İdam Cezasına Çarptırılan Hayvanların Acı Veren Hikayeleri

Hayvanların çilesine maalesef hukukçular da ortak oluyor: 16.yy.da 20.yy.da veya günümüzde.6 min


80

İlk hikaye Amerika’dan;

20. Yüzyılın başlarıydı, Mary isimli dişi Asya fili henüz yavru iken canlı hayvan ticareti yapanlar tarafından Amerika’ya getirilmiş ve 1903 yolunda Tennessee eyaletinde bir sirke satılmıştı. Filler, 20. Yüzyılın başlarında sirklerde en fazla rağbet gören hayvanlardı. Gösteri öncesi günlerce, belki haftalarca aç ve susuz bırakılan filler, gösteri sonrası yemek ve su verilmek üzere yetiştiriliyorlardı. Böylece başarılı geçen bir gösteri sonrası “ödüllendirilecekleri” içgüdüsüyle tüm bitkinlikleriyle izleyenleri eğlendirmeye çalışıyorlardı.

1916 yılında yapılan talihsiz gösteri de yine bu şekilde planlanmıştı. Çok uzun süredir aç ve susuz bırakılan Mary, daha fazla dayanamayarak sahnenin kenarına atılan, izleyicilerin yediği karpuz dilimlerinin kabuklarına yöneldi ve bunları yemeye başladı. İzleyicilerin şaşkın bakışları arasında Mary’i sahneye çekmeye çalışan üstündeki bakıcısı önce sopayla vurmaya başladı, sopa fayda etmeyince de bir kanca sapladı o’na. Mary, yanan canının acısıyla bakıcısını hortumuyla kavrayıp fırlattı, ardından da üzerine basarak onu öldürdü.

Bu facia 2000’den fazla izleyicinin bulunduğu sirkte şok etkisi yarattı. Kapılara yığılarak kaçmaya çalışan izleyicileri sakinleştirmek için ise yapılması gereken tek şey vardı, Mary’i öldürmek. Mary, bakıcısını öldürdükten sonra sahnenin ortasına çökmüş ve adeta utanç duyar gibi başını kaldıramaz haldeydi. Bu halde Mary’e ona yakın kurşun sıkıldı, ancak kalın derisini delmeyi başaramadılar. Olayın ardından sirkin bulunduğu Erwin kasabasında büyük bir infial yaşandı. Kasaba halkı Mary’nin derhal öldürülmesi için ayaklandı, öldürülmemesi halinde sirkin içindeki her şeyle birlikte yakılacağı duyuruldu. Sirkin sahibi kendisinin de linçe kurban gideceğini anladı ve Mary’nin öldürülmesini kabul etti.

Bu haber kasaba halkını biraz olsun sakinleştirse de altı tonluk dev bir canlının nasıl öldürüleceği bilinmiyordu. Kasaba halkı, Mary’nin bir lokomotifin önüne bağlanarak başka bir trenle çarpıştırılmasını önerecek kadar kendini kaybetmişti. İkinci öneri olarak da farklı iki lokomotif arasında kollarından ve bacaklarından çekiştirilerek ikiye ayrılması sunuldu. Sonuç olarak Mary’nin yüz tonluk bir vinçle tüm kasaba halkının gözü önünde asılmasına karar verildi. Boynuna dolanan zincirlerle havaya kaldırılırken çıkardığı korkunç gürültü tüm kasabayı inletmişti zavallı filin. Ancak 1,5 metre yükseldikten sonra zincir kırılarak kalçası üzerine düştü Mary, kalçası kırıklar içinde kalan fil halen ölmemişti.

