Hukuk Mezunlarının Kariyer Sorununu Nasıl Çözebiliriz?

Üniversite sonrası peki nasıl olacak? Doğru bir kariyer nasıl izlenebilir?4 min


73

Türkiye’de Hukuk Fakültesine girebilmek için YKS sınavının EA puan türünde en az 125 bin sıralamaya sahip olunması gerekmektedir. Devlet üniversitelerinin 2019 yılı yerleştirme sıralamalarına göre Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 40.891 sıralama ile en son öğrencisini almıştır. Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Almanca öğretim veren liselerden mezun olan öğrencilere hususi ayrılmış 21 kontenjanla 59.014 sıralama ile teknik olarak son sıralamaya sahip olan fakülte olmaktadır. Vakıf üniversitelerin hukuk fakülteleri için ise son sıralama olan baraj sırasına kadar bir sıralamaya sahipse kişi, bir fakülteye yerleşmesi mümkündür. Ücret ödeyerek baraj sıralamasını  da aştıktan sonra büyükşehirlerdeki bir hukuk fakültesine yerleşmek oldukça rahattır. KKTC’deki hukuk fakültelerinden mezun olan öğrenciler de rahatlıkla Türkiye’de denklik alabilmektedir. Türk vatandaşı öğrenciler ise rahatlıkla KKTC hukuk fakültelerinde öğrenim görebilirler. KKTC’de bulunan ve 2019 yılı yerleşme sırası 54.214 olan Kıbrıs İlim Üniversitesi Hukuk fakültesi, tam burslu kontenjanı ile KKTC’de en son sıralamayla Hukuk fakültesi öğrencisi alan üniversitedir. Teknoloji Çağının gereklerine, hukuk akademileri uymak istemiş olmalılar ki KKTC’de bulunan Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi tamamen online olarak Hukuk fakültesi eğitimi vermeye 2020 yılı haziran ayında başlamıştır. Denkliğinin tam tanınırlığı YÖK tarafından ne olur bilinmez ama hepimiz  ilerleyen zamanlarda hep birlikte göreceğiz. Bu hukuk fakültesine girmek için bir üniversitede lisans yapıyor olmanız yeterlidir. Akademik kadrosu da Türkiye’de bulunan devlet üniversitelerinde ki hukuk fakültelerinin bir çoğundan hayli zengindir. 

Tüm bu veriler ışığında, nasıl zor ve adeta hukuk camiasında öğrenci bolluğunun olduğunu göz ardı etmek imkansızdır. Fakat en son sıralamayla alan hukuk fakültesinin kötü eğitim verdiği anlaşılmamalıdır; akademisyenlerin bilgi ve birikimi, geldikleri ekoller dikkate alınacak derecede değerlidir. Şahsi kanaatimce Türkiye’nin Doğu kısmında bulunan Atatürk Üniversitesi, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakülteleri öğrenci yerleşme sıralamalarında Batı da bulunup, yeni kurulmuş akademisyen bakımından oldukça yetersiz olan hukuk fakültelerinden düşük sıralamaya sahiptir. Bu durumun tek genel sebebinin saydığımız fakültelerin batıda olmamasıdır. Hiçbir hukuk fakültesinin değersiz olduğu anlamı kesinlikle çıkmamalıdır. Hukuk eğitiminde akademisyenin size katacakları adeta sizin somut olaylarda veya hukuk hayatınızda nasıl ve ne üslupla konuşacağınızı dahi etkilemektedir. Hangi üniversitede olursanız olun bireyin kendi iradesi hukukçu nosyonun oluşmasında bir numaralı oyuncu olacaktır. Tüm bu okuduklarımızı açıklamamızın temel nedeni, aslında cevabının çok basit olduğu sorunun, neden bu soruya cevap vermek zorunda kaldığımızın nedenlerini aydınlatmaktır. Hukuklunun (öğrenciler için hukuklu sıfatı daha uygundur) kariyeri hayatında Hukuk nosyonun oluşmasında, kendisini diğer hukuklulardan öne atacak hatta belki de hukukçulardan dahi bir kaç adım önde bulunduracak tavsiyelerimizi sıralayalım:

Hukukçunun dayandığı temel kaynaklar kanunlardır. Bu kanunlar kitaplar şeklinde hazırlanıp kamuya açık hale getirilmiştir. Bu kanunlardan bir anlam çıkarmalıyız. Yani bol bol kitap okumalıyız. Hangi hukukçu daha iyi hukukçudur sorusunun cevabı, bir kelime daha fazla okuyan hukukçudur. Hukuk insanların hayatlarını doğrudan etkiler; haliyle bir hukukçu insanı, insanlığı anlamak için kendini her türlü alanda geliştirmelidir. ‘ames iudicio, non amore iudices’ ‘hüküm sevgi ile verilmeli,  fakat sevgiden hareketle verilmemelidir’ , bu hassa çizgiye hukukçu dikkat etmelidir. Roman, fıkra, şiir, deyiş, sözlük, makale, Tabii olarak hukuk kitapları, kanun, gazete ve sayabileceğimiz nicelerini okuyarak önce insanları sonra hukuku anlamaya çalışmalıdır.

