Devlet Bir Kişinin Mirasçısı Olabilir Mi?

Miras Hukuku’nda bazen devletin de mirasçılığı gündeme gelir. Peki bu hangi şartlarda gerçekleşecektir? 5 min


55

Devlet Bir Kişinin Mirasçısı Olabilir Mi?

Hukukumuzda bir kişinin miras bırakmak için çocuğu ya da torunu olan kişinin 1. zümresi; onlar yoksa annesi, babası ve onların çocukları ya da torunları olan kişinin 2. zümresi, onlar da yoksa anneanne, babaanne, dede ve onların çocukları ya da torunları olan kişinin 3. zümresi mevcuttur. Ancak bu zümrelerden hiçbirine sahip olmayan kişinin vasiyetnamesiyle atadığı bir mirasçı da yok ise mirasçı “devlet” olacaktır. Bu yüzden devletin mirasçılığı ikincil niteliktedir. Eğer vasiyetnameyle atanan mirasçıya mirasın tamamı değil de bir kısmı bırakıldıysa ve bahsedilen zümrelerden biri dahi mevcut değilse devlet kalan mirasın mirasçısı sıfatını kazanır. Bunun sebebi hiçbir mirasın mirasın mirasçısız kalamayacağı prensibidir.

– 

Devletin mirasçı olabilmesinin şartları nelerdir?

a) Ölenin kanunda belirtilen zümrelerden mirasçısı bulunmamalıdır.

Miras bırakanın 1. , 2. Ve 3. zümrelerden mirasçısının bulunmaması ilk koşuldur. Bu zümrelerden mirasçının var olup da yoksunluk, çıkarılma, feragat ve mirası ret gibi kurumların varlığının mevcudiyeti aynı sonucu doğuracaktır. 3 zümrede mirasçı bulunmaması sebebiyle devletin mirasçılığının ilk şartı yine gerçekleşir.

Hukukumuzda benimsenmiş olan zümre sistemi soybağı esaslıdır. Ancak yine de miras bırakanın evlat edinmesi durumunda evlatlık da mirasçı olabilecektir. Bu mirasçı 1. zümreden sayılacaktır. Bu durumda devlet yasal mirasçı olamaz.

Devlet mirasçı olursa Medeni Kanunda düzenlenen mirasçılık haklarını kullanabilecektir. Bunlar mirasçılık belgesini isteme, ölüme bağlı tasarrufların iptali davası açma, mirasın paylaştırılması davası açma gibi haklardır.

b) Mirasçının eşi olmamalı ya da varsa hayatta olmamalıdır.

Bahis konusu üç zümreden mirasçı olmaması yanında, devletin mirasçılığının gündeme gelebilmesi için mirasçının sağ eşinin de bulunmaması bir başka şarttır. Eş, kanunen zümre sistemine bağlı olmadan miras bırakabilecek özel mirasçılardan biridir. Eş 3. zümrelerle birlikte mirasçı olursa miras bırakanın büyükanne ve büyükbabası ve onları çocukları ile mirasçılardan biri olacaktır. 3. zümrenin başları ve onların evlatları ölmüşse tek ve yegane mirasçı eş olacaktır. Eşin mirasçılık için bu kadar önemli bir pozisyonu varsa devletin mirasçılığının bahis konusu olabilmesi için sağ eşin bulunmaması şartı doğaldır. 

c)Miras bırakanın vasiyetnamesiyle atadığı bir mirasçı bulunmamalıdır.

Devletin mirasçı olabilmesinin bir diğer ön koşulu ise miras bırakanın geçerli sıfatta olan ölüme bağlı tasarrufla gerçek ya da tüzel (kişi veya mal topluluğu) kişiyi mirasçısı seçmemesidir. Eşin hayatta olmaması bu şart sağlanmadıysa anlam ifade etmez. Bunun sebebi, devletin miras bırakanın saklı pay mirasçısı olamamasıdır. Saklı pay mirasçılığı miras bırakılanları korumak amaçlı bir uygulamadır. Örneğin, miras bırakan ölümünden hemen önce bütün malvarlığını iş ortağına bırakır ve ailesini mirastan mahrum bırakır. Bu durumda kanun koyucu aileyi zor durumda bırakmamak için kanunen asgari paylar belirler ve bu oranda miras bu saklı pay mirasçılarına kalır. Ayrıca devletin saklı pay mirasçısı olamaması da bir başka sonuç daha doğurur: Miras bırakan öldükten sonra, üç zümreden de mirasçısı bulunmuyorsa ve onun yerine vasiyetnameyle bırakılan atanmış mirasçıları varsa devlet bu mirasçılara ölenin mallarından yararlanmak amacıyla tenkis davası açamaz. Bununla birlikte malın bir kısmı atanmış mirasçıya verildiyse devlet kalan malın mirasçısı olacaktır.

d)Hak sahipleri mirasçılık sıfatlarını bildirmek üzere Sulh Hakimliğince çağırılmış olmalıdır.

Miras bırakanın hayatta olan mirasçılarının olup olmadığının öğrenilmesi amacıyla Sulh Hakimliği iki ilanla duyuru yapar. Son ilandan bir yıl süre içerisinde mirasçılar ilana cevap verebilir. Hem üç zümre olan kanuni mirasçılar hem de vasiyetle atanmış olan atanmış mirasçıların mevcudiyeti bu şekilde araştırılır. Bir yıllık sürede herhangi bir mirasçı ortaya çıkmazsa, devlet ikincil mirasçı olarak mirasçı sıfatını kazanır. Ancak sonradan ortaya mirasçı çıkarsa mülkiyeti geri alma konulu istihkak davası açılabilir. Yine de ilana bu sürede cevap veren olmazsa, devlet miras bırakanın ölümünden itibaren, hakkı geçmişe etki ederek mirasçı sıfatına sahip olur.

