Hekimin Sır Saklama Yükümlülüğü

Hekimlik mesleğinin gereği olarak mesleğin icrası sırasında öğrenilen bilgilerin ifşası yasaklanmıştır. Ancak her kural gibi bu kuralın da istisnaları bulunmaktadır.4 min


49

Giriş

Hastaların ifşa edilme korkusu nedeniyle tıbbi problemlerini hekime aktaramaması hekimlik mesleğinin ve tıp biliminin temel amacına aykırı bir hal almaktadır. Düzenlemenin amacı, hastaların hekimleriyle paylaşacakları özel verilerinin üçüncü kişilere aktarılmayacağını bilmeleriyle haklarındaki her şeyi doğru bir biçimde hekimleriyle paylaşmalarına zemin hazırlamaktır. Bu bir mesleki etik kuralıdır ve mesleğin icrasında gerçek amaca ulaşılması için gerekli bir düzenlemedir. Nitekim avukatlık ve psikologluk mesleklerinin etik kuralları içerisinde de bu tarz bir yükümlülük bulunmaktadır.

Niteliği

Hekim ile hasta arasındaki ilişkinin hukuki niteliği doktrinde tartışmalı olsa da ağırlıklı olarak kabul gören görüş bu ilişkinin vekalet sözleşmesinden doğduğu yönündedir. Bu sözleşme gereği hekimin ana borcu hastalığa tanı koymak ve tedavi etmektir. Tanı ve tedavi sürecinde her ne kadar sonuç garantisi verilmese de hekim işini hastanın menfaatine en uygun şekilde yerine getirmekle yükümlüdür. Hekimin tanı ve tedavi şeklindeki ana borcu dışında aydınlatma yapma, onam alma, kayıt tutma, sadakat ve özen borcu gibi yan borçları da mevcuttur. Hekimin sır saklama yükümlülüğü de bu sadakat borcunun bir sonucu olarak sözleşmeden doğan bir yükümlülüktür. Sır saklama yükümlülüğünün temelinde Türk Medeni Kanunu’nun 23 ve devamı maddelerinde düzenlenen kişilik ve kişiliğin korunması vardır. Zira sırlar da kişilik hakkının bir parçasıdır.

Hekimin sır saklama yükümlülüğü, mesleğin icrası sırasında öğrendiği hastaya ait sırları saklamak ve bu sırların saklanması konusunda tüm tedbirleri almaktır. Bu kapsamda hekim kendisi doğrudan sırları paylaşmasa dahi bir başka yolla sır saklama yükümlülüğüne aykırılık oluşmasına sebep olursa yine de sorumluluğu doğacaktır. Bunun yanı sıra sır saklama yükümlülüğü sadece hekime ait değildir. Zira hastanın öğrenilen sırlarına sadece hekim değil, doğrudan ya da dolaylı olarak hastaya ait verilere ulaşımı olan herkes vakıf olur. Bu sebeple de sır saklama yükümlülüğü hekim kadar, dokümantasyonu sağlayan görevliye ve hemşireye de yüklenmiştir. 

Hukuki Kaynakları 

Hekimin sır saklama yükümlülüğü ilk olarak, en son 1948 yılında Genova Deklarasyonu olarak düzenlenip duyurulan 2500 yaşındaki Hipokrat Yemininde “hizmet bekleyen kimselerin sırlarına saygılı olacağıma ve onları saklayacağıma” şeklinde zikredilmiştir.

Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin 4. maddesinde ise hekim ve diş hekiminin, meslek ve sanatının icrası vesilesiyle öğrendiği sırları kanuni mecburiyet olmadıkça ifşa edemeyeceği belirtilmiştir. Bu madde ile sır saklama yükümlülüğünün yanı sıra bu yükümlülüğün istisnalarından birine de açıkça işaret edilmiştir.

