Adalet İmgeleri

Adalet, geçmişe bakıldığında farklı kültürlerde çoğunlukla ortak bir simge barındırır. Bu simge kadındır.7 min


29

Adalet, hukukun amacıdır. Adalet, geçmişe bakıldığında farklı kültürlerde çoğunlukla ortak bir simge barındırır. Yer alan simge kadındır. Yaşam dinamiklerine göz atıldığında, avcı-toplayıcı dönemlerde kadının rolü paylaşımcı, eşitlikçi, koruyucu ve birleştirici özellikleri kapsar. İstisnai olarak Sümerler ve devamında Hititlerin adaletin simgeleyicisi olan güneş tanrısı erkektir. Mısır ile Antik Yunan ise adaleti kadın ile simgelemiştir.  Kadın imgeleminin denk geldiği anlam adalet olmuştur. Sırası ile Utu, Şamaş, Maat, Themis,Themis ile birlikte Dike ile Astrae ve ardından Justitia’ya kısaca değinilecektir.

Utu

Utu güneş tanrısıdır. Ut ya da Ud da denilir. Hitit metinlerinde Şamaş olarak anılır. Ay tanrısı Nanna’nın oğludur. Adalet-tanrı Kittu ile hak-tanrı Meşarru onun çocuklarıdır. Utu’nun sorumluluğu adaleti tesis etmektir. Utu, her gün Doğu’da bir dağdan doğar; şafak, gün ortası ve gün batımını var eder. Akşam vakti ise batıdan batar. Her gün dünyayı doğudan batıya dolaşır. Geceleri ölülerin akıbetine karar vermek adına yer altı dünyasına iner. Utu, her gün belirli bir düzen ile göklerde ilerler her şeyi görebilir ve takip edebilir. Bu sebeple Utu’nun adaleti ve düzeni sağlayacağına inanılır. Sümerlere göre Utu, insanları kötülüklerden korur. Elinde testere ağızlı bir araç tutar. Kanımızca bu aracın fazlalıkları törpülediği düşünülebilir. ( Küçüktaşdemir, Özgür, Mitolojide Adalet İmgeleri, s. 97)

Şamaş

Şamaş, güneş tanrısıdır. Akadça’da Utu’nun karşılığı Şamaş’tır. Şamaş’ın tapınağı ‘’Ülkenin Yargıcının Evi’’ ( Eliade, 2003, s.155) olarak anılır. Şamaş, Arapça’da Şems (güneş); İngilizce’de Sun; Almanca’da Sonne’dir. (İngilizce’de sunday (güneş günü) ile Almanca’daki sonntag kelimeleri Şamaş bağlamında yorumlanabilir.) Mezopotamya’da Şamaş, adaletin sağlayıcısı olarak bilinir. Şamaş’ın yaratılış mitoslarında rolü bulunmaz. Güneşin aydınlatıcılığı ile insanlık aydınlanır. Şamaş, ışığı ile iyiyi ve kötüyü ayırt edebilir, yeryüzündeki olaylara hakim olur. Aydınlık sayesinde olan ortaya çıkar. Şamaş, Hamurrabi’nin karşısında resmedilir. Buradan Hamurrabi’nin Şamaş ile birlikte hareket ettiği sonucuna varılır. Ayrıca, halka ile sırık sembolleri de adaleti imgeler. Şamaş bu aletleri elinde tutar. Halka, sonsuzluğu; sırık ise ölçüyü ve gücü imgeler. Adalette terazi simgesi ilk olarak Şamaş ile belirir. Teraziyi, tarım toplumu ile ilişkilendirmek gerekir. Daha sonra teraziyi Maat’da göreceğiz.  Şamaş ayrıca kahinlerin efendisidir. Bu özelliği Themis ile ortaktır. Şamaş, testeresi ile adalet dağıtır; haklıyı ve haksızı birbirinden ayırır.