Devletin yasal mirasçılığının sonuçları nelerdir?

Yukarıdaki koşulların gerçekleşmesi durumunda devletin mirasçılığı gündeme gelecektir. Bunun üzerine öncelikle, mirastan kalan mallar Sulh Mahkemesince tereke defterine kaydedilir. Devletin bunu talep etmesine gerek duyulmaz. 

Deftere tutulma safhasında miras bırakanın borçlu olduğu kişileri tespit amacıyla bir ay arayla iki kez ilan verilir. Herhangi bildirim olmazsa alacaklıların durumuna bu ilanlarda değinilir. Bildirim için öngörülen süre ikinci ilandan sonra bir aydır. 

Bir diğer sonuç devletin miras bırakanın borçlarından doğan sorumluluğudur. Bu sorumluluk sınırlı düzenlenmiştir. Eğer devletin aldığı miras, miras bırakanın borçlarından azsa; devlet bundan sorumlu olmaz. 

Bunun yanında devlet mirasçılıktan çıkarılamaz, mahrum edilemez. Çünkü devlet tüzel kişidir ve gerçek kişiler mirastan bazı şartların sağlanmasıyla mirastan yoksun bırakılabilirler. 

Devlet iradi mirasçı olabilir mi?

Miras bırakanın kendi belirlemesi birincil nitelikte olmasa da mirasını istediği kişilere de bırakması konusunda hak sahibidir. Fakat miras bırakanın, kanunen bazı mirasçıları korumak amacıyla, saklı pay mirasçıları da olabilir. Bu durumda miras bırakan kendi eliyle iradi mirasçı atayabilir. Devlet de bu iradi mirasçılardan biri olarak belirlenebilir. 

Miras bırakanın kendi atadığı mirasçıları gerçek veya tüzel kişi olabilir. Devlet de bir tüzel kişidir. Tüzel kişi olarak bir anonim şirket, yabancı devlette bulunan bir dernek mirasçı belirlenebileceği gibi; devletin herhangi bir kurumu mirasçı olarak belirlenebilir. Örneğin miras bırakan ömrü boyunca Devlet Demiryolları’nda çalıştıysa, uzun müddet burada çalışmasının kendinde oluşturduğu vefayla bu tüzel kişiye miras bırakması mümkündür. Ya da miras bırakan, devletine doğrudan malvarlığını miras bırakma gibi bir alternatife de sahiptir. Bu durumda miras devletin hazinesine geçirilir. Devlet hazinesi, devletin malvarlığı anlamına gelmektedir. Eğer devlet doğrudan mirasçı olarak atanırsa, saklı pay mirasçısı olmayan kişiler devletin mirasçılığına itiraz haklarını ellerinde bulunduramazlar.

Ölenin başka yasal mirasçısı mevcut değilse, devletin mirasçı atanmış olması durumunda tüm miras devlet hazinesine aktarılır. Ancak eğer birinin yasal mirasçısı yoksa, doğal olarak devlet tek mirasçısı olur. Bu durumda sadece devletin hangi sıfatla mirasçı olacağı değişiklik gösterirken, devletin mirastan hakları ve yükümlülükleri değişiklik göstermez. 

Miras bırakanın başkasının mirasçısı olup devleti atanmış mirasçısı olarak seçmesi halinde ölürse, devlet saklı pay mirasçılarının miras hakkına zarar vermediği müddetçe; miras bırakanın mirasçılık hakkına sahip olarak mirasçı olur. Fakat devletin mirasçılığı saklı pay mirasçılarına müdahale edecek nitelikteyse, saklı pay mirasçıları devlete karşı tenkis davası açarak haklarını koruyabilirler. 

Miras bırakan birden çok kişiyi iradi mirasçısı atarken devlet de bunların arasındaysa, devlet diğerleriyle miras ortağı haline gelecektir. Bu kanunen belirlenmiş sonuç olarak, kalan miras üzerindeki haklar ve borçlara devlet de ortaktır. Burada önemli olan husus, devletin mirastan kalan hak ve malvarlıklarına ortak olmasına rağmen, mirasın borçlarından sınırlı sorumluluğu mevcuttur.

Devleti mirasçı atamak, vasiyetnamesinde miras bıraktığı kişiler arasında devlet ibaresine yer vermekle mümkün olacaktır. Aynı zamanda yabancı devlet kurumları ya da doğrudan yabancı devlet ibaresi kullanılmışsa da bu durumda kişinin devleti mirasçılık sıfatını kazanmaz. Miras bırakanın İçişleri Bakanlığı’nı ya da Cumhurbaşkanlığını devlet olarak algılaması durumunda vasiyetnamenin yorumlanması da mümkündür. 

Kaynakça

  • Öncülokur, Mustafa, (2020), “Devletin Mirasçılığı”, İstanbul Medipol Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, s. 48-52.
  • Sağlam, İpek, (2016), “Devletin Yasal Mirasçılığı”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Dergisi, 22(3), s.2479-2483. 

Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

55

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.