Daha kalın bir zincirle ikinci kez asıldı ve çığlıklar içinde yarım saat can çekiştiği vinç kancasında son nefesini verdi. Aynı gece sirkteki diğer 4 filden Mary ile birlikte Amerika’ya getirilen ve birlikte büyüyen bir diğer fil kaçmıştı. Uzun süren aramalar sonucu Mary’nin asıldığı tren raylarının üzerinde diz çökmüş halde ağlarken bulundu…

Bir diğer hikaye İstanbul’da;

Hayvanların idamı maalesef insanlık tarihi kadar eskidir. Bizim tarihimiz açısından en büyük katliamlardan biri  de 3. Murad devrinde yaşanmıştır. Fatih Cami’sinde Maymunkeş Abdülkerim Efendi’nin bir Cuma vaazının ardından başlayan olaylarda yüzlerce maymun idam ediliyor.

Maymunların yüksek zekası, fazlasıyla eğitilebilir oldukları gerçeği, hareketlerinin insansılığı dönemin kumandanlarının ve eğitmenlerinin dikkatini çekmiştir ve denizcilikten ulaklığa, garsonluktan terziliğe kadar kullanılmışlardır. Hatta kasaplarda çıraklık bile yaptıkları kayıtlarda vardır. Tabii ki bu durum herkesin hoşuna gitmiyordu. Bazı Osmanlı vatandaşları ve güç sahipleri, maymunların insanlarla bu kadar iç içe olmasından hiç de hoşnut değildi. Öyle ki, Sultan Murat’ın imamlığını yapan ve daha sonra Rumeli kazaskeri olan Manisalı Molla Abdulkerim Efendi “maymun düşmanı” denilecek kadar nefret besliyordu. Maymunların oyun ve eğlenceye alet edildiğini düşünüyor, bunun Müslüman halkı yoldan çıkardığına inanıyordu. Bu nefreti öyle boyutlara ulaşmıştı ki, her maymun gördüğünde hayvanın asılmasını emrettiği, dolayısıyla adının “Maymunkeş İmam”a çıktığı rivayet edilmektedir. Dursun Gürlek, 1590-1591’li yıllara denk gelen olayları şöyle anlatıyor:

“Bilhassa Hicri 999 yılında İstanbul meydanlarındaki bütün büyük ağaçlar, sanki maymundan meyve vermiş ağaçlara benzemişti. İri maymunlar için özel idam sehpaları bile kurularak cesetleri halka teşhir ediliyordu. Abdulkerim atına atlar, semt semt dolaşır, idam edilecek maymunların iplerini kendi eliyle çekerdi.”

Bu olaylar kimi zaman toplu katliam düzeyine de ulaşmıştır. Son derece tutucu olan Abdulkerim Efendi, ayrıca maymunların fuhuş amacıyla ve kadınların kendilerini tatmin etmek amacıyla kullanılmasından da korkmakta; halkın bu sebeple de yoldan çıkacağını düşünerek maymunlara daha da fazla nefret beslemektedir. 

“Tüm hikaye bu dini bütün mollanın Fatih Camii’nde verdiği bir Cuma vaazıyla başlıyor, molla, ateşli bir konuşmayla ‘kadınların bu maymunları fena işlerde kullandığını’ anlatıyor. Cuma çıkışı kızgın kalabalık önde bizim molla, Azapkapı ve Galata’daki maymun satıcılarını basıyor. Tarihçiler o günü ” İstanbul’da dalında maymun sallanmayan tek bir ağaç kalmadı.” diye anlatır. Molla, yakalanan maymunları kendi elleriyle asıyor. İstanbul’un maymunlarının hikayesi maalesef bu şekilde sona eriyor, yapılan katliama tanık olan halk o günden sonra mollaya ‘maymunkeş’ lakabını takıyor. Tarihçiler, Maymunkeş Abdülkerim Efendi’nin vefatında birçok hayvan sever İstanbullunun kutlamalar yaptığından bahseder.” 

