Toplumsal değerlere Saldırı ve Ofansif Mizah

Değineceğimiz husus, toplumsal kültürümüze tamamen yabancı ve son zamanlarda ortaya çıkmış  “ofansif mizah” denilen bir tür.4 min


57

Aslında bu yazının başlığını “Dini değerlere hakaret” olarak yazacaktım ancak değerler olarak değiştirdim; çünkü değerlerin hepsi dini olmayabilir, bir kısmı dini, inançlarla ilgili diğerleri de ahlaki, toplumsal, örfi değerler de olabilir. O yüzden “ofansif mizah” adı altında değerlerin tümüne yönelik mizah anlayışının değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.

Mizah; adından da anlaşılacağı üzere, eğlendiren, güldüren, neşe veren bir söz sanatı. Aslında güldürürken de düşündüren bir mizah olması yeğlenir ama o ayrı bir yetenek herkesin kolay kolay yapabileceği bir eylem değil ne yazık ki. Zaten ona da kara mizah deniliyor. Bizim değineceğimiz husus ise, toplumsal kültürümüze tamamen yabancı ve son zamanlarda ortaya çıkmış  “ofansif mizah” denilen bir tür. Özellikle Amerika ve Avrupa Kıtasında toplumsal yapı buna müsait olduğu için, orada yaşayan kültürler çok farklı yapıda ve geçmiş yüzyıllar içerisinde birbirleriyle olan ilişkileri sürekli mücadele içerisinde geçtiğinden, birbirlerinden intikam alma duygusunu işleyen konuları artık tartışmalara girmeden mizahi yönden kullanabileceklerini düşünerek “ofansif mizah” kavramını kullanmaya başlamışlar. Bilindiği gibi Amerika siyahiler için son 50 yıldır bir demokrasi ülkesi olabilmiştir. Almanya’da Hitler döneminde Yahudiler soykırıma uğramış, tüm Avrupa Orta Çağ döneminde insanlığın en ilkel dönemini aratacak derecede ilkellik yaşatmış, kadınlar değersizleştirilerek cadı avına malzeme olmuş, zaten hastalığın her türlüsünü geçirenler tedavi edilmek bir yana ölümün en iğrenç olanıyla katledilmişlerdir. Dolayısıyla ofansif mizah kavramını bu açıdan düşündüğümüzde; niçin Amerika ve Avrupa’da ortaya çıktığını anlamak hiç de zor olmayacaktır. Şu anda insani,dini ve hukuki yönden özgürlük içerisinde yaşayanlar olsa da, o dönemin katledilenleri için asla silinemeyecek tarih sahnesine kazınmış birer iz her zaman bulunmaya devam edecektir.

Amerikalı siyahiler ve beyazlar, Almanyalı Naziler ve Yahudiler, Avrupalı kadınlar, feminist gruplar, geçmişteki yaşananların bir tarafı olmaya devam ettikleri için, bu konuda günümüz uygarlığı içerisinde en vurucu olan mizah yoluyla birbirleriyle hesaplaşma yoluna başvuruyorlar. Tabi İnsan Hakları  Evrensel Beyannamesi gereğince ülkeler de kendi kanunlarına göre değerlere yönelik hakaretleri suç sayarak çeşitli müeyyidelerle cezalandırmış durumda ancak bu sadece kağıt üzerinde. Nitekim Hollanda’da Hz. Muhammed’e yönelik yayınlanan karikatürlerin yayınlandığı firma çalışanları aleyhine hiçbir cezalandırma yoluna gidilmedi. Bu diğer dinler için de farklı değil elbette. Sosyal medya üzerinden Papa’ya yönelik hakaretler hala var ve var olmaya da devam edecek, bu onlar için normal bir durum.

Yukarıda anlattığım pencereden baktığımız zaman Avrupa ve Amerika’da geçmişte yaşanan çatışmalar üzerinden insanlar düşüncelerini gayet de özgür bir şekilde mizaha konu ederek eğleniyor ve eğlendirebiliyorlar. Bu asla yadırganmıyor tabi ki.

Ülkemize gelince, bu durum asla o kadar masum değil. Türkler geçmiş dönemlerden beri farklı uluslara mensup hatta kendi dinlerinden olmayan kişilerle devletlerini kurdular ve gerçekten kardeşçe yaşamayı başarabildiler. Türk toplumlarında zayıf sınıfta yer alan hastalara ve yaşlılara hep ilgi alaka gösterildi,kadınlar asla küçük görülmedi. Günümüze baktığımızda, toplumun temelini sarsacak bir çatışmanın olmadığını görüyoruz,toplumsal sınıflar arasında yaşanan bazı çatışmalar ise hep suniydi, küçük ve çevresel-bölgesel oldu, bu suni şişirilmeye rağmen ulusal çatışmaya dönüşmedi, devlete başkaldırı zaten hiç yaşanmadı. Geçmişte yaşanan ve acı sonuçları olan olaylar için niteliğinin suni olduğu bilindiğinden, günümüzde devam eden tartışmalar da asla toplumsal bir kan davasına dönüşmedi,bizim köklerimiz sağlamca birbirine sıkı sıkıya bağlı ve güçlüydü, dolayısıyla bunu yıkmak mümkün değil.

Bu durum zaten ülkemizde Türk Ceza Kanunu’nda belirli maddeler ile düzenlenmiş bulunmakta, en küçük bir kıvılcım bile engellenmek yoluyla büyütülmemeye çalışılmış, Kamu Barışına Karşı Suçlar başlıklı 5. Bölümde “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü ile ağır cezayı yaptırımlar getirilmiş. Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerlerin aşağılanması sonucunda, bu kesim kendisini dışlanmış hissedeceğinden ve bu duygu ile yeni suçlara yönelip, aşağılayan kesime karşı düşmanca hisler besleyebileceğinden, bu suç tipi ile halkın bir kesiminin diğer kesimine karşı kin ve düşmanlık duymasının önüne geçilmek istenmiş. Devlet toplumsal yapının sürekliliğini göz önünde bulundurmak zorunda,yoksa yasaların başarılı olması mümkün değildir. O nedenle bu suça ilişkin cezaların uygulanması ortalamanın üzerinde seyrediyor.

Yakın zamanda Aleviler hakkında bir stand-up göstericisinin sarfettiği sözler de, daha sonra birkaç sene öncesinde yapılmış ancak yeni yeni sosyal medyada ortaya çıkan Mevlana ve Şems hakkındaki ifadeler de, bu nedenlerle toplumsal yapımıza asla uygun düşmedi, inananların dini ve ahlaki değerlerini aşağılamakla kalmadı, bu eylemi yapan kişilerin de küçük duruma düşmelerine yol açtı. Sadece gelişigüzel söylenivermekle birkaç kişiyi eğlendirebileceğini zanneden bu stand-upçılar, olayların bu kadar büyüyeceğini tahmin edememiş olabilirler, ancak içinde yaşadığımız Türk toplumu geçmişte yaşadığı kökü sağlam huzurlu yapıyı bozabilecek hiçbir suni girişime fırsat vermediği için, devlet de bu eylemin çoğalmasının da önüne geçecek yaptırımları da uygulayacak. Bu tür gösteriler toplumumuzda bir mizah olarak anılmaktan daha çok, hakaret olarak algılanmaya devam edecek.

Türk toplumunun devamını sağlayan ve onu geliştiren de değerlerine bağlılık değil mi zaten?

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

57

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.