Ninja Kaplumbağalar Adlı Silahlı Örgüt ve Bu Örgütün İşlediği Suçlar

Makul, mantıklı bir hukukçunun Ninja Kaplumbağaların aslında ne kadar kötü karakterler olduğunu anlaması gerekmektedir. Zira hukuk kurallarını hiçe sayarak kendi çıkarları doğrultusunda oluşumuna örgüt yöneticisi olan Splinter kod adlı şahsın sebep olduğu sözde düşmanla şehrin içinde savaşmaktadırlar. Bu savaşta işledikleri suçları ve Türk yargısına tabi olsalardı hak edecekleri cezaları bu yazımızda ele aldık.10 min


91

Öncelikle “Ninja Kaplumbağalar” olarak bilinen bu örgüt sanılanın aksine yalnızca 4 kişiden ibaret değildir. Örgütün kurucu lideri olan “Splinter” kod adli şahıs ile dışarıdan yardım ve yataklık yapıyor gibi görünse de aslında icra ettiği faaliyetler düşünüldüğünde doğrudan bir üye olan basın mensubu “April” bu örgütün diğer üyeleridir. Zira TCK m.220/7 gereği April’in de örgüt üyesi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sonuçlarla birlikte örgütün 6 üyesi olduğu açıktır ve TCK 220/1 gereği örgüt sayılması için gereken minimum üye sayısı olan 3 sayısına fazlasıyla ulaşılmıştır.

Bunların yanı sıra bahse konu örgütün suç işleme amacıyla kurulduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Keza yaptıkları faaliyetler incelendiğinde hiçbiri yasal değildir. Örgüt faaliyetlerindeki maksat kamu yararı değil bilakis örgütün kendi yararıdır. Dahası bu örgütün savaştığını iddia ettiği diğer bir örgüt olan “Foot Clan” isimli örgüt ve hakkında yakalama kararları bulunan “Krang” ve “Shredder” kod adlı şahısların kriminolojik manada suçlu olmalarının nedeni bizzat Splinter kod isimli şahıstır. Gerçekler bunlar iken onları kamu yararına savaşıyormuş gibi gösterenler ise örgüt yararına işlem yapmaktadır. Her şeyin sebebi pragmatik örgüt yöneticisi Splinter ile düşmanı Shredder’ın hesaplaşmasıdır. Tüm bu nedenlerle de işledikleri faaliyetlerin hiçbirinde hukuka uygunluk nedeninin bulunmadığı görülmektedir. Yine devletin emir komuta zincirini hiçe sayarak kendi başlarına usulsüzce hareket ederek hatta yeri geldiğinde kolluk güçlerinin işini yapmasını dahi engelleyerek faaliyet sürdürmektedir. Ayrıca konumuza esas olan örgütün kurulma hikâyesi de bu örgütün asıl amacını ortaya koyar niteliktedir:  Splinter kod adlı “Yoshi”, Japonya’daki “Foot Clan” isimli dövüş kulübünün ileri gelen üyelerinden biri iken Nagi ismindeki savaş sanatı eğitmeni ile yakın arkadaştır. İlerleyen zamanlarda Nagi, Tang Shen adında bir kadına âşık olmuştur. Daha sonra aynı kadına Hamato Yoshi’nin de aşık olması ile ikisinin dostluğu zedelenmiştir. Yoshi ile Nagi arasında bir kan davası patlak vermiş ve kısa süre sonra ikili birbirlerine rakip olmuşlardır. Nagi’nin Tang Shen’e olan sevgisi zamanla büyük bir acıya dönüşmüştür ve Yoshi, Tang Shen’i koruyorum bahanesiyle öfkeyle Nagi’yi öldürmüştür. Yoshi, koşullar ne olursa olsun, klanının bir üyesi olduğu için nagi’yi öldürerek kendini küçük düşürmüş kaldı ki, Yoshi ortaya çıkmadan yani Tang Shen, Yoshi’yi tanımadan önce Nagi ile sevgili oldukları da düşünülünce iki sevgilinin arasını açtığı yetmezmiş gibi bir de hayatına son vermiştir. Müteveffa Nagi’nin o dönem 7 yaşında olan ve sonar Schredder kod adını alan şahıs ile münasebeti bu sebeple doğmuştur. Foot Clan’dan kovulan Splinter kod adlı Yoshi, New York’a taşınmış ve burada kanalizasyonda yaşamış ve farelerle arkadaş olmuştur. Her ne kadar kullandıkları kimyasal maddelerin türü ve içeriği tam olarak tespit edilememiş olsa da kullanılan kimyasallar ile Yoshi temaslı oluğu fare silüetine ve arkadaşları olan kimliği tespit edilememiş şahıslar da kaplumbağa silüetine bürünmüştür. Splinter, Leonardo, Donatello, michelangelo ve Rafael kod adını almışlardır.”

