Ezgi Mola – Nedir Bu Hakaret Suçu?

Bu yazımızda son dönemlerde oldukça gündemde olan bir habere verdiği, kimilerine göre haklı kimilerine göre haksız bir tepki ile Ezgi Mola ve hakaret suçu ele alınmıştır. #EZGİMOLAYALNIZDEĞİLDİR8 min


49

OLAY

Geçtiğimiz yıl Batman’ın Beşiri ilçesinde, İpek ER isimli kadın tabanca ile intihara kalkışıp 34 gün sonra 18 Ağustos 2020 tarihinde tedavi gördüğü hastanede öldü. Ardında bıraktığı mektupta, Musa ORHAN isimli şahsın kendisine cinsel saldırıda bulunduğu iddiası bulunmaktaydı. Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianame, Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Jandarma Genel Komutanlığından ihraç edilen Musa Orhan hakkında Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan 12 yıldan az olmamak üzere hapis cezası istemiyle dava açıldı. Dava sürecinde Musa ORHAN’ın tutuksuz yargılanması sosyal medyada tepkilere yol açtı. Oyuncu Ezgi Mola da 20 Ağustos 2020 tarihinde kendi Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı:

“Tecavüzcü şerefsizi dışarı salan vicdanınızda boğulun. Artık yasa, dua, dilek, istek, rica, umut her şeyi elimizden aldınız ya!! Ne diyim! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!!! #MusaOrhanTutuklansin”

Bunun üzerine, Musa ORHAN’ın avukatı Mehmet Erkan Akkuş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Şüpheli olarak Ezgi Mola’nın ifadesi alındı. 19 Mart 2021’de talimatla alınan ifadesinde şöyle dedi:

“Kadına şiddetin, ölümleri, istismarların üst üste gerçekleştiği o dönemde tam da Twitter gündeminin en üst sıralarında yer alan (Twitter tabiri ile trend topic olan)! #MusaOrhantutuklansın etiketiyle tüm kadına şiddet olaylarına genel tepkimi her duyarlı insan gibi verdim. Ben şikâyetçiyi ne tanırım ne da şahsına bir kastım olabilir. Göz önünde olan biri olduğum için duyarlılığımı gösterme düşüncesiyle genel fikrimi ve tepkimi ortaya koydum.”

Soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, Mola hakkında ‘sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret’ ve ‘hakaret’ suçlarından 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istendi. İddianame, Ankara 31’inci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek, Mola hakkında dava açıldı.

Bu olayın ardından, Twitter başta olmak üzere birçok sosyal medya platformunda #EZGİMOLAYALNIZDEĞİLDİR etiketi ile çok sayıda kişi Ezgi Mola’ya destekte bulundu. Avukat Mehmet Erkan Akkuş ise “Toplumsal bir cinnet hali olarak bulaşıcı bir hastalık gibi hızla yayılan linç kültüründe bireyler, kendilerinden olmayanları sadece cezalandırmak için değil aynı zamanda emsal oluşturmak için de bu eyleme başvururlar. Sanık Ezgi Mola da dosya hakkında hiçbir bilgisi olmadan, tek bir kaynaktan kasıtlı olarak yayılmış sahte evrakı gerçek gibi kabul etmiştir. Atmış olduğu gönderiyi aylarca başa tutturarak, müvekkilime on binlerce küfür ve tehdit edilmesine zemin hazırlamıştır. Özür mesajı yayımlamaktan imtina ettiği için şikayetçi olmak zorunda kaldık. Sosyal medya linç kültürünü tamamen bitirmezsek yarın Ezgi Mola Hanım da bir başka linç kültürünün mağduru olabilir” şeklinde açıklama yaptı.

Olay bununla da bitmedi. #EzgiMolaYalnızDeğildir etiketi ile paylaşım yapan ünlüler arasından hakaret içerikli paylaşım yaptıkları ileri sürülen Hazal Kaya, Atilla Taş, Barış Atay, Metin Uca, Hasibe Eren, Aslı İnandık, Mahsun Kırmızgül, İlkay Akkaya, Fatma Turgut, Funda Eryiğit, Serkay Tütüncü, Sarp Akkaya, Tan Taşçı, Ayşenil Şamlıoğlu, Rahşan Gülşan ve Selçuk Balcı hakkında suç duyurusu dilekçelerini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim ettikleri Avukat Akkuş tarafından belirtildi.

Hakaret Suçu Nedir?

