Dark 1. Bölüm: Uyuşturucunun Mülkiyeti Hakimiyet Altında Bulundurmakla Kazanılabilir Mi?

Dark, zamanda yolculuğu konu edinen bir dizi. 1. bölümüyle ilgili bir hukuki konuya değindim: Uyuşturucunun mülkiyetinin sahibi olunabilir mi? 10 min


105

Dark Dizisinin Konusu Nedir?

Almanya’nın kurgusal şekilde tasarlanmış Winden isimli kasabada iki çocuk kaybolur ve ardından birçok esrarlı olay yaşanır. Winden’da yaşayan dört ailenin de kendince sırları vardır ve zamanda yolculuğun gizemi giderek Winden sakinlerince çözülür. Kasabada yaşananlar aslında radyoaktif sızıntılarla ve zaman makineleriyle bağlantılıdır. Yer, zaman, kişilerdeki devinimi oldukça sürükleyici bir dizi olmasını sağlıyor. Oldukça düşündürücü ve insanı beyin fırtınasına sürükleyen Dark dizisi, zaman yolculuğu teması etrafında kurgulanmış, birçok kişi tarafından başarılı görülen bir bilim kurgu dizisidir.

Dark1. Bölümde Neler Yaşanmaktadır?

Winden uzun bir müddet adli bir olay bile yaşanmamış bir yerdir. 13-14 yaşındaki lise öğrencisinin ortalıktan kaybolmasının ardından 11 yaşındaki bir öğrenci daha kayıplara karışır. Kasaba sakinleri ne kadar arasalar da kaybolan çocukları bulamazlar. Polisler, aileler, okul yetkilileri güçlerini birleştirseler dahi durum değişmez. Çocuklar sanki yeryüzünden silinmişlerdir. Fakat araştırmalara devam edildikçe dizinin etrafında döndüğü dört ailenin geçmişteki sırları ortaya çıkmaya başlar. 

Bölümün başlarında Michael Kahnwald adlı aile babası intihar eder. İntiharıyla ilgili iki önemli husus bulunmaktadır. 4 Kasım 22.13’ten önce açılmaması üzerinde yazılan mektup Michael Kahnwald’ın çocuğu tarafından bulunur. Bir de mektubun yanına koyulmuş bir aile fotoğrafı mevcuttur. Sonraları resmin Kahnwald ailesinin olduğu ortaya çıkacak. Ayrıca adamın neden intihar ettiği şimdilik bir sır. 

Bölümün sonundan anlaşılacağı üzere intihar olayından itibaren 2 ay süre geçmiştir. Filmin başkarakteri, intihar eden kişinin oğlu Jonas Kahnwald, iki aylığına babasının intiharından dolayı psikolojik destek almıştır. Jonas Kahnwald bir sabah kahvaltı yapacağı için buzdolabına bakarken yukarıdaki odada bulunan Hannah Kahnwald, Winden’da polislik yapmakta olan Ulrich Nielsen ilişki yaşamaktadır. Ulrich aslında evlidir ve eşini bu kadınla aldatmaktadır. Dikkat çeken bir nokta ise Hannah’ın Ulrich’e seni seviyorum demesine rağmen; Ulrich’in Hannah’a yalnızca çok güzelsin demesidir. Buradan Ulrich’in Hannah’ı sadece kullandığı bence anlaşılmakta. Ayrıca Hannah’ın mesleği masörlüktür. 

Jonas bisikletle okula giderken yolda kayıp ilanına rastlar. Bu kişi Winden’dan Erik Obendorf’tur, orada kaybolup bulunamayan ilk çocuk. Bu arada Michael Kahnwald’ın mektubu henüz adı bilinmeyen bir kadında durmaktadır. Kadın mektubu koymak için 4 Kasım gününde, saatin 22.13 olmasını beklemektedir. Ayrıca mektubun içinde ne olduğunu kendisi de bilmemektedir. 

Sonrasında başka bir evde kahvaltı manzaralarına şahit oluyoruz. Telaşla kahvaltıyı hazırlayan anne Katharina Nielsen’dır. Winden’ın okul müdürüdür. Masada kahvaltı yapmakta olan Mikkel Nielsen, kahvaltıya oturmayan ablası Martha Nielsen ve en büyük çocuk Magnus Nielsen’dır. Evdekiler kahvaltı yaparlarken babaları Ulrich Nielsen geliyor ve geç kalmasının bahanesi olarak eşine fırında sıranın olduğunu ifade ediyor. Oysaki Hannah Kahnwald’ın yanından gelmekte. Dizideki önemli bir sahne ise Mikkel babasına bir sihirbazlık hareketi gösteriyor. Elindeki bir nesneyi ortadan kaldırıyor. Babası şaşırıp nasıl yaptığını sorunca nasıl değil, ne zaman yaptığının önemli olduğunu ifade ediyor.

