Uluslararası Hukukta Evrensel Yargı Yetkisinin Kullanılmasında Adolf Eichamann Davası Örneği

Bu yazımızda uluslararası hukukta evrensel yargı yetkisi Eichmann Davası özelinde incelenmiştir.2 min


109

Giriş

Uluslararası hukuk doktrininde evrensel yargı yetkisinin kullanılması konusunda adı en çok zikredilen davalardan birisi hiç şüphesiz Eichmann davasıdır. Bir savaş suçlusunun kaçak yaşadığı bir ülkeden uluslararası hukuk kuralları ihlal edilerek ele geçirilmesi, devletlerin evrensel yargı yetkisine ve yargılamanın meşruiyetine gölge düşürür mü sorusu doktrinde tartışılmıştır. Adolf Eichmann davası hiç şüphesiz uluslararası ceza hukukunun gelişiminde ve gerçek kişilerin sınırlı da olsa uluslararası hukuk kişiliklerinin oluşmasında önemli rol oynamıştır.

Eichmann Kimdir?

Karl Adolf Eichmann, 19 Mart 1906 tarihinde Solingen’de doğdu. Zor bir çocukluk sonrası Avusturya’ya yerleşti ve 1932 yılında Avusturya Nazi Partisine ve SS birliğine katıldı. Ardından Nazi örgütlerinde hızlı bir şekilde yükseldi, Mart 1938’de Avusturya’yı ilhak etmesinden sonra Viyana’da 110.000 Avusturyalı Yahudi’nin Ağustos 1938 ile Haziran 1939 arasındaki göçünü “kolaylaştıran” bir Yahudi Göçü Merkez Ofisi kurdu. Hatta bu ofis Nazi çevrelerinde örnek gösterilen bir ofis haline geldi. Eylül 1939’ dan sonra Gestapo’ ya geçti ve sürgünlerden sorumlu idareci konumuna yükseldi. 1942 yılında ise Avrupalı Yahudilerin katledilmesini öngören Wansee Konferansına katıldı ve ekibiyle yüzbinlerce Yahudi’nin toplama kamplarına sürgününü organize etti. Kendisi bizzat 440.000 Macaristan Yahudisinin toplama kamplarına sürgününde aktif rol oynadı.

Eichmann’ın Savaş Sonrası Kaçışı, Yakalanması ve Yargılanması

Eichmann savaş sonrası ABD tarafından gözaltına alındı ancak 1946 yılında firar etmeyi başardı. Katolik Kilisesi yetkililerinin yardımıyla Arjantin’e kaçtı fakat 1960 yılında İsrail gizli servisi Mossad 83 gün süren bir operasyon sonrasında Adolf Eichmann kaçırıldı ve İsrail’e getirildi. Ardından sorgulanmasına başlandı Eichmann’ın sorgulanmasında bir dönem İstanbul Başkonsolosluğu da yapmış olan Ephraim Elrom’ da görev aldı ve Eichmann’ın yargılanmasına geçildi.

Eichmann’ın avukatları her ne kadar suçun işendiği dönemde İsrail devletinin kurulmadığını, Eichmann’ın Alman vatandaşı ve suçların işlendiği yerin Almanya olduğunu ileri sürmesine rağmen bu iddialar dikkate alınmamıştır. Kudüs yerel mahkemesi kararın gerekçesinde işlenen suçların sadece Yahudi halkına karşı değil tüm insanlığa karşı işlendiği ve bu suçların sadece İsrail Hukukunda suç teşkil etmediğinin üstünde durmuştur, bunun yanında bu suçların uluslararası hukukun ihlali seviyesine ulaşacak kadar ağır suçlar olduğu gerekçesiyle Kudüs yerel mahkemesi kendisini evrensel yargı yetkisine haiz görmüş ve yargılama neticesinde Eichmann ölüm cezasına çarptırılmıştır. Hüküm 1 Haziran 1962’ de infaz edilmiştir.

Sonuç

Somut olaydan da anlaşıldığı üzere evrensel yargı yetkisi, uluslararası suçların iç hukukun bir parçası haline getirilerek uygulanması demektir. 2000 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın görevi esnasında işlediği suçlar sebebiyle Belçika’da yargılanması, 2011 yılında Almanya’nın Koblenz Yüksek Mahkemesinin, Suriye’de işlediği işkence suçları dolayısıyla Eyad Al Gharib’i cezalandırması uluslararası hukukta evrensel yargı yetkisine dair Eichmann davası sonrası yakın geçmişimizdeki örnekler olarak verilebilir.

Kaynakça

  • Aksar, Yusuf, Teoride ve Uygulamada Uluslararası Hukuk I, 6. Baskı

Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

109

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.