Tüm Zamanların En İlginç Hapishane Modeli: Panoptikon

Zihin üzerinde zihinsel iktidar elde eden yeni bir yöntem.5 min


68
72 Paylaşım, 68 Beğeni

Hapishane, hüküm giymiş kişilerin cezalarını çekmesi için veya yargılaması süren ancak toplumda serbestçe dolaşması istenmeyen tutukluların hapsedildikleri yerlere verilen isimdir. İnsanların toplumdan yalıtılarak ve bir yere kapatılarak cezalandırılmaları eski bir uygulamadan gelir. Devletlerin var olduğu ilk anlardan itibaren kişilerin içlerindeki öç duygusunu devlet otoritesi ile sınırlandıran bazı kurallar ve cezalandırma sistemleri öngörülmüştür. Artan nüfus sonucunda modern devletlerin kurulmaya başlanması ile toplumdaki düzeni bozduğu tespit edilen kişilerin ıslah edilmeye ve topluma kazandırılmaya başladığını görürüz.

Modern anlamdaki ilk hapishane olan Rasphuis, 1596 yılında Amsterdam’da kurulmuştur. Bu kurumun oluşmasının nedeni 1588 yılında bir hırsızın olağan cezası olan idam cezasına değil, devlet tarafından eğitilip iyileştirmesine ve topluma geri kazandırılmasına karar verilmesine dayanmaktaydı. Ancak hapishanenin doğuşu, bir yandan toplumdaki düzensizliği, kargaşayı önlemeyi ve kişileri topluma geri kazandırmayı amaçlamışken öte yandan da toplumu sınırlamış, bireyleri bir kalıba hapsetmiş ve onlara şekil vermiştir.[1] Bu konuda, hala birçok fikir ayrılığı mevcut olmakla birlikte, her geçen gün değişen ve gelişen toplumlar, hapis şeklindeki cezalandırma türünün insan onuruna ve psikolojisine pek de uygun olmadığını kabul etmiş ancak henüz hapishane sistemlerinden farklı bir ıslah yöntemi resmi şekilde kabul görmeye yeterli olmamıştır.

Hapishane sistemlerinin temeli olarak görülen gözetim olgusu hem toplumsal denetim hem de iktidar ve egemenlik ilişkileriyle doğrudan bağlantılıdır. Tarihsel süreçte gözetim her daim varlığını sürdürmeye devam etmiştir. İlk çağlardaki gözetim daha çok şiddet ve baskıya dayalı bir şekilde, iktidarın gücünü destekleyen bir unsur olarak varlığını sürdürmekteyken; modernleşme sürecinde gözetimin odağı, şiddet ve baskıdan yönetime kaymış ve sistematik bir hâl almıştır.[2] Gözetim olgusu farklı düşünürler tarafından yorumlanmıştır. Örneğin; Jeremy Bentham gözetimi, bugüne kadar örneği olmayan, zihin üzerinde zihinsel iktidar elde eden yeni bir yöntem olarak tanımlamaktadır. Michel Foucault ise bir veya daha çok kişinin eyleminin sistematik olarak araştırılması ya da izlenmesi olarak ifade etmiştir. Burada ele alacağımız öncü isim, şüphesiz gözetim olgusunu inşa ettiği model ile baştan başa değiştiren Bentham olacaktır. İnsanları, rasyonel bir biçimde kendi çıkarlarını izleyen ve faydalarını en yüksek noktaya getirmeye çalışan canlılar olarak gören, “Faydacılık” akımının kurucusu Jeremy Bentham; o dönemde doktorların, ceza hukukçularının, sanayicilerin ve eğitimcilerin tam da aradıkları şeyi icat etmiş ve tarihte hiç unutulmayanlar arasına, filozof kimliğinin yanı sıra bu şekilde de dahil olmuştur. Bu icat; gözetlemeye dair tüm sorunları çözen, herkesi içine alan ve iktidarı da bunun tam ortasına yerleştiren dahiyane bir mekanizma olarak vücut bulacaktır. İşte bu mekanizma Panoptikon’dur.

Panoptikon kelimesi ‘’pan’’ ve ‘’opticon’’ olarak bilinen iki farklı sözcükten türetilmiştir. Pan kelimesi bütün anlamına gelirken, opticon kelimesi ise gözlemlemek anlamına gelmektedir. Bu nedenle yapı, yerine getireceği göreve uygun olarak ‘’Bütünü Gözetlemek’’ anlamına gelen Panoptikon adını alır.