Jonas okula ulaştığında onun en yakın arkadaşı olan Bartosz Tiedmann ile buluşuyor. Bu arada Jonas’ın 2 ay boyunca tedavi edildiğini bilen okuldaki tek kişi de Bartosz. Jonas tedavi alırken yazın Martha Nielsen ve Barthosz yakınlaşırlar ve sevgili olmuşlardır. Jonas bu olayı öğrenince bu olay ona tesir ediyor. Buradan Martha’ya karşı hisler duyduğunu anlamak mümkün. 

Bu sırada okul müdürü Katharina Nielsen, kaybolan lise öğrencisi Erik Obendorf’un bulunması amacıyla bölgedeki yetkililerle toplantı yapıyor. Aynı zamanda polis merkezinde başkomiser olan ve bu olayı araştırmakta olan Charlotte Doppler var. Ulrich’le birlikte kayıp çocuğu bulmak için yapılan soruşturmada yer alıyorlar ancak ellerine henüz bir bilgi geçmemiş. Ulrich sonra karakoldan ayrılıyor ve babasıyla birlikte yaşayan annesi Jana Nielsen’ın evine gidiyor. Annesi Ulrich’e, ormanda kocaman kafalı, karanlık bir figür gördüğünden bahsediyor. Ulrich annesinin bu anlattığına inanmıyor. Annesi ayrıca ormanda şeker jelatini bulduğunu da anlatıyor. Bu çikolatanın markasını gösteriyor ve 33 yıl önce kayblmuş oğlu Mads’in de bu marka çikolatayı sevdiğini belirtiyor. Bunun yanında kaybolan Erik’in durumunun kaybolan kardeşinin durumuyla benzerlik gösterdiğini ifade ediyor. “Her şey birbirini tekrar ediyor, tam 33 yıl önceki gibi.” diyor. 

Jana Nielsen’ın bu dediklerini Winden huzurevinde bulunan biri de sürekli sayıklıyor. Bu kişi çok yaşlı bir adamdır ve sol kulağı neredeyse tamamen kapalıdır. Sürekli “Tekrar olacak, tekrar olacak.” demektedir. Gece huzurevinden kaçar ve okuldaki toplantıda da aynı şeyleri söyler: “Tekrar olacak… Tekrar olacak…” Bu kişinin ismi Helge Doppler’dır. Henüz bu adamın ne anlatmaya çalıştığını bilmiyoruz.

Bu sırada uzun süre bulunamayan Erik, sandalyeye ağzı kapatılmış şekilde bağlıdır. Bağlı bulunduğu odada basit eşyalar vardır. Fakat 1980 yılına ait televizyonda bir klip görülmektedir ve televizyonun çok eski model olduğu dikkate değerdir. 

Winden’da orman otelinin sahibi olan Regina Tiedemann zor günler geçirmektedir. Oteli çok müşteriyle işlememektedir. Regina’nın borcu olduğu bankalar telefonla ona ulaşır. Regina bankalara bilinmeyen bir sebeple sinirlenmektedir.

Yaşlı kadın Michael Kahnwald’ın vermesini istediği mektubun içinde ne yazdığını hâlâ bilmemektedir ve beklemektedir. Jonas’ın anneannesi olduğu anlaşılmaktadır çünkü telefondaki sesin Hannah’a ait olduğu anlaşılmakta. Yaşlı kadın Hannah’la konuşmaz fakat saatin kaç olduğuna bakar. Henüz 18.13’tür.

