Dava Dilekçesinde Eksiklik Halinin Yaptırımı

Dava dilekçesinde eksikliklerin bulunması durumunda neler yapılabilir ? HMK kapsamında yaptırımı nelerdir?5 min


59

1.Giriş

HMK m.119’a göre, dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:

a) Mahkemenin adı. 

b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.

c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.

ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.

d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.

e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.

f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.

g) Dayanılan hukuki sebepler.

ğ) Açık bir şekilde talep sonucu.

h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.

Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.

Taraflar dava dilekçesini özensiz veya ihmalkâr hazırladıklarında bundan doğan sonuçlara da katlanmak zorundadırlar. Çünkü dava dilekçesi yargılamanın temelidir. Tarafların avukata veya adli yardıma gidebilmesi olağan olduğundan davacının bu konudaki mazereti kabul edilmemelidir. HMK madde 119’da dava dilekçesinde belirtilmesi zorunlu hallerin (davacı ile davalının ad-soyad-adresleri, davacının T.C’si, varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin ad-soyadı-adresleri, açık şekilde talep sonucu, davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası) eksiklikleri sonucu ne olacağı açık ve basit şekilde düzenlenmiştir. Bu da 1 haftalık süre verilerek eksikliğin tamamlanmasını sağlamak, bu olmadığında davanın açılmamış sayılmasıdır. Yani bu durumda tek bir yaptırım öngörülmüş iken diğer hallerde (a,d,e,f,g bentlerinde) eksiklik olduğunda bunların yaptırımı açıkça belirtilmemiştir. Kanun koyucu bunlar için bir yaptırım öngörmemiştir diyerek bunları yaptırımsız bırakmamalıyız. Bırakırsak bu, usul hukukuna egemen ilkelere de birçok yönden aykırılık oluşturacaktır. Mesela davacı dava dilekçesinde iddia yükünü yerine getirmediğinde bunu herhangi bir yaptırıma bağlamayarak yargılamaya devam ettiğimizde dava dilekçesi tamamen konusuz kalacak, bunun devamında da ispat yükü de olmayacak ve böylece karşı tarafın hukuki dinlenilme hakkı elinden alınmış olacaktır. Mahkeme önüne gerekli dava malzemesi de gelmemiş olacağından sağlıklı bir karara ulaşılamayacaktır. Veya davacı dilekçede bir iddia belirtiyor, fakat bu iddiayı somutlaştırmıyor (misal, sadece ‘’haksızlığa uğradım, hakkımı verin’’ demesi.) ise bunu bir yaptırıma bağlamadığımızda karşı taraf gerekli savunmayı yapamayacak olup yine hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş olacak. Yani dava en başından sıkıntılı başlayacaktır. Bunlar sonucu belki de yersiz kararlar verilerek yargılama sürüncemede kalacak veya tekrar dava açılarak usul ekonomisine aykırılık oluşturacaktır. 

2.”a”, “d” ,”e” ,”f” ,”g” Bentlerindeki Eksikliğin Yaptırımı

Mahkeme adı dava dilekçesinde bulunmadığında bu durum Yönetmelikte ayrıca düzenlenmiştir. (‘’Mahkeme adı gereği gibi belirtilmezse yargılamayı yapacak, kararı verecek mahkeme belirsiz olacağından bu dilekçe kalem veya tevzi bürosunca kabul edilmemeli, hiçbir işleme esas alınmamalıdır.’’) 

Dilekçede dava konusu ve dava konusunun değeri belirtilmez ise bu durum da Harçlar Kanunu madde 16/3’te düzenlenmiştir. (‘’Değer gösterilmez ise değer davacıya tespit ettirilir ve bu tespitten kaçınma halinde dava dilekçesi işleme konulmaz.’’) 

Davacı dilekçede vakıaları açıkça belirtmez ise ve deliller ilgili vakıalarla bağlantı kurularak gösterilmez ise iki ihtimal karşımıza çıkıyor.

1) Davacı dilekçede hiç vakıa göstermemiş olabilir (iddia yükünün yerine getirilmemesi).

2) Davacı dilekçede belirli vakıaları gösteriyor fakat bunlar somut ve açık olmayabilir. (somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesi.)