Hakaret suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun sekizinci bölümünde “Şerefe Karşı Suçlar” başlığı altında 125. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, bir kimsenin şerefini, onurunu, haysiyetini zedeleyecek bir şekilde somut bir fiil, olgu sergileyen veya mağduru muhatap alarak sesli, yazılı ya da görüntülü bir ileti paylaşan kişinin alt sınırdan 3 ay ve üst sınırdan 2 yıl olmak koşuluyla hapis cezası talep edilir. Verilecek olan hapis cezası, bir yıldan daha kısa süreli hapis cezası ise (TCK. m. 50) ve her halükârda adli para cezasına çevrilebilir. Takibi şikâyete bağlı suçlar kategorisinde yer alan hakaret suçu, herkesin gözü önünde işlenir ise verilecek olan ceza bir bölü altı oranında artırılmaktadır.

Ayrıca hakaret suçu,

-Kamu görevlisinin görevine;

-Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranan kişiye;

– Kişinin dinine bağlı olarak kutsal saydığı değerlere karşı işlenir ise verilecek hapis cezasının alt sınırı bir yıldan az olamaz.

Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Bu durumda Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesinde yer alan zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır. Buna göre, aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılan bir cezaya hükmedilir.

Yargıtay Kararları

Uzun yıllardır süregelen Yargıtay kararları incelendiğinde; “Allah belanı versin!”, “İnşallah başına kötü bir şey gelir!” gibi bedduaların, “Defol git, terbiyesiz, saygısız, riyakâr, yalancı, lan, ulan” gibi kaba söz olarak da isimlendirilen nezaket dışı davranışların kişilerin onur, haysiyet ve şereflerini zedeleyen hakaret olarak görülmediği ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında, “Haysiyetsiz”, “Şeref Yoksunu”, “Aklı Kıt”, “Şerefsiz” gibi hakaret etme kastı bulunan kelimeler sarf edildiğinde bu kelimelerin hakaret suçunu oluşturduğunu görmekteyiz.

29.11.2016 tarihinde Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2015/2550 E. ve 2016/18260 K. sayılı kararına göre “hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir”. Bu noktada önemli olan kişiyi küçük düşürmeye yönelik bir hakaret eyleminin gerçekleşmesidir.

18.03.2013 tarihli Yargıtay 2.Ceza Dairesi 2011/ 29991 E. ve 2013/16457 K. sayılı kararında, “yalancı köpek, şerefsiz biçimindeki sözler” hakaret olarak kabul edilmiştir.

Yargıtay 4. Ceza Dairesince 23.12.2013 gün ve 29305-33302 sayı ile; “Karakol çevre koruma nöbetçisi olan müştekiye hitaben ‘sana ne lan sen kimsin ben istediğim yere gider istediğim yerden çıkarım bana kimse karışamaz’ şeklindeki kaba sözlerin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici nitelikte olduğu ve hakaret suçunun unsurları oluşmadığı gözetilmeden mahkûmiyet kararı verilmesi” bu sözlerin de kaba söz kategorisine girdiğini göstermektedir.

Hakaret Suçunda Haksız Tahrik Uygulaması

Hakaret suçlarında özel tahrik hükümleri içeren TCK m. 129/1: “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükmünü içermektedir.

İncelenen somut olayda, mahkemece hakaret suçundan mahkûm edilen sanığın, eylemini haksız tahrik altında işlediğinin kabulüyle, TCK’nın 29/1.maddesi uyarınca cezasından 1/4 oranında indirim yapıldığı ve sanığın neticeten 1340 TL adli para cezasıyla cezalandırıldığı görülmektedir. Ancak yapılan haksız tahrik uygulamasında, hakaret suçuna ilişkin özel hüküm olan ve daha lehe düzenlemeler içeren TCK’nın 129. maddesi yerine, aynı Türk Ceza Kanunu’nun genel tahrike dair 29. maddesinin uygulanması, hukuka uygun görülmemiştir (Y18CD-K:2016/15975)

Karşı tarafın tahrik edici hareketlerde bulunması durumunda, suç işleyen kişinin hiddete veya şiddete kapılarak aslında yapmayı planlamadığı bir suç eylemini gerçekleştirmesi durumuna “haksız tahrik” denir.

Yargıtay kararıyla belirlenen haksız tahrik şartları şunlardır;

  • Haksız tahrike neden olan fiil olması,
  • Haksız tahrikin faile dönük olması
  • İşlenen suçun elemi, öfkesi ve ruhi durumunun kontrolden çıkmış olması
  • Haksız hareket kavramı

29. maddeye göre: “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 18 yıldan 24 yıla ve müebbet hapis cezası yerine 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.”

HATA

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 30. Maddesinde düzenlenen “hata”, cezai sorumluluğu azaltan ya da ortadan kaldıran haller arasında yer almaktadır. Bahsi geçen maddenin ilk iki fıkrası hatadan kurtulmak adına dikkatli ve özenli hareket etme yükümlülüğünün aranmadığı, sanığın basit bir şekilde hataya düşmesinin yeterli olduğu hata hali yani esaslı (adi) hatadan (yanılmadan) bahseder. Buna göre, fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır. Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

TCK madde 30’un son iki fıkrası ise failin gereken dikkat ve özeni göstermesine rağmen hataya düşmüş olması hali yani kaçınılmaz hatadır: “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.”

