Gelişen dünyaya ayak uyduran her şirket ve kurum kişisel verilerin bu çağı domine ettiğinin az çok farkında. Taş devrinden bu yana birbirimiz hakkında bir şeyleri merak etme güdümüze de karşı koyamadığımız aşikar. “Adın ne?” sorusuyla başlayan sohbetlerimiz, “Nerelisin?“, “Hangi pozisyonda çalışıyorsun?” ve hatta “Sen de o kulübe üye misin?” e kadar gidiyor. Peki, hiç ne kadarının doğru olduğunu, karşımızdakinin ağzından çıkan ve kendisinin özel alanını ilgilendiren pek çok konunun kişisel verilere girip girmediğini merak ettiniz mi?
–
–
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Buradan sonra “Kanun” ve/veya “KVKK” olarak anılacaktır.) 7 Nisan 2016 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlandığında hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını konuyla ilgilenen pek çok avukat anlamıştı. Nitekim Kanun’un 3. maddesi 1. fıkrası d bendinde kişisel veri: “Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder.” şeklinde tanımlanarak, ilgili kişi dediğimiz ve verisi işlenen her vatandaşı konuya özne yapıyordu. Bu noktada ise akla bir soru gelmeliydi: toplum bu kanuna hazır mı?
Roscoe Pound’un “Uygulanmayan hukukun davranışları şekillendirmesi zordur.” görüşünden yola çıkarak, toplumların herhangi bir konudaki regülasyona olan bakış açısının etkin uygulanması ve kabul edilebilir olmasına bağlamak mantıklı bir yaklaşım olacaktır. Dar çerçevede değerlendirmek durumunda kalacağımız Kişisel Verilerin Korunması Kanunu da, mevcut durumda toplum tarafından tamamen kabul edilip içselleştirilmesi için zamana ihtiyaç duymaktadır. Peki ama şu an haklarımızın farkında mıyız? Her şeyin hızlıca işlendiği, milisaniyeler içerisinde dünyanın bir ucundan diğerine aktarıldığı ve internetin yaşamımızın odak noktası haline geldiği bu zamanda verilerimizin; özel hayatımızın, hatta en temelde bizim korunmamız için tabiri caizse bir kanuna bağışıklık kazanmayı ve yaygınlaşmasını mı beklemeliyiz?
Elbette ki, hayır!
Temel olarak Kanun’un amacı, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir. Bu tabir hukuki olmakla birlikte pek çok ipucunu da içinde barındırır. KVKK, yürürlüğe girmeden önce veri kavramı muğlak ve zarar görmeye açıktı. Nitekim mevcut korumalar Türk Ceza Kanunu’nda nispeten düzenlenerek, vatandaşların herhangi bir hak ihlalinde devletin korumasının olduğunu bilmelerini amaçlıyordu. Lakin her alan gibi kişisel veriler de biricikti ve özel bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyordu. Uzun yıllardır koridorlarda fısıltı halindeki söylentiler nihayet 2016’da vücut bularak bugünkü Kanunumuzu yarattı. Toplum olarak birisi bize hakaret ettiğinde, haklarımıza halel geldiğinde başvuracağımız kurumları biliyor ve hatta; “Seni dava edeceğim!” diyerek yapabileceğimiz şeyleri açıkça ifade ediyoruz. Peki, alışveriş yaparken tüm o telaşımızın içerisinde indirimli kupon vaadiyle alınan telefon numaramıza sürekli “FLASH İNDİRİM GÜNLERİ!” mesajı gönderen şirkete/şirketlere karşı ne yapacağımızı biliyor muyuz?
Toplumların kanunlara hazır olmaması tam olarak budur. Bir toplum herhangi bir hak ihlalinde yapabilecek bir şeyi olup olmadığını bilmiyor yahut bilse dahi gerekli mekanizmaları çalıştırmaktan çekiniyorsa, ilgili Kanun uzun yıllar işlerlik kazanamayacaktır. Ama unutulmaması gereken en önemli husus; dijital olan her şeyin, bizi kopyalayabildiğidir. Büyük sosyal medya uygulamalarına, takip edilen alışkanlıklarımızı, seçimlerde kullandığı için dava açılıp, sızıntı yaşanan her durum için ceza verilebiliyor. Bu kadar “basit” bir şekilde yapay zekaya aktarılabilirken neden adımızı, soyadımızı, sevdiğimiz rengi, banka kartlarımızı bazı ekranlara kaydedelim ve ardını sorgulamayalım ki?
6698 sayılı Kanun, verilerinizi işleme faaliyeti gösteren şirketlerin; bu verileri hangi amaçlarla ve hangi şartlar dahilinde işleyebileceğini açık bir şekilde belirtmektedir. Aynı zamanda kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veri olarak ifade etmekle, bunların yüksek güvenlik tedbirleri ile korunması gerektiğini düzenlemektedir. Bu nedenle salt olarak verisi işlenen ilgili kişi olmanız sebebiyle bile “Benim kişisel verim nerede?” sorusunu sorabilmenizin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır.
Kişisel verilerin hukuka uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması hâlinde bu veriler, resen veya ilgili kişinin talebi üzerine veri sorumlusu tarafından silinir, yok edilir veya anonim hâle getirilir. Bununla ilgili ayrıca yönetmelik bulunmasına rağmen, konunun teknik kısmından ziyade pratiğine odaklanmak daha doğru olacaktır.
Bir yere özgeçmişinizi bıraktığınızda yahut kariyer sitelerine kaydedip firmalara gönderdiğinizde; alışveriş yaparken adınızı, soyadınızı, telefon numaranızı verdiğinizde; bir işten ayrıldığınızda ardınızda bıraktığınız tüm belgelerde; arkadaşlarınızla çektiğiniz fotoğraflarda, okula/şirkete girdiğiniz o kartta size ait “mahrem” yani özel veriler yer alır. Bir insan olarak en doğal hakkınız bunların korunmasını talep etmek ve eğer miadı dolmuş bir durumun içindeyse yok edilmesini istemektir.
–
–
Dijital çağda bu alan ile ilgili olan ve yıllardır yavaş yavaş büyüyen pazara ayak uyduran avukatların konuyla ilgili ortak bir önerisi var: dijital temizlik! Bilgisayarınızın kaydedilen şifrelerine, kullanmadığınız site üyeliklerine, abone olduğunuz e-posta iletilerine veda edin! Biri sizden herhangi bir bilgi talep ettiğinde bu bilgiyi alabilmek, işleyebilmek, aktarabilmek için geçerli bir aydınlatma isteyin. Unutmayın, rızanızın olmadığı her işlem hukuka aykırıdır! Sormaktan çekinmeyin ve siz de çevrenizdekileri “Benim kişisel verim nerede?” sorusunu sormak için harekete geçirin!
Çünkü Herbert Clark Hoover’ın da dediği gibi: “Kanunları sadece yargıçlar biliyorsa, o memlekette hukuk yok demektir.”
(BONUS: https://vatandas.iys.org.tr/ adresinden SMS ve arama izinlerinizi iptal edebilir, bugüne değin hangi firmalara izin verdiğinizi görüntüleyebilirsiniz.)
0 Yorum