Sınai Mülkiyet Kanunu Kapsamında Marka ve Marka Tescil Süreci

Belki de günümüze kadar önemi tam olarak kavranamamış olan fikri ve sınai hakların, yakın gelecekte gündemi oldukça meşgul etmeleri beklenmektedir. Bu noktada, uluslararası gelişmeleri yakından takip etmek zorunda olan Türk Hukukunun da görevi büyüktür. Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında marka ve marka tescil süreci nasıldır?4 min


76
80 Paylaşım, 76 Beğeni

1. Giriş

Günümüzün gelişen teknolojileriyle birlikte fikri ve sınai hakların hukuki güvence altına alınması, hiç olmadığı kadar elzem bir duruma gelmiştir. Evrensel gelişmeleri de yakından takip eden Türk Hukuku, öncelikle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nu; daha sonra ise 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nu yürürlüğe koymuştur. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu adından da anlaşılabileceği üzere, sinema, kitap ve müzik gibi daha çok fikri ve sanat yönü kuvvetli değerleri korumaya yöneliktir. Sınai Mülkiyet Kanunu ise yazımda da bahsedeceğim marka (patent vb.) gibi sınai yönü ağır basan ögeleri korumayı amaçlamaktadır.

2. Marka Nedir ve Neler Marka Olabilir? 

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, ‘‘Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dahil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimin olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.’’.

Son yıllarda teknolojinin gelişimi doğrultusunda, maddenin birer birer saydığı bu unsurların yanında kokular, hareketler veya üç boyutlu biçimlerin de marka olup olamayacağı tartışması sürmektedir. Kanunda sayılan markanın unsurları ise üç tanedir: Ayırt edicilik, işaret, açıklık ve kesinlik. Buna göre bu üç kriteri de sağlayan kokular ve üç boyutlu cisimler gibi yeni işaretlerin de 4. maddeye eklenebilmesi mümkündür. Önümüzdeki yıllarda 4. maddedeki listenin revize edilmesinin kuvvetle muhtemeldir. Hukuk güncel gelişmeleri yakından takip etmelidir.

3. Marka Olamayacak İşaretler 

Sınai Mülkiyet Kanunu, marka olarak tescil edilemeyecek işaretleri 5. maddede düzenlenen mutlak ret nedenleri ve 6. maddede düzenlenen nisbi ret nedenleri olarak ikiye ayırarak incelemektedir.

a. Mutlak Ret Nedenleri

Kamu düzenini korumak amacıyla kanunun sıralamış olduğu sebeplerden dolayı, Türk Patent ve Marka Kurumu re’sen araştırma yapmak zorundadır. Bir kişi mutlak ret nedeni meydana getiren durumlardan herhangi bir tanesini öne sürerek itiraz etmese dahi Kurum toplumu koruma güdüsüyle hareket etmek zorundadır. Bu önemli serbesti sınırı nedeni örneklerinden bazıları ise şunlardır:

  • Soyut ayırt ediciliği olmayan işaretler
  • Somut ayırt ediciliği olmayan işaretler
  • Tasviri işaretler
  • Aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler
  • Kamuya mal olmuş işaretler

Sınai Mülkiyet Kanununca mutlak ret nedenlerine iki halde istisna getirilmiştir. Bunlardan ilki ilgili kanunun 5/2 maddesinde yer alan kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanma; ikincisi ise 5/3’te düzenlenen muvafakatnamedir. Ancak muvafakatnamenin kayıtsız ve şartsız verilmesinin yanında, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun geçerli imzalı formu şeklinde düzenlenmiş olması ile noter onaylı olması gerektiği unutulmamalıdır.

b. Nisbi Ret Nedenleri

Bu ret türünü oluşturan sebeplerden birinin ortaya çıkması halinde ise Türk Patent ve Marka Kurumu re’sen araştırma yapamamaktadır. Çünkü bu nedenler kamu düzeninin ilgilendirmediğinden nisbi ret itirazını ancak belirli kişiler yapabilmektedir. Bu itiraz üzerine ise Kurum harekete geçmektedir. Tesciline nisbi ret nedeniyle izin verilmeyen durumlardan bazıları ise şunlardır:

  • İşaretler arasındaki benzerlik
  • Paris Sözleşmesi’nin 6. maddesi bağlamında tanınmış aynı veya benzer markalar