Örgütün suç amaçlı kurulmasının yanı sıra TCK m. 220/3 gereği silahlı bir örgüt olarak değerlendirilmesinin de kabulü gerekmektedir. Zira örgüt üyelerinin kullandığı katana, sai, bo ve nunçaku isimli savaş aletleri bulunmaktadır. İşbu silahlar tek başına dahi öldürücü niteliği haiz vasıtalardır. Bunların yanı sıra örgüt üyesi Donatello kod adlı şahsın örgütsel saiklerle bilişim yolu ile işlediği suçlarda da çeşitli üst düzey aletler kullanılmaktadır.

Aynı zamanda Splinter kod adli şahıs aşağıda açıklanacak olan suçların tamamında TCK m. 220/5 gereği fail olarak değerlendirilmelidir. Örgüt lideri olan Splinter dışında ise bu liderlik faaliyetine katıldığının açıkça görüldüğü zira lider orada olmamasına rağmen onun adına kararlar alıp üyelere emir verdiği açık olan Leonardo kod isimli kişi de kanaatimce TCK gereği örgüt yöneticisi olarak yargılanmalıdır.

Bahse konu kişiler tarafından işlenen suçlardan başlıcası öncelikle örgütsel suçlardır; “TCK Madde 220(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.   (2)Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.   (3)Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.   (4)Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.   (5)Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.   (6)Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.  (7)Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.  (8)Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Örgüt yöneticiliği suçu; hiyerarşik yapılanmada üst pozisyonda yer alıp örgütsel faaliyetin tamamının veya bir kısmının koordine edilmesi veya yönetilmesidir. Örgüt üyeliği suçu ise; Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dâhil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hâkim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. “Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.” (Yargıtay 16. CD- K. 2017/4786).

Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede suç örgütü bir veya birkaç amaç suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair 220/1. maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır. Suç işlemek için örgüt kurmak iştirak kavramına yakındır. Ancak birkaç noktada iştirakten ayrılır. “İştirak şerikler arasında anlaşma net bir şekilde belirlenmiş olan bir veya birden fazla suç işlemek içindir. İşlenecek suçun sayısı, konusu ve mağdur bellidir. İştirak gereği suç işlendiğinde anlaşmanın gereği yerine gelmiştir. Yeni bir suç işleme söz konusu değildir.” (Yargıtay 6.CD- K.2014/4234). Çok sayıda insanın suç işlemek üzere gelişigüzel bir araya gelmesi suç örgütüne vücut vermez. Suç örgütünün varlığından bahsedebilmek için asgari şu koşulların bir arada bulunması gerekir:

Üye Sayısı: Suç örgütünün üye sayısı en az 3 veya daha fazla kişi olmalıdır. 

Hiyerarşik İlişki: Üyeler arasında gevşek veya katı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır. Suç örgütü adeta bir güç kaynağı haline gelmeli, üyeleri üzerinde de bir hâkimiyet oluşturmalıdır. Örgütün yöneticisi bir veya birden fazla kişi olabilir. Önemli olan üyeler arasında emir-talimat ilişkisinin mevcut olmasıdır ki bahse konu örgütte yönetici Splinter ile diğer üyeler arasında bu ilişkinin olduğu açıktır.  

Suç İşleme Amacı: Suç örgütünün suç işlemek amacıyla oluşturulmuş olması gerekir. Örgütün bazı suçlara dair hazırlık hareketleri içesinde bulunması; örneğin, silah temin etmesi, keşif yapması, yakalanmayı engelleyecek bazı önlemler alması vb. gibi hareketlerden kişilerin örgütsel bir şekilde suç işleme amacı etrafında bir araya gelip gelmedikleri anlaşılabilir. Suç örgütü, doğası gereği birden fazla belirsiz sayıda suç işlemeyi hedeflemelidir. Tek bir suçu işlemek için bir araya gelen bir topluluğun sayısı ne olursa olsun örgütlü suçtan bahsetmek mümkün değildir, işlenen fiil ancak “iştirak” veya “toplu suç” gibi kavramlarla açıklanabilir. Bu nedenle de suç işleme kasıtlarının varlığı görülmektedir. 

Örgütsel Faaliyetin Sürekliliği: Örgütsel faaliyet süreklilik arz eder. Devamlılığın tespit edilmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması gerektiği açıktır. Olaylarda incelendiğinde 1984’ten günümüze geçen süre sürekliliği ispatlar niteliktedir. 

Elverişlilik: Örgütün amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olması gerekir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olmaması halinde, örgütsel bir suç işleyeceğinden bahsetmek mümkün değildir. Suç işlemeye elverişli araç ve gerece sahip olmaktan kastedilen, örgütün silahlı olması da değildir. Her ne kadar en az üç kişinin belli amaç etrafında suç işlemek üzere devamlı surette fiilen birleşmesi suretiyle örgüt meydana gelebilirse de; kurulan örgüt, güdülen amaç bakımından somut bir tehlike oluşturmayabilir. Bu nedenle, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması aranmalıdır. Bu şartında gerek mutant canlılar olması gerek kullandığı yöntem ve savaş sanatları ile silah ve teknolojik aletleri değerlendirildiğinde elverişli olduğu açıktır.