Murat Bardakçı da bu tarihi verileri doğruluyor. Reşad Ekrem Koçu tarafından kaleme alınan eserlerden yola çıkan Bardakçı, 17. yüzyılda maymunların topluca katliyle ilgili Koçu’nun şunları yazdığını belirtiyor:

“Yelken ve kürek devri gemiciliği zamanında direklerin tepesine tırmanarak korsan gözcülüğü yapan tálimli maymunlardan istifade edilirdi. İstanbul’da Tersane Kapısı önünde ‘‘gemi maymunu’’ yetiştirip satan esnaf dükkánları vardı. Bir gün 3. Murad’ın hürmetini kazanmış olan váizlerden Abdülkerim Efendi ” Kadınlar maymunları fuhuş aleti yaparlar.” deyip başına binlerce kişiyi topladı, bu dükkánları bastı ve zavallı hayvanları idam ettirdi’.”

Sunay Akın ise 23 Mart 2007’de Sabah Gazetesi’ne yazdığı İnsanlar Cehennemi başlıklı köşe yazısında şöyle anlatıyor:

“İstanbul’da yasaklanan hayvan yalnızca sokak köpeği olmamıştır. Kuzey Afrika’nın, İmparatorluk sınırlarına katılmasından sonra kente getirilen ve zenginler arasında bir süs oyuncağına dönüşen maymunlar da yasaklardan paylarına düşeni fazlasıyla almışlardır. Halk arasında yaygınlaşan maymun sevgisine düşman olan, III. Murat’ın imamı ve sonradan Rumeli Kazaskeri görevine atanan Molla Abdülkerim Efendi’dir. (…) Oysa, Osmanlı donanmasının Akdeniz’de kurduğu egemenlikte büyük payı vardır maymunların! Özellikle II. Beyazıt’tan sonra, maymunların uzağı görmedeki başarılarından faydalanmak amacıyla onları birer dürbün gibi kullanma yoluna gidilmiştir. Gelibolu ve İstanbul’daki tersanelerde özel bir eğitimden geçirilen maymunlar, görev yaptıkları gemilerin direklerinde gözlerini ufuktan ayırmaz ve bir gemi gördüklerinde aşağıya haber verirlerdi.”

Hayvanların çilesine zamanın hukukçuları da kendi yöntemleriyle bu şekilde ortak olmuşlardı. Neyse ki günümüzde, 21. yüzyılda hayvanları idam eden bir hukuk sistemimiz olmadığı için sevinebiliriz. Ancak hayvanlara zarar veren, öldüren suçluların hak ettikleri cezayı almadıkları bir sistemde yaşarken bu sevincin anlamı nedir?…

 


KAYNAKÇA

  • Krajicek, D. J., “‘Fed up’ circus elephant Big Mary lynched for ‘murder’ in 1916“, (Mart 14, 2015). New York Daily News. nydailynews.com
  • Özsoy, F. “Dünyanın En İlginç İdamları, İdam Edilen Fil Mary ve Fil Topsy” , (24 Aralık 2018) egezegen.com.
  • Olson, Ted (2009). “The Hanging of Mary, a Circus Elephant.”  University of Tennessee Press. pp. 219–227.
  • Türktekin, C. “20. Yüzyılın başlarında tüm ülkeye yayılan bir idam haberiyle yankılandı Amerika Birleşik Devletleri.” (13.11.2019), Twitter: @JasonMcAter7
  • Wikipedia: “mary the elephant ” https://en.wikipedia.org/wiki/Mary_(elephant)
  • D. Gürlek. (2015). Kültür Dünyamızdan Manzaralar. Kubbealtı Neşriyat. Sf. 107-118
  • M. Bardakçı. Eskiden Maymunları Bile Idam Ederdik. (2000, Temmuz 09). Hürriyet.com 
  • Sanal Gaste. İstanbul’un Tüm Maymunları Neden Idam Edilmişti?. (2018, Kasım 22). SanalGaste.com 
  • S. Akın. İnsanlar Cehennemi. (2007, Mart 23). Sabah.com 

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

80

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.