Maat

Maat,  Mısır adalet tanrıçasıdır. Devekuşu tüyleri ile resmedilen Maat, kelime anlamıyla adalet, düzen, doğruluk anlamlarını karşılar. Maat’in kanatlarındaki simetri ile adalet vurgulanır. Öte yandan, Maat gibi taşıdıkları tüyle hiyerogliflerde resmedilen iki tanrı daha vardır: hava tanrısı Shu ve ölüm tanrısı Imnitt (De Ville, 2011, s.340 vd.). Özgür Küçüktaşdemir’in belirttiği gibi, hava yeryüzündeki her yeri sarmalar, yaşamı hatırlatır, ölümse her canlı için kaçınılmazdır. Maat da her canlının tabii olduğu evrensel ilkedir. (Küçüktaşdemir, s.102)   Maat’ın Batı dillerindeki normatif anlamda moralite, Türkçeye ise yüce ahlak olarak çevrilebilen, etik ilkeleri ifade ettiği söylenebilir. (Kuçuradi, 2009, s.43). Maat, toplum değerlerini yansıtır. Maat’e bakıldığında hakikatin betimlemesi ile karşılaşılır. Maat, kaos içindeki düzeni sağlar. Önemli olan düzensizlik belirdiğinde dengeyi yakalamaktır. Küçüktaşdemir’in belirttiğine göre, Maat, Thoth ile birlikte Ra’ya saltanat kayığında eşlik eder. Maat’ın görevi, yönü belirlemektir. Maat ile güneş doğar, dünya yaşama kavuşur. Maat’ın rehberliği yaşamın temelidir. Maat, Bilgelik Tanrısı Thoth’un eşidir. Eski Mısır’da bir kişi hayatını Maat’a uygun bir şekilde sürdürmeliydi. Eski Mısır’da ruhun varlığına ve bu varlığın kalpte bulunduğuna inanılırdı. Ölüm ve ceza tanrısı Anubis ölen kişinin ruhunu, yani kalbini alır, sonrasında Maat’ın tüyüyle tartar, kişinin yaşamını yasaya uygun geçirip geçirmediği bu işlem sonrasında anlaşılmış olurdu (Daniels, 2014, s.56). Maat, doğal hukuku yansıtan bir imgedir. Mısır edebiyatında ‘’Maat’da yaşamak’’diye bir ifade yer alır. Maat, toplumda başta edebiyatta olmak üzere çeşitli alanlarda yerini alır.

Themis

Themis, Yunan mitolojisinde gök tanrı Uranüs ile yeryüzü tanrısı Gaia’nın kızıdır. Ayrıca Themis, Zeus’un eşlerinden biridir. Themis, Olympos’ta yaşar ve Zeus’un yanında oturur. Zeus’un kararlarında sağduyudan bahseder ve adalet üzerine tavsiyelerde bulunur; Zeus’a şefkatle yaklaşır. Themis, en önemli titanesdir. Themis’in görevi ilahi adaleti sağlamak ve düzeni korumaktır; manası evrensel düzen ve dengedir. Themis, evrensel yasayı simgeler niteliktedir. Themis’in kelime karşılığı, yerleştirmektir. Themis, tanrıların toplantılarında onlara başkanlık eder. Yunan mitolojisinde Themis, aynı zamanda Hora’ların annesidir. Yunancada, zamanın bir bölümü demek olan ‘hora’ sözcüğü, mevsim, yıl, günün bölümü (saat) anlamına gelmekte olup, Hora’lar iklim ve zamanın üç tanrıçasıdır ve Hesiodos’a göre üç Hora şunlardır: Eunomia (iyi düzen), Dike (hak ve adalet), Eirene (barış). (Cömert, 1999, s.44) Themis’in gözleri bağlı değildir. Çünkü, Themis tabiat gereği tarafsızdır.

Nemesis

Nemesis, gece tanrıçası Nyks’in kızıdır. Nemesis, karanlık bir yöne sahiptir.  Görevi insanlardaki aşırılıkları cezalandırmaktır. Kelime karşılığı kaderin dağıtıcısıdır.  Bir nevi haksızlığa karşı olan öfkenin temsilcisi gibidir. Adaletsizliğin, kişilerde yarattığı duygu ve öfke Nemesis’teki imgelemdir. Themis, adaletsizliklere karşılık vermezken, öç tanrıçası bu an da belirir. Bekli de Nemesis, haksızlığa karşı duyulan öfkenin, adalet kapsamında ölçülü bir cezalandırmayla eş değer olmadığını vurgular.