SONUÇ

Musa ORHAN isimli şahısın, İpek ER isimli kadının intihar mektubunda belirtmiş olduğu üzere kendisine cinsel saldırıda bulunup bulunmadığı konusunda dava yürütülmeye devam etmektedir. Bu noktada, bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça suçlu sayılmamasını ifade eden “masumiyet karinesi” bulunmaktadır. Musa ORHAN’ın “tecavüzcü” olup olmadığı konusunda da henüz kesin ve net bir karara ulaşılmamıştır. Eğer davalı, TCK m. 102’de bulunan cinsel saldırı suçunu işlemiş bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi iki yıldan beş yıla kadar; vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde bahsi geçen kişinin onur, şeref veya haysiyetine saldıran her türlü eylem hakaret suçunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla, bir kişiye “şerefsiz, onursuz, haysiyetsiz” kelimelerini sarf eden doğrudan hakaret suçunu işlemiş bulunmaktadır.

“Tecavüzcü şerefsizi dışarı salan vicdanınızda boğulun. Artık yasa, dua, dilek, istek, rica, umut her şeyi elimizden aldınız ya!! Ne diyim! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!!! #MusaOrhanTutuklansin” şeklinde bir paylaşım yapan Ezgi Mola’da “şerefsiz” kelimesini kullanarak madde 125’te geçen hakaret suçunu doğrudan işlemiştir.

Hakaret suçunda haksız tahrik uygulamasına göre, suçun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, cezadan vazgeçilebilir. Buna göre, ortada haksız tahrikin olup olmadığı incelenmelidir.

Kişinin haksız bir fiil karşısında gösterdiği hiddetli ya da şiddetli davranışla suç işlemesi olarak nitelendirilen haksız tahrikin; haksız tahrike neden olan fiil olması, faile dönük olması, işlenen suçun elemi, öfkesi ve ruhi durumunun kontrolden çıkmış olması ve haksız hareket kavramı olarak dört koşulu vardır. Olayda Ezgi Mola, tüm insanlığı kışkırtan ve herkesin ruhi durumunun kontrolden çıkmasına sebep olacak bir cinsel tecavüz suçu ile ardından intihara kalkışma eylemlerinin var olduğunu düşünmektedir. Haksız tahrike sebep olacak bir fiil ve psikolojik etkilerin varlığı söz konusudur. Bununla birlikte suçun faile dönük olup olmadığı muammadır.

Hakaret suçuna ilişkin özel hüküm olan ve sanık bakımından daha lehe düzenlemeler içeren 129/1’in uygulanması, somut olayda haksız tahrik altında işlendiği sabit bulunan bir hakaret suçunun kabulü halinde mümkün olacaktır. Olayda haksız fiil teşkil eden eylemin failin kendisine yönelik olmadığı çok açık olmakla birlikte, faile bütünüyle yabancı birine karşı gerçekleştirilmiş ve bunun sonucunda failde (Ezgi Mola) şiddetli bir elem veya öfke yaratmış olması muhtemeldir. Yargı makamınca bu hususun değerlendirilmesi ve haksız tahrik hükümlerinin olayda uygulanabilir olduğuna hükmedilmesi halinde fail hakkında 129/1 gereğince cezasının indirilmesi ya da ceza vermekten vazgeçilmesi gerekmektedir. Sonuçta verilecek olan ceza miktarı 1 yılın altında ise 125/1’de ifadesini bulan seçimlik cezalardan olan adli para cezasına hükmedilebilecektir.

Yalnızca doğrudan kast ile işlenen suçlar bakımından uygulama alanı bulan hata hallerinin olay üzerinde daha etkili olabileceği düşüncesindeyim. Çünkü, özellikle Türk Ceza Kanunu’nun otuzuncu maddesinde yer alan hata hali söz konusudur. Ezgi Mola, Musa ORHAN’ın suçlu olduğunu düşünmekte ve bu nedenle bu paylaşımı yapmaktadır. Zira, 19 Mart 2021 tarihinde Ezgi Mola’nın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadede her duyarlı insan gibi kadına şiddet olaylarına genel tepkisini verdiğini, Musa ORHAN’ı ve İpek ER’i tanımadığını ve göz önünde olan biri olduğundan duyarlılığını gösterme amacıyla tepkisini ortaya koyduğunu belirtti. Buna bağlı olarak, Ezgi Mola işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşmüş cezalandırılmaz. (TCK m. 30/4)

Kaynakça


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

49

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.