Tembellik Hakkı Işığında Boş Zaman Kavramı

Çalışmanın kölelik olduğunu net ve çarpıcı bir şekilde dile getiren düşünce insanı Paul Lafargue’nun Tembellik Hakkı olarak nitelendirdiği “boş zaman” kavramının incelemesidir.5 min


59

Giriş

Çalışma hayatı, insanın yaşam çizgisinin önemli bir bölümünü kapsamaktadır. Endüstriyel hayatın başlamasından öncesine dayanan ve günümüzde hala etkilerini gördüğümüz yüksek çalışma saatlerinin insan hayatını büyük ölçüde işgal ettiği bir gerçektir. Özellikle 1940’lar dünyasında fabrika ve yapımevlerinde toplu çalışma sürelerinin 12-17 saat bandına yükseldiği bilinmektedir. Bu sebeple asıl olan çalışmaya değil, insanı köleleştiren aşırı çalıştırma sistemine karşı çözüm üretilmesi gerektiğidir.

Boş zamanın ayrı bir yaşam alanı olarak algılanması daha çok modern çağa aittir. Sanayicilik ve makineleşmeyle birlikte değişen toplumsal ve kültürel hayat, kendi içinde özerk yaşam alanları ortaya çıkarmıştır. Çalışmanın zorunlu, kuralcı ve örgütlü bir kurguya kavuşmasıyla birlikte mesai dışı alanın varlığı belirginleşerek dönüşüme uğramıştır.

Kavramlar

İş, amaçlı ve üretime yönelik bir dizi fiili ve bunun için geçirilen süreyi kapsamaktadır. Bu fiil dizisi çoğunlukla bağlayıcı, zorunlu, disipline edilmiş formalist bir yapılanmaya dayanır. Çalışmanın özünde bireylerin iradesine hükmeden bir bağlayıcılık mevcuttur. Bu durum, bireyin serbestisini ve tabi özgürlüğünü devre dışı bırakır. Kurumsal ya da kişisel zorunluluk bağıyla faaliyette bulunma, kişisel tasarrufları ve bağımsız hareket etmeyi imkansız hale getirmektedir.

Boş zaman genelde işten artan, işten geri kalan zaman olarak nitelendirilerek yine işle bağlantılı bir hale getirilmektedir. Halbuki boş zaman, kişinin kendi özgür iradesiyle kullanacağı, kendi tasarrufunda bulunan, bağlayıcılık ve zorunluluktan uzak bir zaman dilimidir.

Niteliği

Her ne kadar boş zamanın nitelendirilmesini modern zamanla bağdaştırsak da aslında bu kavram üzerinde analizler eski dönemlerden beri devam etmektedir. Özellikle zamanın yerine ikame edilebilecek bir alternatif olmadığı gerçeğiyle birlikte insanlar bu kaynağın birey ve toplum için doğru kullanılması gerektiği bilincine varmışlardır.

Antik Yunan’a bakıldığında boş zaman, hakikat, bilgi, güzellik ve iyilik gibi üstün değerlerle uğraşmak ve bunlara kavuşmak için harcanması gereken dilim olarak algılanmıştır. Bu düşünceye göre boş zaman, bir şey yapılmayan zaman olarak nitelendirilmemiştir. Aksine derin düşünme ve ruhun arındırılması için üstün bir çaba ile dolu geçirilmiştir. Bu sebeple boş zaman, çalışma fiiliyle ilişkilendirilmekten oldukça uzaktır. Çalışma zamanı ile boş zaman algısı, sınıfsal düzeyde farklılıklara sahipti. Bu dönemde çalışma alt sınıfa özgüyken, boş vakit seçkinlere ait bir ayrıcalıktı. Üretim sürecinde ayrımlaşan insanlar elbette ki üretim dışı diğer alanlarda da farklılaşıyordu.

Romalılar, Yunanlılardan uzak bir boş zaman algısıyla hareket etmişlerdir. Romalılar boş zamanlarını gevşeme, rahatlama ve eğlence etkinlikleri için iş dışı bir zaman olarak planlamışlardır. Roma döneminde boş zaman sınıfsal bir hak değildi ve dolayısıyla bir yaşam tarzını veya bir sosyal statüyü ifade etmemekteydi. Boş zaman, iş faaliyetleri dışında ve üretim faaliyetlerinden sonraki bir zaman olarak kullanılmaktaydı. Bu niteleme ve kullanım tarzı, boş zamanın yönetici kesim tarafından spor, oyun, gladyatör dövüşleri gibi değişik eğlenceler sunularak kullanılmasını getirmiştir.

Orta dönemde boş zaman, sadece bir dinlenme ve etkinlik zamanı değil, aynı zamanda üst sosyal tabaka arasında bir sosyal temsil alanıydı. Bu dönemde, işten boşalma ve hangi etkinliğe katılacağını seçme özgürlüğünü ifade etmekteydi. Orta çağın sonlarında boş zaman, gösteriş, lüks ve israfa dönüşmeye başlamış ve boş zamanın kullanımı soyluluk işareti olarak görülmüştür. Bu boş zaman anlayışı, yapay bir zenginlik, prestij ve güç kaynağı olarak modern zamanımıza kadar gelir.

Bu doğrultuda boş zamanın içeriğine ilişkin farklı kuramsal yaklaşımlardan söz edilebilir. Örneğin, bir yandan, boş zamanın çalışmanın bir ürünü, onun tamamlayıcısı ve çalışmaya bağımlı bir zaman dilimi olduğu bundan dolayı da bağımsız bir serbest zaman teorisinin düşünülemeyeceğini ancak genel bir çalışma teorisi içinde varlığının makul görülebileceğini savunan teoriye karşılık, bir boş zaman uygarlığından söz eden, “çalışmanın sonunun geldiğini” ileri süren, üretim, emek ve işçi sınıfı gibi kavramların önceliğini yadsıyan ütopik yaklaşımlar bulunmaktadır.