Hukukçu en nihayetinde hukuk ile ilgili hangi kurumda, hangi mevkide çalışacak olursa olsun; ya derdini dert edindiği kimse için somut olayları veya teorileri kağıda veya çağımızın gereği bilgisayar ortamına dökecektir ya da denetlemesi gereken hukuki yazıları okuyarak çözümler oluşturacaktır. Tüm bu sebeplerden ötürü hukuklu bir kimse; eksik fazla, özenli özensiz her daim herhangi bir konu veya somut olaydan esinlenerek yazı yazmalıdır. Bu yazılarınızı bir hocanıza veya hukuk ile hemham olan birisine okutabilecek mahiyette yazarsanız gelişiminizi ve olaylara bakış açınızın ne denli değiştiğini görmeniz uzun sürmeyecektir. 

Önce Türkiye gündemini takip etmekle birlikte Global’de de güncel gelişmelerin takip edilmesi, salt-somut herhangi bir olaya farklı perspektiflerden bakma kazancını sağlayacak ve tabii olarak hukuk nosyonun gelişimine değerli katkısı olacaktır. 

Hukukçunun özgüvene ve büyük bir tevazuya sahip olması, kişinin hem kendine hem de etrafında ondan faydalanan kimselere kanunların sertliğini hissettirmeden ve kimseleri rehavete sevk etmeden dertlerini çözmelerinde rahatlık sağlayacaktır. 

Hukukçu ana dilini çok iyi derecede bilmeli ve onu büyük bir ustalıkla kullanmalıdır. Türkçe zenginliğine sahip olmayan bir kimsenin, yabancı dil bilip Türk Hukukuna katkılarının olabileceğini düşünmek samimi gelmemektedir. 

Hukuklu güncel hukuk tartışmalarını sempozyum, konferans ve seminerlerle veyahut konu üzerine yapacağı okumalarla takip etmelidir. 

Fırsat buldukça Hukuk bürolarında staj yapmalı ve mahkemelerde dava takip etmelidir. 

Tüm bu saydıklarımızın içerisine eklemediğimiz ve bir hukukçuda olmazsa ne hayatlar zarar görür dediğimiz, vicdan sahibi olmak ve hukuk devleti ilkesinin gereklerini yerine getirmek ve hukuku geliştirme gayesi içerisinde olmak değişmez ve ihtiyarı olmayan unsurlardandır. 

Hukuk bürolarına yaptığınız başvurularda biz sizi ararız deyip sadece orada kalan konuşmalar yaşayacaksınız, fakat bunlardan kimselere aldırış etmeden özgüveniniz ve bilgi birikiminizle üstesinden geleceksiniz. Sizlerin karşısında Hukuk ile ilgili bir çift laf edecek kişi bile iki kere düşünmeli siz bunun düşünülmesi için kendinizi geliştirmelisiniz. Hukukçu olmak ağır ama bir o kadar mühim bir insanlık muamelesidir. Sadece bir meslek olarak görmemelisiniz. Hedefinize kitlenmeli ve ona odaklanmalısınız. Hakim, savcı olamazsam avukat olurum dediğiniz vakit, yukarıda saydığımız sıfatlara haiz olmuş bir avukat olamazsınız. Hukukun hangi ayağında görev almak istiyorsanız o alanda insanlığa adaleti tesis etmek için çalışmalısınız. Bu kararlılık aynı zamanda sizlere nosyonunuzun gereklerini tesis edecektir. Unutmamalıyız ki adaleti tesis etmek için Hukuk ile meşgul olmaktayız. Elbette maddi çıkarlarınız da olabilir; şu deyiş akıldan çıkarılmamalıdır ‘nihil iniquis venali iustitia’ ‘satın alınabilen adaletten daha kötü bir şey olamaz’  eylemleriniz bunun ötesine geçmemelidir.

“fiat iustitia nec pereat mundus”

“dünyanın yıkılmaması için adalet sağlanmalıdır”

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

73

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.