Okulda konuşup anlaşan Jonas ve Bartosz, Erik’in ormanda sakladığını düşündükleri uyuşturucuyu bulmak amacıyla geceleyin ormandaki mağaraya giderler. Ormana Martha ve Magnus ve Mikkel ile birlikte giderler. Martha’nın söyledikleri burada önemlidir. “Orman, ışık, sanırım bir dejavu yaşadım.” Mağaraya vardıklarında onlardan önce gelen Franziska Doppler, Charlotte Dopppler’ın kızı, uyuşturucuyu onlardan önce bulduğunu ve uyuşturucunun zilyedi olduğu için mülkiyetinin ona ait olduğunu söyler. Michael Kahnwald’ın mektupta belirttiği saat geldiğinde gençler ormandadır ve yetişkinlerse toplantıdalardır. Michael Kahnwald’ın annesi olduğu anlaşılan Innes Kahnwald mektubu açar ve okur. Ne yazdığı gösterilmemektedir. Mektup açıldığı zaman mağaradan bazı sesler duyulur. Aynı vakitte Winden’da elektrikler kesilip durmaktadır. Gençler ormandan kaçarlar, Jonas bu sırada yere düşer. Yerden kalktığında ormanda intihar eden babası Michael Kahnwald’a oldukça benzeyen bir adama denk gelir. Adamın başı kan içindedir ve Jonas’a seslenir. Jonas yerden kalkıp hızla kaçar. Yağmur yağmaya başlar. Jonas diğerlerine yetiştiğinde Mikkel’in aralarında olmadıklarını fark ederler. Mikkel’i bulmak için ormana dönerler fakat hiçbir yerde bulamazlar. Mikkel kasabada 2. kaybolan çocuk olarak kayıplara karışmıştır.

Sonlara doğru polis ormanda bir ceset tespit eder. Polisler Mikkel’e ait ceset olduğunu varsayarlar ancak Mikkel’in babası Ulrich o olmadığının farkına varır. Çocuğun kıyafetleri de farklıdır. Bölümün en sonunda kimliği anlaşılmayan bir adam Erik’i sandalyeye bağlamıştır. Çocuğun gözleri de kapatılmıştır. Ormanda polislerin tespit ettiği ceset gözleri yanık bir surette oraya bırakılmıştır. Mikkel’i de kaçıran kişi muhtemelen bu kişiydi. 

Ben burada Franziska Doppler’in uyuşturucunun zilyedi olduğundan dolayı mülkiyetinin ona ait olup olamayacağını hukuken tartışmak istedim. Eğer diziyi merak ettiyseniz devamını da izleyebilirsiniz.

Zilyetlik Nedir?

Farklı tanımlanabilmekle birlikte, bir şeyin üzerinde fiili hakimiyet bulunduran kişinin o şeyin zilyedi olduğu söylenebilir. Aslında zilyetliğin işlevi taşınır eşyalarda, bir yerden bir yere özüne zarar verilmeksizin taşınabilir eşyalar, taşınmazlara kıyasla daha öne çıkar. Gerek taşınmazlarda gerek taşınırlardaki ortak işlevi ayni hak kazanımını temin etmesidir. Ayni hak bir eşya üzerinde herkese karşı ileri sürülebilecek bir hakkı ifade eder. Bunun en bariz örneği mülkiyet hakkıdır. Bir eşyanın mülkiyeti size aitse bunu herkese karşı ileri sürme yetkisi size tanınmış demektir. 

Zilyetlik, fiili hakimiyet şekline bürünmüş olarak hayatımızda karşımıza çıkar. Aslında bir şeyin zilyedi olan kimse, onun mülkiyetinin sahibi demek değildir, zilyetlik taşınır eşyalarda malikliğe karine teşkil eder. Karine, hukuki anlamda bilinen olgulardan bilinmeyen bir olguya ulaşmayı ifade eder. Mesela dışarıdan içeriye şemsiyesi ıslak biri giriyor. Buradan dışarıda yağmur yağdığı sonucunu çıkarabiliriz. Fakat şemsiyeli kişi dışarıda şemsiyesini yıkamak için bir fıskiyeye tutmuş olabilir. Dışarıda yağmur yağdığı olgusunu karineye benzetebiliriz. Ama karine kesin gerçek değildir, aksi ispatlanana, şemsiyenin fıskiyede yıkandığını kanıtlayana kadar, gerçek kabul edilir. Taşınırlarda zilyetlik bu sayede mülkiyete karine oluşturur. 

Zilyetliğin tek hukuki sonucu ayni hak kazanımı değildir. Toplumsal güvenlik ve düzeni dikkate aldığımızda zilyetlik önemli bir işleve sahiptir. Her malın zilyedi, o mal üzerinde hak sahibi olmayabilir. Ancak olma ihtimaline karşı, daha doğrusu bir hakka dayanarak zilyet olan kişinin hakkı hukuken korunarak toplumsal düzen sağlanır. 

Zilyetliğin Şartları Nelerdir?