Söz konusu her iki yaklaşım da gerek çalışmayı gerekse de boş zamanı kendi bütünselliği içinde kavramaktan uzaktırlar. Bir kısmı çalışmayı yüceltirken diğeri tümüyle yadsımakta ve çalışmanın sonundan bahsederek ütopik bir toplum tasarımı öngörmektedir. Bugün için boş zaman çok boyutlu bir algılama ve kullanım değerine sahiptir. Toplumsal, siyasal, iktisadi ve kültürel sistemle ilişkili ve gündelik hayata dair anlam üretimiyle ilgili politik çıkarımlar içermektedir.

Lafargue’nun Tembellik Hakkı

Lafargue, “Tembellik Hakkı” isimli eserinde çalışma denilen çılgınlığa karşı insanoğlunun karşı koyması gerektiğini savunmaktadır. Çalışmanın tamamıyla yadsınması yerine herkesin çalışmasını, buna karşı çalışma sürelerinin günde en fazla 3 saatle sınırlı tutulmasını önermektedir. Geriye kalan zaman ise, insanların yaratıcı etkinliklerde bulunmaları için serbest bırakılmalı, baskıcı ve müdahaleci etkilerden arındırılmalıdır. Burjuvazinin ancak çalışanın yaşamaya hakkı olduğu şeklindeki “çalışma hakkı” prensibine karşı koyan Lafargue, “Tembellik Hakkı” adı altında “boş zaman hakkı”nı savunmaktadır.

Lafargue’ya göre emekçiler günde 14-16 saat, çok güç koşullarda çalışmak suretiyle tüm insani, moral ve sanatsal yaratıcılıklarını yitirmektedirler. Bu durum emekçilerin varoluşsal bilinçlerinin aşınmasına ve yönetici seçkinlerin onlar üzerindeki denetiminin kurumsallaşmasına sebep olmaktadır.

Lafargue’nun temel amacı bireyin fiziksel ve zihinsel potansiyelini başkası için tüketmesi yerine kendine özgü yaratıcılıklarını sergileyebilecekleri faaliyetler içine girmek suretiyle bilinçleri üzerinde denetimi ortadan kaldırmak ve bireyin kendisini ikamesine olanak tanımaktır.

Lafargue’nun boş zamana ilişkin görüşleri, özellikle 19. yüzyılda kapitalist etiğin, çalışmayı kutsayan, yaşamın öznel zevklerinden yararlanmayı dışlayan, eğlenceyi ve hazzı küçümseyen paradigmasını sarsacak bir yapıya sahipti. Boş zamanın özerk bir alan olarak belirmesinde Lafargue’nun bir boş zaman manifestosu niteliğindeki “Tembellik Hakkı” adlı yapıtının önemli yeri vardır.

Sonuç

Boş zaman günümüze gelinceye kadar farklı anlam imgelerle yüklü bir faaliyet alanı olarak görülmüştür. Kimi zaman, çalışmanın yeniden üretimi için gerekli sınırlı sorumlu kullanımı olan bir alan, kimi zaman da eğlenme, dinlenme, hayattan zevk alma gibi değerlere dayalı algılanmıştır. Çoğunlukla da kişilerin kendilerini ifade etme, benliklerini kurma ve varoluşu yeniden ikame etme vb. amaçlara hizmet edici şekilde görülmüştür. Yine boş zamanı çalışmanın bir uzantısı olarak görmek de yaygındır. Zira, çalışma etiği ve değerleri boş zamanda da geçerlilik arz etmektedir.

Boş zaman olgusu yakın gelecekte üzerinde daha fazla durulması gereken konulardan biridir. Toplumsal refahın artmasıyla birlikte insanların zorunlu çalışmadan arta kalacak zamanlarının daha çok olacağını düşünmek abes olmayacaktır. Endüstri sonrası toplumda işlerin otomasyon sistemi sayesinde daha kısa zamanda yerine getirilmesiyle oluşacak boş vakitler, bireysel ve toplumsal bilincin yeniden şekillenmesine imkan tanıyacaktır.

Giderek işten bağımsız tanımlanmaya çalışılacak boş vaktin, daha profesyonel bir kullanım değerinin olacağı tahmin edilmektedir. “Boş vakit değerlendirme uzmanlığı”nın gelecekte en fazla ihtiyaç duyulan profesyonel meslekler arasında yer alacağını söylemek şu an bizlere abartılı bir ifade olarak gelse de günümüzde dahi bu alanın yavaş yavaş hayatımıza girmekte olduğunu dikkatlice bakarsak görmemiz mümkün olacaktır.

Tüm bu tanım ve nitelemelerin ötesinde “çalışmak için yaşamak” kavramından uzaklaşıp “yaşamak için çalışmak” kavramına yaklaşabildiğimiz, özgür irade ve tasarrufumuz ile üretim yapabildiğimiz yarınların umuduyla…

Kaynakça

  • Lafargue, Paul. Tembellik Hakkı, 1883
  • Aytaç, Ömer. Boş Zaman Üzerine Kuramsal Yaklaşımlar, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 1, Sayfa: 231-260, ELAZIĞ-2002
  • Özbucak Albar, Banu. Çalışma Hayatında Algılanan Boş Zaman ve Sanal Kaytarma, Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE), Cilt: 6 Sayı: 2 Yıl 2019, S 44-53

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

59

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.