En güzel hatıralarında Atatürk olan İlk Kadın Avukat: SÜREYYA AĞAOĞLU

5 min


91
145 Paylaşım, 91 Beğeni

http://lawtudent.com/wp-content/uploads/2017/11/serap-1.jpg

Süreyya Ağaoğlu’ nun ağzından: “Ben Atatürk’ü çok genç bir yaşta tanıdım. Bir üniversite talebesi idim. Ailemle Ankara’ya gitmiştim. Fakat o zamanki tanımam sadece güzel bir insanı seyretmekten ibaretti. İkinci defa tahsilimi bitirdikten sonra Ankara’ya gittim ki o zaman Latife Hanım’la evliydi. O zamanlar aile münasebetimiz çok ileriydi. Bu vesile ile çok sık görme imkânım oldu. Atatürk’e meftun olan insan sıfatıyla her hareketinden bin mana çıkartan bir halimiz vardı. Yalnız benim değil. Herkesin, genç yaşlı… Herkesin hali oydu. Biz iki kardeş Tezer ve ben… Atatürk’ü yakından tanımak şerefine nail olduk, Latife Hanımla evli olduğu müddetçe… Evli olduğu süre boyunca hemen hemen her hafta bizim evimize gelirdi. Yahut Keçiören’de başka birinin evinde buluşulurdu. Orada tanıdığım Atatürk bir aile babası, tam bir aile ferdi gibi bir insandı. O zamanlar Ankara’nın havası bir başka türlü idi.”

Atatürk ile pek çok hatırası olduğunu bu sözlerinden de anladığımız Süreyya Ağaoğlu Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Ankara Barosu’nun ilk kadın avukatıdır.

http://lawtudent.com/wp-content/uploads/2017/11/yassıada-mahkeme-447x315.png

1903 yılında Azerbaycan’ın Şuşa kentinde, dönemin tanınmış ismi Prof. Dr. Ahmet Ağaoğlu ve Sitare Hanım’ın kızı olarak dünyaya gelmiştir. Babasının Atatürk’ün yakın arkadaşı olması ve siyaset içerisinde aktif rol alması Ağaoğlu ailesinin haliyle de Süreyya Ağaoğlu’nun Paşa’nın yakın çevresinde sıkça zaman geçirmesinde etkili olmuştur. Henüz 7 yaşındayken avukat olma hayalleri kuran Süreyya Ağaoğlu o dönem topluma hakim olan “kadınlar kendine uygun ve mantıklı meslek seçmeli” olgusunu kırmayı kafaya koymuş ve başarabildiğini de herkese göstermiştir. Lise döneminde cesareti ile boy gösteren Süreyya Ağaoğlu’nun İstanbul’un işgal edildiği zamanda bir gece yarısı arkadaşlarıyla birlikte okulda asılı duran İngiliz bayrağını indirip yerine Türk bayrağını astığı ve “Sizin ülkenizi biri işgal etse aynı davranışı göstermez miydiniz?” dediği bilinir.

http://lawtudent.com/wp-content/uploads/2017/11/Cs0BzSdWcAAP5B8.jpg

Bezm-i Alem Valide Sultanisi adıyla bilinen İstanbul Kız Lisesi’nde öğrenim gördükten sonra İstanbul Darülfünun Hukuk Medresesi’ne başvurmuş ancak başvurusu kabul edilmemiştir. 1921 yılının sonlarına denk gelen bu süreçte kadınlar ve erkekler beraber okutulmamakta, hukuk fakülteleri de kadınlara kapalı durumdadır. Birkaç kız arkadaşı ile birlikte okullarını güzel derecelerle bitirmelerinin de etkisiyle fakülte kapılarının kendilerine açılmasına vesile olmuştur.

http://lawtudent.com/wp-content/uploads/2017/11/atatürk-süreyya-ağaolu-lawtudentcom.gif
Kendi döneminde şahit olduğu bir diğer güzel değişimi de Mustafa Kemal ile yaşamış olan Ağaoğlu o günleri şöyle anlatır: “Öğle yemekleri Melahat ile benim için bir problem olmuştu. Çünkü o devirde Ankara’da ‘İstanbul Lokantası’ adlı restorandan başka yemek yenecek yer yoktu ve bütün milletvekilleri oraya giderdi. Gerçekten lokantanın hiç hanım müşterisi yoktu.

Bir gün babamdan izin alarak Melahat ile o lokantaya gittik, küçük bir bölümünde oturup yemek yedik. Herkes hayretler içinde idi. İki genç kız tek başlarına lokantada yemek yiyordu. Bizi tanıdıkları için Basın Yayın Genel Müdürü olan babama haber derhal ulaştırılmış. Gece babam eve gelince: ‘Başbakan Rauf Bey, Süreyya ile bir hanım arkadaşının lokantada yemek yediğini ve herkesin bundan bahsettiğini söyledi. Bundan sonra öğle yemeklerine bana gelin.’ dedi. Bu olaydan sonra, bir rastlantı olarak Gazi, Latife Hanım ile bize geldi; bana çalışma hayatından memnun olup olmadığımı sordu. Ben de bu olayı anlattım. Beni onaylamasını beklerken o: “Babanın da Rauf Bey’in de hakları var.” dedi. Ertesi gün bakanlıkta çalışırken milletvekili Necati Bey telaşla odaya girdi: “Süreyya hazır ol, Paşa gelip yemeğe götürecekmiş.” dedi.