4. Tescil Süreci

a. Başvuru

Marka tescil başvurusu Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 11. maddesinde yer alan belgelerin toplanmasıyla birlikte Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılmaktadır. Bu belgeler: Başvuru sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri içeren başvuru formu, marka örneği, başvuruya konu mal veya hizmetlerin listesi, başvuru ücretinin ödendiğini gösterir belge, teknik şartname, rüçhan hakkı talebi veya rüçhan hakkı talep ücretinin ödendiğini gösterir bilgi ve marka örneğinde Latin alfabesi dışında harf veya harfler kullanılmışsa bunların Latin alfabesi karşılıklarını gösterir belgelerdir. Yine aynı kanun maddesi uyarınca, her başvuruda ancak bir marka tescili talep edilebilmektedir.

b. Başvurunun incelenmesi

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca, öncelikle başvuru şekli olarak incelenmektedir. Herhangi bir şekli sorun göze çarpması halinde ise başvurana iki ay süre verilmektedir. Bu iki ay sonunda eksiklik giderilmediği takdirde başvuru işlemden kaldırılmaktadır. Şekli incelemeyi geçen başvuruların, mutlak veya nisbi ret sebebi taşıyıp taşımadığına bakılmaktadır. Bu incelemeyi de başarıyla tamamlayan başvurular Resmi Marka Bülteninde yayımlanmaktadır.

c. Başvurunun Yayınlanmasına Karşı İleri Sürülen Görüşler ve İtirazlar

Bu noktada bilinmesi gereken en önemli husus şudur: Başvurunun Resmi Marka Bülteninde yer alması tescil edildiği anlamına gelmemektedir. Bu durumda dahi mutlak veya nisbi ret itirazları incelenebilmektedir.

d. Karara İtiraz

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca, marka tescilinden zarar görenler, karara karşı, kararın bildirilme tarihinden itibaren iki ay içinde yazılı ve gerekçeli olarak itiraz hakkına sahiptirler. Tekrar incelemesini ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu yapmaktadır.

e. Uluslararası Tescil

Bu aşamada ise bilinmesi gereken temel mesele, Türkiye’de tescil edilen her marka kural olarak ulusal sınırlar dahilinde korunduğundan, markasını uluslararası seviyede korumak isteyen kişilerin ilgili ülkelerde de markalarını tescil ettirmek zorunda olduklarıdır. Ancak istisna olarak, uluslararası antlaşmalar ile bir ülkede yapılan tescil birçok ülkede sonuç doğurabilmektedir. Örneğin, Madrid Protokolü sayesinde, İsviçre’nin Cenevre şehrinde bulunan WIPO’da yapılan başvurular birçok ülkede tescil sonucu doğurmaktadır. Uluslararası görünürlüğü olan ve geniş sınırlar dahilinde markasını korumak isteyen her marka sahibi bu yolu tercih etmektedir.

5. Sonuç

Belki de günümüze kadar önemi tam olarak kavranamamış olan fikri ve sınai hakların, yakın gelecekte gündemi oldukça meşgul etmeleri beklenmektedir. Bu noktada, uluslararası gelişmeleri yakından takip etmek zorunda olan Türk Hukukunun da görevi büyüktür. Bu haklara ilişkin pek çok dalda uluslararası alanda temsilcisi olan Türkiye’nin ilerici hukuk kuralları yaratmasının önünde herhangi bir engel de yoktur. Bu açıdan bakıldığında bu konularda uzmanlaşmış hukukçuların artmasıyla birlikte fikri ve sınai hukukta söz sahibi ülkelerden biri olabiliriz. Umarım ki, hukuk fakültelerinin yeni mezunları da nispeten yeni olarak nitelendirilen bu hukuk dallarında ilerleyip ülkemizin bu alanlarda gelişmesine katkıda bulunurlar.

Kaynakça


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

76
80 Paylaşım, 76 Beğeni

Sizin Tepkiniz Nedir?

lol lol
0
lol
omg omg
0
omg
fail fail
2
fail
love love
0
love

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Bir format seç
Kişisel Test
Kişisel bir şey ortaya koymayı amaçlayan sorular dizisi
Basit Test
Bilgiyi kontrol etmek isteyen doğru ve yanlış cevaplı sorular dizisi
Anket
Karar verme ya da görüş belirleme/oy verme
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Liste
Klasik İnternet Listeleri
Geri Sayım Listesi
Klasik İnternet Geri Sayım Listeleri
Video
Youtube and Vimeo Embeds
Ses
Soundcloud veya Mixcloud İçerikleri