İddia yükü havada kalan hukuki ifadeler ile ileri sürülmemelidir. Bunlar ile bir sonuca gidilemez. Re’sen araştırma ilkesi ve diğer istisnalar haricinde davacının göstermediği vakıa veya deliller dikkate alınmaz. Davacı iddia yükünü hiç yerine getirmez ise ispat yükünü de yerine getirmemiş olacağından davası usulden reddedilir. Reddedilmeden önce hukuki dinlenilme hakkı gereği bu dava dilekçesi ilk önce davalıya tebliğ edilmelidir. Hâkimin davayı aydınlatma ödevi burada söz konusu değildir. Diğer ihtimalde davacı iddia yükünü yerine getirmiş ama somutlaştırma yükünü yerine getirmemiş ise duruma göre hâkimin davayı aydınlatma ödevi devreye girer. Bu ihtimal ilk ihtimale nazaran daha çok görülür. HMK madde 194 gereği vakıalar zaman,mekan,içerik olarak somutlaştırılmalı ve ispata elverişli hale getirilmelidir. Vakıalar ile deliller arasında bir bağlantı kurulamaz ise somutlaştırma yükü de yerine getirilmez. Davacı somutlaştırma yükünü yerine getirmez ise davalı yeterli savunma yapamaz ve dolayısıyla onun hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş olur. Davacı dilekçeler aşamasında ve ön incelemede somutlaştırma yükünü yerine getirmez ise vakıanın belirsizliği davacının talebinin esastan reddi sonucunu doğurmalıdır. 

Dava dilekçesinde hukuki sebebin belirtilmemesinde ise; ‘’Tarafların yaptığı hukuki nitelendirmeler hâkime yardımcı olsa da hâkim buna bağlı değildir. Çünkü HMK m.33 gereği ‘’Hâkim Türk Hukukunu resen uygular.’’ Gerekçeleri ile hukuki sebep dava dilekçesinde belirtilmiyor. Mesela dava dilekçesinde bildirilen bir vakıa haksız fiil, sebepsiz zenginleşme, sözleşme vs. olarak nitelendirildiğinde hâkim bununla bağlı olmuyor. Ancak dilekçeyi veren kişi avukat ise hukuki sebepleri belirtmemesi açık şekilde onun sorumluluğunu gerektirir. 

3.Sonuç

Bu çalışma ile birlikte dava dilekçesinde m.119/1-a,d,e,f,g bentlerindeki eksiklik halinde ne yapılacağı HMK’da düzenlenmediği için bunun bir yaptırımının olmadığının aksine olduğunu, HMK dışında hepsinin ayrı ayrı düzenlendiğini ele aldık. Ve m.119/2’deki yaptırımı kıyasen bunlara uygulanmaması gerektiğini ve çok katı şekilde düşünerek bunlarda eksiklik halinde dilekçenin doğrudan reddedilmemesi gerektiğini öğrendik. Özetle, mahkeme adının bulunmaması halinde bu dilekçe kalem veya tevzi bürosunca kabul edilmemeli, hiçbir işleme esas alınmamalıdır; şayet yanlışlıkla alınmışsa dilekçe sahibine iade edilmelidir. Konu ve değer gösterilmediyse Harçlar Kanunu m.16/3’e gideriz. İddia yükü yerine getirilmez ise hâkimin davayı aydınlatma ödevi devreye girmeden dilekçe davalıya tebliğ edildikten sonra dava usulden reddedilmeli. Somutlaştırma yükü yerine getirilmez ise hâkimin davayı aydınlatma ödevi devreye girer ve sonuçsuz kalındığında dava esastan reddedilmelidir. Hukuki sebebin belirtilmemesi konusunda ise kanaatimce sadece HMK m.33 gerekçesi ile hukuki sebebi belirtmemek doğru değildir. Mutlaka bu da dilekçede yer almalıdır. 

Kaynakça

  • ÖZEKES: HMK BAKIMINDAN DAVA DİLEKÇESİNDE EKSİKLİK HALİNDE YAPILMASI GEREKEN İŞLEMLER, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sayı 2014, s. 263-300 (Basım Yılı: 2015)
  • GÖRGÜN/BÖRÜ/TORAMAN/KODAKOĞLU, MEDENİ USUL HUKUKU, 8.baskı, Yetkin Yayınları, ANKARA, 2019

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

59

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.