Dike ile Astrae

Dike, Zeus ile Themis’in kızıdır. Günümüz adalet tanrıçası figürüne Dike daha yakındır. Dike ile Themis karıştırılmaktadır. Dike’nin kelime karşılığı, adalet ve haktır. Dike, insanlar arasında yaşar; insanları cezalandırmaz. Yıllar içinde ise Dike cezalandıran tarafta yer almıştır. O aslında çıkışı itibariyle intikamcı bir tanrıça değildir, mevcut adaletsizliklerin kefaretini ödetir ve bu yönüyle şiirlerde Dike’nin terazisinden bahsedilir (De Ville, 2011, s.346). İlerleyen zamanlarda Dike, Hades’in yanında yer almıştır. Yeraltında tıpkı Maat gibi ölülerin günahlarını tartar. Kanunların ruhu Themis; yasaların uygulanması Dike ile karşılık bulur. Kimilerine göre, Themis yasa; Dike ise adalettir. Dike’nin elinde kılıç ya da çekiç bulunur. Astrae, Themis’in kızı, Dike’nin kardeşidir. Astrae, masumiyet tanrıçasıdır. Astraea ve Dike temsil ettikleri takımyıldızların gökyüzündeki yerleri dolayısıyla birbirleriyle bağlantılı olarak ele alınmıştır. Astraea Başak Takımyıldızına, Dike ise hemen yanındaki Terazi Takımyıldızına göndermede bulunur. (Küçüktaşdemir, s.116) Astrae, masumiyetin karşılığıdır. Yozlaşan insanlık, masumiyetin kaybedilmesi ile adaletten de uzaklaşır.

Justitia

Roma döneminde Justitia ya da Lustitia Themis’in yerini almıştır. Günümüzde, Themis’ten ziyade Justitia adalet simgesi olarak yer alır. Romalıların Justitia’yı, yani adaleti hakkaniyetten ayırt etmedikleri, çoğu zaman hakkaniyeti karakterize ettikleri belirtilmelidir (De Ville, 2011, s.349). Justitia daha çok ahlaki değerlerin ağırlıkta olduğu bir adalet anlayışını simgeler. Justitia gözleri kapalı olarak bir elinde terazi, bir elinde ise kılıç tutar. Kılıç ve terazi birbirinin dengesidir. Kılıç adaletin gücünü; terazi ise adaletin, hakların dengeli bir şekilde sağlanmasını, eşitliği simgeler. Terazinin olmadığı yerde kılıç kaba bir kuvvettir. Justitia kör değildir. Bilinçli bir şekilde gözlerini kapalı tutarak tarafsızlığını korumuş olur. Tarafsızlık ile adil kararı sağlamış olur. Justitia’nın Themis’ten farkı gözlerinin kapalı olmasıdır. Böylelikle tanrıça adaleti tesis ederken, karşıdaki kişi göremeyecek ve etkilenemeyecektir. Yani, gözlerin kapalı olması ile tarafsızlık sağlanır. Justitia gözlerini baskıya kapatmıştır. Justitia, tarihte daima gözleri kapalı şekilde çizilmemiştir. Justitia’nın kılıç ve teraziyi birlikte tuttuğu figür, 12. ve 13. yüzyıllarda belirmiştir. Rönesans Dönemi’nde Justitia erkektir. Justitia gözleri kapalı olarak ilk defa, 1494 yılında Albrecht Dürer’in “Sebastian Brand’ın Ahmaklar Gemisi” adlı şiirini resmettiği tahta oymalarda gözükür. Burada, Justitia’nın gözleri bir ahmak tarafından kapatılmaktadır. ( Küçüktaşdemir, s.120 ) Justitia’nın gözlerinin kapalı olmaya başladığı dönemde feodalizm etkisini yitirmektedir. Aydınlanma Dönemi ile Justitia’nın gözlerinin kapalı olması, önemli olanın görmekten öte, aklın buyruğunun dinlenmesidir. Yargıcın gözlerinin kapalı olması, yargıcın yalnızca kendi vicdanı ile baş başa kalması ve başkasından etkilenmemesi şeklinde yorumlanabilir. Gözlerini bağlı tutan yargıç, kendi iç sesiyle baş başa kalabilir. Ayrıca, gözlerin kapalı olması bir kısıtlılığın karşılığı olabilir. Yargıç, yargılamada usul hukuku kurallarına uygun olarak hareket eder. Yargıcın tarafsızlığı, kendi vicdanına yöneldiğinde belirir. Ancak gözlerin kapalı olması, olumsuz anlamlara da gelebilir. Yargıç, gözlerini kapattıkça somut gerçeği tam olarak kavrayamayabilir.

Kaynakça

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

29

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.