Öyle bir hapishane düşünün ki; tüm hareketlerinizin soluksuz bir şekilde her saniye izleneceği söylensin ancak gerçekte siz, hiçbir zaman ne zaman izlenip izlenmediğinizi bilmeyin. Herhalde hepimiz tek bir hareketimiz için bile uzun uzun düşünür ve çok dikkatli davranırdık. Hatta bir süre sonra dayanamayıp bundan rahatsız olmaya başlardık. Çünkü Bentham’ın bu tasarımı aslında gözetlemeye korkutucu bir biçimde izin vermişti. Öyle ki, tek odalı hücrenin içindeki kişiye saklanacak hiçbir yer bırakmaması ve buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın, kuledeki nöbetçilere mahkumun her hareketinin bir siluetini izleme olanağını sağlaması orada bulunan mahkumlar için her an her saniye kontrol altında olduğunu hissettirecek ve bu şekilde aslında gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahkumun, aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka seçeneği olmayacaktı. Böylece mahkum bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalacaktı. [3]

Panoptikon’da mahkum, görülmekte ancak görememektedir. Bu da görünürlülüğün aslında bir tuzak olduğunu, şekillenen iktidarın otomatik işleyişini sağlayan bilinçli ve sürekli bir görünebilirlik hali yaratılmaya çalışılmakta olduğunu gösterir. Panoptikon, şüphesiz bir mimari biçimdir fakat özelde bir yönetim biçimi haline gelecektir. Bentham’ın da ifade ettiği üzere insanların zihinleri üzerinde, zihinle iktidar uygulama şeklidir. Bu sebeple Ponoptikon’un büyük etkisi iktidarın otomatik olarak işlemesine olanak veren bilinçli ve daimi bir güvenebilirlik halinde gizlidir.[4] Jeremy Bentham, görünmeyen gözler tarafından takip edilme düşüncesinin sosyal düzenin ve kontrolün güçlenmesine yardımcı olacağını savunmaktadır.

Bu şekilde görünürde olan ancak hiçbir zaman varlığından emin olunamayan bir iktidar, gözlendiğinden şüphe duyduğu için her an tetikte ve hareketlerini kontrol etme zorunluluğu olan suçlular Panoptikon modelindeki disiplini oluşturmaktadır. Evet, iktidar görünürdür, çünkü mahkumun önünde sürekli olarak gözlendiği merkezi kule dimdik durmaktadır. Ancak aynı zamanda varlığı kanıtlamaz; çünkü mahkum o anda kendinin gözlenip gözlenmediğini asla bilemeyecektir. Böylece gözlemcinin ne zaman kendisini gözlediğini bilmeyeceği için, davranışlarını sınırlamak zorunda kalacak ve sanki her an gözetleniyormuş kanısına kapıldığından, Panoptikon disiplinin mahkumlar tarafından içselleştirildiği anlaşılacaktır.[5]

Bentham’ın yarattığı Panoptikon modelinde; mahkumların içine atıldıkları bu psikolojik olarak sürekli izlenme duygusu ile hata yapmamak için bir süre sonra hareketlerini otomatik olarak kontrol altında tutmaları, başka bir cezalandırma biçimine gerek kalmaksızın ıslah edilebileceklerini düşündürtebilir. Ancak bu model hiçbir zaman resmiyete geçmemiş, kağıt üstünde ve akıllardaki tasavvur biçimiyle kalmıştır. Buna karşılık günümüzde her ne kadar Panoptikon gibi mimari şekilde bir hapishane sistemi kurulu değilse de birilerinin bizleri sürekli olarak izlediği düşüncesi pek de uzak değildir. Buna en büyük örnek, kişisel bilgilerin teknolojik araçlarla toplanmasına ve izlenmesine dayanan sistemlerin varlığıdır. Gözetimin araçlara indirgenmesi ve bu araçların da bireyin yaşamsal varlığında etkin hale gelmesi, zamanla gözetime yönelik sorgulamaları önemsiz kılmaktadır. Tıpkı Panoptikon modelinde mahkumların hapishanede sergiledikleri davranışlarını otomatik bir şekilde sınırlandırmaları ve tüm toplumu saran bir gözetim anlayışının var olduğu düşüncesinin temellerinin atılması gibi.

Kaynakça

  • [1]DENETİM ALTINDA TUTULAN İNSAN VE PANOPTİKON TEORİSİ, Nilay BARLAS, 2018
  • [2] DİJİTAL İLETİŞİM ÇAĞINDA TEKNOLOJİNİN AÇIĞA ÇIKARDIKLARI: GÖZETİM VE MAHREMİYET,Ayşegül Elif ÇAYCI, Berk ÇAYCI, s.40, 2016
  • [3] GÖZETİM TOPLUMU ÜZERİNE,Ersin TOKER,sf.62, 2016
  • [4] PANOPTİKON: MODERN BİR HAPİSHANE, M. Resul EROĞLU,2019
  • [5] MİKRO-İKTİDARIN BİR FİZİĞİ: HAPİSHANE, Abdurrahman SAYGILI, s.189, 2004


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

68
72 Paylaşım, 68 Beğeni

Sizin Tepkiniz Nedir?

lol lol
0
lol
omg omg
0
omg
fail fail
1
fail
love love
4
love

2 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Bir format seç
Kişisel Test
Kişisel bir şey ortaya koymayı amaçlayan sorular dizisi
Basit Test
Bilgiyi kontrol etmek isteyen doğru ve yanlış cevaplı sorular dizisi
Anket
Karar verme ya da görüş belirleme/oy verme
Serbest Yazı
Yazılarınıza Görseller Bağlantılar Ekleyebilirsiniz
Liste
Klasik İnternet Listeleri
Geri Sayım Listesi
Klasik İnternet Geri Sayım Listeleri
Video
Youtube and Vimeo Embeds
Ses
Soundcloud veya Mixcloud İçerikleri