Hekimlik Mesleği Etik Kuralları madde 9’da yine hekimin mesleği uygularken öğrendiği sırları açıklayamayacağı ve hastanın ölmesinin ya da hekimle ilişkisinin sona ermesinin bu yükümlülüğü ortadan kaldırmayacağı belirtilmiştir. Bu madde ile sır saklama yükümlülüğünün bir süreye bağlanmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Aynı maddenin 4. fıkrasında ise hekime, tanık veya bilirkişi olarak çağırıldığı mahkemede olayın meslek sırrı olduğunu ileri sürerek bu görevlerden çekilme hakkı tanınmıştır.

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 23. maddesinde de benzer sebepler sayılmakla birlikte ek olarak geçerli ve haklı bir sebebe dayanmaksızın hastaya zarar verme ihtimali bulunan bilginin ifşa edilmesinin hukuki ve cezai sorumluluğu gerektirdiği vurgulanmıştır.

İstisnalar

  • Sırrın Suç Konusu Oluşturan Bir Fiil ile İlgili Olması

Hekim veya sağlık hizmeti veren diğer kişiler, görevlerini yaptıkları sırada bir suçun işlendiği yönünde bir emareye rastladıklarında bu durumu ivedilikle yetkili makamlara bildirmek zorundadırlar. Bu husus Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmiş ve bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırması öngörülmüştür. 

Örneğin, hekim ya da diğer sağlık personeli önüne gelen olayda, her ne kadar hastaya ait olan sırları saklamakla yükümlüyse de bu vesileyle cinayet işlenmiş olması gibi Ceza Kanunlarında suç olarak düzenlenmiş bir fiilin gerçekleştiğini anladığında bunu derhal ihbar etmek zorundadır. Böyle durumlarda sır saklama yükümlülüğünü ihlal sebebi ile sorumluluğu doğmayacaktır.

  • Toplum Sağlığının Korunması

Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 57. maddesine göre “Kolera, veba, lekeli humma, karahumma, paratifoit humması veya her nevi gıda maddeleri tesemmümatı, çiçek, difteri, sari beyin humması, uyku hastalığı, dizanteri, lohusa humması, ruam, kızıl, şarbon, felci tıfli, kızamık, cüzam, hummai racia ve malta humması…” hastalıklarından birinden şüphe edilir veya tanısı konur ise hekim, vakıayı haber vermek zorundadır. Kuduz şüphesi olan ya da kudurmuş bir hayvan tarafından ısırılan hastaların ve kuduzdan ölenlerin de ihbarı zorunludur.

Örneğin, hastanın AIDS gibi bulaşıcı ve toplumsal sağlığı bozabilecek nitelikte bir hastalığı varsa, hekim sır saklama yükümlülüğü ile bağlı olmayacak ve toplumsal sağlığın yaratacağı toplumsal menfaat, hastanın sırlarının saklanmasındaki özel menfaatin önüne geçecektir.

  • Yaşam Hakkına ya da Vücut Bütünlüğüne Karşı Bir İhlal Olması

Hastanın yaşam hakkına ya da vücut bütünlüğüne bir ihlalin söz konusu olduğu hallerde de kişinin menfaatini korumak maksadıyla, hastaya ait verilerin yetkili makamlarla paylaşılması mümkündür. Bu durumda kişiye ait özel iki menfaatin çatışmasında daha önemli nitelikte olan yaşam hakkına ya da vücut bütünlüğünün korunmasına üstünlük tanınmıştır.

  • Hastanın Hekime Karşı Dava Açmış Olması

Hastanın hekime karşı aralarındaki sözleşmeden doğan bir dava açması durumunda, hekim, kendisi aleyhine dava açan hastanın bilgilerini gerektiği ölçüde açıklayabilecektir. Hekim dava için gerekli olmayan sırları açıklayamaz. Aksi durum sır saklama yükümlülüğüne aykırılık teşkil eder.

Kaynakça

  1. Hakeri, Hakan, Tıp Hukuku
  2. Alkanat, Murat B., Tıbbi Müdahalelerden Doğan Hukuki Sorumluluk
  3. Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi, 19.02.1960
  4. Hasta Hakları Yönetmeliği, 01.08.1998
  5. Hekimlik Meslek Etiği Kuralları, 01.02.1999
  6. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 24.04.1930

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

49

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.