İlk şart, tanımdan da anlaşılacağı üzere, eşya üzerinde fiili hakimiyet bulunmasıdır. Fakat zilyetlik her seferinde eşya üzerindeki fiili hakimiyetle temin edilmez. Ayrıca her fiili hakimiyet zilyetlik kapsamında değerlendirilmez. Fiili hakimiyet bazı özelliklere sahiptir.

Öncelikle eşya üzerindeki fiili hakimiyet, herkes tarafından anlaşılabilecek nitelikte gözlenmelidir. Yalnız, fiili hakimiyet fiziki hakimiyet şeklinde tezahür etmeye mecbur değildir. Buradan eşyanın el altında bulundurulmasının bir koşul olmadığı çıkartılabilir. Fiili hakimiyet şartının gerçekleşmesi, eşyayı koruyabilme imkanını verecek yakınlıkta olmak, onu kullanma imkanına dolaylı ya da dolaysız şekilde sahip olmaya bağlıdır. Bahsedilen yakınlığın ölçütü hayat tecrübeleri ve eşyanın cinsi olmalıdır.

Örneğin para, kıyafet, değerli mücevher gibi eşyaların zilyetlik koşulunun sağlanması için el altında olmaları, kullanılabilecek ve korunabilecek yakınlığı sağlamaları gerekmektedir. Eğer bu cins eşyalar kullanılma amaçlı başka yerde gözlemlenirse eski zilyetliğin mevcut olmadığı sonucu ortaya çıkabilir. Mesela sokakta bulunmuş yüzük terk edilme ya da kaybedilmeye işaret eder.

Güçlü maddi bağlantı her eşyanın zilyetliği için zorunlu koşul değildir. Eşyanın kullanılabilecek ve korunabilecek mesafede olması yeterlidir. Mesela ormanda ağacın gövdesine saplı balta ya da park halindeki arabada bu durum geçerlidir. 

Taşınmaz zilyetliği için el altında bulundurmak olası olmayabilir. Bu halde taşınmazı koruyabilecek imkanda olmak kafidir. Mesela evin kapıları kilitli bırakılmışsa, arsanın etrafı tellerle çevriltilmişse zilyetliğin varlığından söz edilebilir.

Zilyetlik için 2. şart zilyetlik iradesidir. Zilyetliğin ilk şartı olan eşya üzerindeki fiili hakimiyetin iradi, istenerek yapılması şeklinde de tanımlanabilir. Bu sebepten eşya üzerinde bilip ve isteyip hakimlik kurma koşulu yoksa, o eşyanın zilyedi olunamaz. Maddi ve hukuki koruma alanında bulundurulan bir eşya söz konusuysa zilyetlik iradesi de mevcut, dolayısıyla zilyetlik iradesi sağlanmış demektir.

Zilyetlik iradesi eşyaya temas sırasında bulunabileceği gibi temas etmeden öncesinde ya da sonrasında da bulunabilir. Bununla birlikte, zilyetlik iradesinin ifade edilişi genel kapsamda da olabilir. Buna örnek olarak evin kapısına posta kutusu bulunduran kişinin getirilen mektuplar açısından zilyetlik iradesine sahip olduğu söylenebilir. Ayrıca zilyetlik iradesinin her eşya için ayrı bir şekilde değerlendirmeye alınmasına da ihtiyaç yoktur. Zilyetlik iradesini belirten kişinin, diğer eşyalar ile zilyetlik iradesini açıkladığı eşya arasında ekonomik ve iş hayatındaki özgülemeye uygun olan bir bağ mevcutsa, tekrar iradenin belirtilmesi mecburi değildir. Örneğin evin önünde posta kutusu bulunduran kişinin posta kutusuna magazin yahut kart atıldıysa, mektup için olan zilyetlik iradesinin tekrar açıklanması anlam ifade etmez. Fakat posta kutusuna kalem koyulmuşsa burada açıklama iradesine ihtiyaç duyulacaktır. 

Bazı durumlarda ise olayın koşulları gereği hukuken kişinin çıkarı korunur. Bu durumda varsayılan bir zilyetlik iradesi söz konusudur. Örneğin biri tanıdığı ve yakın olduğu birinin çantasına mücevher koyarsa bu kişinin rızasının olduğu varsayılacak ve zilyet vasfını kazanmış olacaktır.

Mülkiyet Nedir?