Ben ve bütün arkadaşlar şaşırmıştık. Dışarıya çıkınca Gazi’nin gri otomobilinde Siirt Milletvekili Mahmut Bey ve yaveri Muzaffer Bey’in oturduğunu gördüm. Bana: “Latife bugün seni öğle yemeğine bekliyor.” dedi. Şaşkınlıktan konuşamıyordum. Otomobile bindim. Yolda herkes bize bakıyordu. İstanbul Lokantasının önünde otomobilini durdurdu, Bozüyük Milletvekili Salih Bey’i dışarıya çağırttı. Doğal olarak bütün milletvekilleri lokantadan fırladılar. Biraz onlarla konuştu, sonra yüksek sesle: “Bugün Süreyya’yı bize götürüyorum, yarın lokantada yiyecek” dedi. Evlerine gidince Latife Hanım: “Akşam Paşa bu lokanta olayına çok kızdı.” dedi. Biz de bu olaydan sonra rahatlıkla dışarıda yemek yiyebiliyorduk. Gazi bu davranışı ile kadınların toplum içinde hareket serbestliğini nasıl korumak istediğini göstermişti. O devirde Atatürk Ankara’nın ruhuydu ve Ankara her halde pek az şehre nasip olan bir şevk, heyecan ve gelişme havası içinde yaşıyordu.”

http://lawtudent.com/wp-content/uploads/2017/11/01.jpg

Bir dönem Ankara Asliye Mahkemesi’nde başkatip muavinliği yapan Süreyya Ağaoğlu 1927 yılında Ankara Barosu’na kaydolmuş 1928 yılında da avukatlık ruhsatını alarak “Türkiye’nin ilk kadın avukatı” unvanına sahip olmuştur. Ailesi İstanbul’a geri taşındığında kendisi de kaydını İstanbul Barosuna aldırmış ve İstanbul yaşantısı kaldığı yerden devam etmeye başlamıştır. Fransızca ve İngilizce bilen Ağaoğlu, meslek yaşamı boyunca çok sayıda uluslararası konferansta Türkiye’yi temsil etmiş, 1946’daki girişimleri sonucu İstanbul Barosunun, Uluslararası Barolar Birliğine üye olmasını sağlamış ve birliğin tek kadın yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmıştır. 1952’de Milletlerarası Kadın Hukukçular Birliği’ne üye olmuş, 1960 yılında Kadın Hukukçular Birliği’nin Birleşmiş Milletler Cenevre Teşkilatı temsilciliğine seçilmiştir.

http://lawtudent.com/wp-content/uploads/2017/11/s-70d932ea07045dd6d602d71f2328e7a38e772a78.jpg

Süreyya AĞAOĞLU, devam eden süreçte Yeni Türkiye Partisi bünyesinde siyasi hayata atılarak partinin İstanbul İl Başkanı olmuştur. Önemli sivil toplum kuruluşlarının oluşumunda rol oynamıştır. “Londra’da Gördüklerim” ve “Bir Hayat Böyle Geçti” adlı kitaplar ve hukuk alanında çeşitli makaleler yazmıştır. Özellikle “Türk Kadınının Dünü ve Bugünü” başlıklı yazısı Süreyya Ağaoğlu’nun Türk kadını için bir aydınlanma ateşi olduğunu bizlere en net şekilde ifade etmektedir. Hiç yılmadan, umutsuzluğa düşmeden ve cesareti ile göz doldurarak modern Türk kadını olgusunu yaratmıştır. Onun için kadınlık hiçbir zaman çekinmeyi gerektirecek, geri plana atılmayı kabul edecek bir yerde olmamış aksine içinde bulunduğu döneme ve kendinden sonraki nesle kadın haklarının savunuculuğunu yapmıştır.

http://lawtudent.com/wp-content/uploads/2017/11/36-1-5f64fa63fc736c55639911f53e2d671c.jpg

Ve ne yazık ki bu, güçlü Türk kadınının simgesi 29 Aralık 1989’da İstanbul’da katıldığı “Kadın Hakları ve Çağdaşlaşma” konulu bir panelden ayrılırken düşüp beyin kanaması geçirerek hayata gözlerini yummuştur.


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

91
145 Paylaşım, 91 Beğeni

Sizin Tepkiniz Nedir?

lol lol
1
lol
omg omg
1
omg
fail fail
1
fail
love love
8
love

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Bir format seç
Kişisel Test
Kişisel bir şey ortaya koymayı amaçlayan sorular dizisi
Basit Test
Bilgiyi kontrol etmek isteyen doğru ve yanlış cevaplı sorular dizisi
Anket
Karar verme ya da görüş belirleme/oy verme
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Liste
Klasik İnternet Listeleri
Geri Sayım Listesi
Klasik İnternet Geri Sayım Listeleri
Video
Youtube and Vimeo Embeds
Ses
Soundcloud veya Mixcloud İçerikleri