Ninja kaplumbağalar adli bu örgütün iştirak halinde ve planlı bir şekilde işledikleri düşünülen ve ilgili kayıtlarda açık olduğu görülmesine rağmen nedeni bilinmez fakat savcılık tarafından soruşturma başlatılmayan diğer suçlardan bazılarını da sayacak olursak: Madde 82-Nitelikli Kasten öldürme, Madde 86-Kasten yaralama, Madde 94-İşkence, Madde 106-Tehdit, Madde 107-Şantaj, Madde 108-Cebir, Madde 109-Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, Madde 116-Konut dokunulmazlığının ihlali, Madde 123-Kişilerin huzur ve sükununu bozma, Madde 124-Haberleşmenin engellenmesi, Madde 132-Haberleşmenin gizliliğini ihlal, Madde 133-Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, Madde 134-Özel hayatın gizliliğini ihlal, Madde 135-Kişisel verilerin kaydedilmesi, Madde 136-Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, Madde 142-Nitelikli hırsızlık, Madde 149-Nitelikli yağma, Madde 151-Mala zarar verme, Madde 154-Hakkı olmayan yere tecavüz, Madde 170-Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, Madde 174-Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, Madde 179-Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, Madde 181-Çevrenin kasten kirletilmesi, Madde 220-Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, Madde 223-Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması, Madde 243-Bilişim sistemine girme, Madde 244-Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, Madde 331- Uluslararası casusluk, Madde 332-Askeri yasak bölgelere girme

Şeklinde kısaca (!) sayılabilmektedir. Tüm bunlara rağmen haklarında herhangi bir soruşturma yapılmamış olması şüpheleri üzerine çekmektedir. Ayrıca bu örgütün kendisini maddi olarak nasıl idame ettirdiği de şimdilik bir muammadır.  Zira hiçbir resmi ek gelir kaynağı olmayan bu örgüt, faaliyetlerini gerçekleştirirken ihtiyaç duyulabilecek tahmini yıllık 1 milyon lirayı nereden karşılamakta olduğu da bilinmemektedir.

Örgütün neden TCK m. 314 kapsamında terör örgütü olmadığı ve m.220 kapsamında olduğuna değinecek olursak; TCK m.220 bağlamında örgüt kurma, yönetme veya silahlı örgüt üyeliği suçu açısından yukarıda açıklanan tüm unsurlar TCK m.314’te düzenlenen silahlı örgüt suçu açısından da aynen geçerlidir. Fakat TCK m.314’te yer alan örgüt, siyasi amaçlarla hareket eden silahlı bir örgüttür. Bu doğrultuda, “Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme ve tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetlerini yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak” amacıyla faaliyet gösterir. TCK m.220’de düzenlenen suç örgütü siyasi amaçlarla değil, başkaca çıkarlar elde etmek üzere silahlı veya silahsız olarak faaliyet gösterir. Yargıtay, yerleşik uygulamasında TCK m.220 ile TCK m.314 arasındaki farkı ve TCK m.314’teki silahlı örgütün unsurlarını şu şekilde ifade etmiştir (Yargıtay 16.CD-K.2017/4786): “…TCK’nın 314. maddesi bakımından; bir oluşumun, bir yapılanmanın silahlı terör örgütü sayılabilmesi için, TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen suç işlemek için örgüt kurma suçunda örgütün varlığı için gerekli koşullar yanında, siyasi amaçla işlenen suçları “amaç suç” olarak işlemek üzere kurulmuş ve amaca matuf bir eylem gerçekleştirmeye yeterli derecede silahlı olması ya da bu silahları kullanabilme imkânına sahip bulunması gerekir.” Tüm bu nedenlerden dolayı bahse konu örgüt şimdilik TCK m.220 kapsamında olup m.314 kapsamında değildir.

Son olarak da halk arasında Ninja kaplumbağalar olarak adlandırılan bu örgüt ve faaliyetleri ile ilgili olarak yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişilerin yani bu durumda büyük bir çoğunluğun da TCK 220/8 gereği cezalandırılması gerektiğini unutmamak gerekir. Bu nedenle de bu örgüte sempati dahi beslemenin mevcut Türk Hukuku düzeninde örgüt üyeliği sayılabildiğini aklımızdan çıkarmadan örgüt yöneticisi Splinter, üyeleri Ninja kaplumbağalar ve April isimli gazetecinin gereken en ağır cezayı almasını temenni ederek bu konuyu kapatmak gerekmektedir.


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

91

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.