Emekli̇ Maaşlarına Haci̇z Konulabi̇li̇r Mi̇?

5 min


61

Emekli maaşı, emeklilik yaşına ulaşmış kişilere sosyoekonomik koşullarını ikame ettirebilecek ölçüde düzenli ödenen bir maaştır. Mevzuatımızda bazı istisnalar haricinde emekli maaşının haczi mümkün değildir. Aksi halde emekli kişilerin koşulları düşünüldüğünde de adaletli bir yaklaşım oluşturmamaktadır. Sosyal ve hukuk devleti anlayışı bakımından da mevzuatımızda düzenlenen hükümler yerindedir. Fakat emeklilerin korunması gereken bu durumu iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil edecek şekilde kullanan kurumlar arasında başta bankalar gelmektedir. Birçok emekli ev kredisi, ihtiyaç kredisi, tüketici kredisi gibi krediler kullanmakta ancak kimi zaman kredi taksitlerini ödemekte güçlük çekmektedir. Kredi taksitleri ödenmediğinde bankalar alacakların tahsili için İcra İflas Kanunu hükümlerince icra takibi başlatarak haciz yoluna gidebilir ya da kredi sözleşmesinden doğan diğer haklarını kullanabilirler. Fakat bu yollara kanunun cevaz verdiği ölçüde yapmaları gerekir. Uygulamada sıklıkla görülen icra takibi başlatmadan, kredi sözleşmesi temel bankacılık hizmet sözleşmesi ve benzeri gibi isimlerle imzalattıkları haksız şart niteliği taşıyan sözleşmenin hükümlerine dayanarak emekli maaş hesaplarına kesintileri doğrudan kendileri yapmaktadırlar. Bu uygulama kanun hükümlerine göre hukuka aykırılık teşkil eder. Kanunumuzda bu konuda geçmekte olan hükümler şu şekildedir:

5510 Sayılı Kanun’un madde 93Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.”

Kanun maddesinden de açıkça anlaşılacağı üzere Sosyal Sigortalar Kurumunun prim alacakları ve nafaka alacakları dışında emekli maaşının haczi mümkün değildir. Kredi borcu 5510 sayılı Kanunun 93.maddesinde sayılı istisna alacaklardan biri olmadığından kredi borcunu ödemeyen emeklinin emekli maaşı haczedilemez. Ancak emekli maaşının haczedilememesi borcun emeklinin diğer malvarlığı unsurlarına başvurularak tahsil edilmesine engel olmaz. Uygulamada sıklıkla görülen bankaların borçlunun muvafakati olmadan emekli maaşlarının bulunduğu hesaplara bloke koyması, kesinti yapması ve maaşlarına haciz isteminde bulunması kanuna aykırılık teşkil eder.

“Bankaların yaptıkları bu tür kesintileri kredi sözleşmesine dayanarak yapar. Şöyle ki, bankalar kredi sözleşmesine tek taraflı kesinti yapmaya ilişkin hükümleri kredi borcu ödenmezse borcun doğrudan hesaptan tahsilini sağlayabilmek için eklerler. Bu hükümler teminat maksatlıdır. Böyle bir durumda borçlu hakkında icra takibi başlatılmaz ve icra müdürlüğü olaya dâhil olmaz. Bankayla yapılan kredi sözleşmesinde ve sözleşme icabı bankaya verilen taahhütnamelerde kredi borcu ödenmezse borçlunun alacaklı bankada bulunan tüm alacaklarının, mevduatlarının virman, bloke, mahsup ve takas etme yetkisini bankaya verdiğine ilişkin hükümler bulunur. Fakat sözleşmelerdeki bu tarz hükümler hukuksal açıdan tartışmalıdır.”

Zira İcra İflas kanunun da madde 83/a“ 82 ve 83 üncü maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.”  Bu tarz anlaşmaların geçerli olmadığı yönünde hüküm bulunmaktadır. Benzer bir düzenleme, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununda da haksız şart adı altında düzenlenmektedir.

MADDE 5“Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmedendoğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olansözleşme şartlarıdır.”

“Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin haksız şartlardışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda sözleşmeyi düzenleyen, kesin olarak hükümsüz sayılan şartlar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.”

Benzer şekilde geçen 17.06.2014 tarihli ve 29033 Sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik’in 5’inci maddesinin birinci fıkrasına göre; Tüketici ile kurulan sözleşmelerde yer alan bir şartın haksız şart olarak kabul edilebilmesi için;

a- ) Tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilmesi

b- ) Tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olması, unsurlarının bir arada bulunması gerekir.”

Sözleşmeye müzakere edilmeden konulan bir hükmün haksızlığını denetleyen hâkimin ana ölçütü dürüstlük kuralıdır. Yönetmelikte de haksız şartın kabul edilebilmesi için gerekli koşullar arasında yer alan dürüstlük kurallarına aykırı olacak tüketicinin aleyhine dengesizliğe düşmesine sebep olması da yer almaktadır. Bu yüzden bankaların kredi almak isteyen müşterilerini yeterince bilgilendirmeden kredi sözleşmelerinde geçen emekli maaşlarına haciz konulabilmesi ve kesinti yapılabilmesi yönünde geçen hükümler kanununda geçmek üzere emekli/ borçlu/ tüketici bakımından haksız şart niteliği taşır. Bu haksız şartlar kesin hükümsüzlük yaptırımına tabidir.

Konuyu Yargıtay kararıyla[1] da daha iyi somutlaştıracak olursak 5510 sayılı Yasa’nın 93. maddesi uyarınca gelir aylık ve ödeneklerin, 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemeyeceği, bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine yönelik taleplerin, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedileceği öngörülmüştür. Yine İİK 83/a maddesi uyarınca haczi caiz olmayan mallar ve haklar ve kısmen haczi caiz olan şeyler bakımından aynı Yasa’nın 82-83 maddesinde yazılı mal ve hakların haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir. Somut olayda da davacı davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesi sırasında muvafakat vermiş olup, bu muvafakat İİK’nın83/a maddesi gereğince geçersizdir. Bu itibarla, davalı bankanın davacının emekli maaşından yaptığı kesintiler haksız olduğu halde mahkemece aksi yöndeki yazılı gerekçe ile yapılan kesintilerin haklı olduğu, davacının dava açmakta haksız olduğu gerekçesiyle, davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Bankaların bu tarz sözleşme hükümlerinin ve sıkça rastlanan uygulamanın, hukuka aykırı olduğunu görmekteyiz.

Konuyu özetleyecek olursak, bu durum birçok emekliyi mağdur etse de kredi sözleşmeleri genel işlem şartı denilen matbu, standart sözleşmelerdir. Aynı şekilde tüketicilerin bankalar karşısında pazarlık gücü düşünüldüğünde kredi alacak tüm tüketiciler, bu sözleşmeleri imzalamak zorunda kalmaktadır. Bu sebeplerle emekliler özellikle bankalar ile imzaladıkları kredi sözleşmelerini dikkatle okumalı, sonradan mağdur olmamak için bankaya verdikleri yetkilerin bilincinde olmalıdır. Fakat herhangi bir uyuşmazlık çıktığında imzaladıkları yukarıda geçen benzer tarz hükümlerin hukuka aykırı olduklarını Tüketici Hakem Heyeti/ Tüketici Mahkemeleri gibi kanallar aracılığıyla bu aykırılığı tespit ettirmeleri ve çözüme kavuşturmaları menfaatlerine olacaktır.

Kaynakça:


[1] YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2014/15994 K. 2014/17253T. 10.11.2014.


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

61