Devletin hukuk düzenini gözeterek kişinin sahip olduğu eşya ile o kişi arasındaki ilişkiye dayalı, başka kişilerin aradaki hakimiyet ilişkisine karışmalarına engel olması ve eşyanın sahipliği bulunan kişinin eşyasını kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerini koruma altına alan hak “mülkiyet” hakkıdır. Mülkiyet ayni hak olması sebebiyle herkese karşı ileri sürülebilir ve en geniş yetki temin eden ayni hak çeşididir. 

Mülkiyetin Sağladığı Yetkiler Nelerdir?   

Eşyanın malikine hukuk düzenince 3 temel yetki tanınmıştır: Kullanma, yararlanma, tasarrufta bulunma. Bu yetkiler doğrultusunda; kullanma kapsamında, örneğin malik eşyayı fiili anlamda kullanabilir ve hakimiyetinde bulundurabilir; yaralanma kapsamında, mesela ürünlerinden yarar sağlayabilir; tasarrufta bulunma kapsamında, örneğin eşyanın şeklinde değişiklik meydana getirebilir ya da tüketimde bulunabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dışarıdan bir 3. kişi müdahale ederse eşyasını (ölçüyü aşmadığı müddetçe) kendi başına koruyabilir, bahsedilen 3 temel hakkının engellenmesi durumunda engelin kaldırılmasını ve engelden doğan zarara karşı tazminat istemiyle hakkını koruyabilir. 

Her ne kadar Medeni Kanun’da kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunmanın maliğin dilediği gibi olabileceğinden bahsedilse de bunun istisnaları vardır. Bu istisnalar özellikle kullanma ve yararlanma hakkının kapsamında verilen yetkiler, bazı kamu ve özel hukuk normlarının getirdiği sınırlamalar çerçevesindedir. Tasarrufta bulunmanın temel bir istisnası mevcut değildir. Ancak kamu, daha doğrusu toplum yararı esas tutularak bazı eşyalar alışverişin konusunu oluşturmayan, tasarruf edilemez ve bazılarıysa sınırlı tasarruf edilebilir niteliktedir. Sınırlı tasarruf edilemeyen eşyaya uyuşturucu örnek verilebilir.

O Zaman Uyuşturucunun Zilyedi ya da Maliki Olunabilir mi?

Zilyetlik eşya üzerindeki fiili hakimiyettir. İki şartı mevcuttur: Fiili hakimiyet ve zilyetlik iradesi. Fransizka uyuşturucuyu elinde tutarak fiili hakimiyeti sağlamıştır. Zilyetlik iradesi hususunda ise fiili hakimiyeti bile isteye sağladığı için bu koşulun da gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Ancak her zilyet haklı zilyet değildir. Haksız zilyet olunan durumlarda mülkiyet kazanılamayabilir. Fransizka uyuşturucunun zilyedi olduğunu söylerken doğruyu söylemektedir. Fakat uyuşturucunun mülkiyetini kazanmış olduğu şartlar gerçekleşmiş olsaydı dahi, mülkiyetin sağladığı yetkilerden biri olan tasarrufta bulunma yetkisi, toplumun yüksek menfaati gözetilerek sınırlandırılmıştır. Alışverişe konu olamayan ve sınırlı tasarruf edilebilen malların kapsamına giren mallardan biri uyuşturucudur. Bu sebepten uyuşturucunun maliki dahi tasarrufta bulunmak doğrultusunda onu tüketemez, başka birine satamaz ya da ücretsiz kullandıramaz. Bu sebepten Franziska uyuşturucunun mülkiyet hakkı sahibi olarak tasarrufta bulunması hukuka aykırıdır.

Kaynakça

  1. https://www.filmanalizi.net/netflix-dark-dizisi-kronolojik-anlatimi-sezon-1-bolum-1-sirlar/
  2. https://www.cnnturk.com/kultur-sanat/dark-dizisinin-konusu-nedir-oyunculari-ve-isimleri-neler-dark-dizisi-kac-sezon-kac-bolum#:~:text=Dark%20dizisi%2C%20kurgusal%20Alman%20kasabas%C4%B1,%C3%B6r%C3%BCl%C3%BC%20bir%20hikaye%20i%C3%A7inde%20anlat%C4%B1yor.
  3. Sirmen, A. Lale, Eşya Hukuku, Ankara: Adalet, 2020.
  4. Özlük, B., (2019), “Mülkiyet ve Zilyetlik Üzerine Düşünceler”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 27(1), 139-166.
  5. Aybay, Rona, An Introduction to Law, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2018.

    

    

   

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

105

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.