/Türkiye Davası, 46252/99, 05 Aralık 2006.
[2] OĞUR/Türkiye Davası, 21594/93, 20 Mayıs 1999.
[3] KAYA/Türkiye Davası, 22729/93, 19 Şubat 1998.
0 Yorum