Genel Kamu Hukuku Bağlamında Doğunun Limanları Romanı Üzerine Bir İnceleme

‘Engel yokmuşçasına yürümem yeterliydi. Düşüş işte böyle başlar.’ 4 min


92

Birçok insanda derin etkiler bırakacak olan Doğunun Limanları, Genel Kamu Hukuku dersi almış olan insanların dimağında daha kallavi düşünceler doğuracaktır. İsyan Kitabdar’ın Lübnan’da başlayıp Fransa’ya uzanan ve tekrar Lübnan’a dönmesiyle sona eren hikâyesi tarihi gerçeklikleri ustaca barındırmaktadır. Usta yazar Maalouf, Doğu-Batı sentezini gözlemleyip bu coğrafyalarda yaşayan insanların ruh hallerini romanında resmetmiştir.           

İlk göze çarpan gerçeklilerden biri halkların, devlete bakış açısıdır. Batı toplumları Latince ‘st’ kökünden türettikleri devlet kelimesinde durağan ve başına geçilen kurumdan bahsetmektedir. Doğu   Toplumları ise Arapça ‘d-v-l’ kökünü kullanarak tedavül eden, elden ele geçen şey şeklinde yorumlar.[1] Kitabın başında bir grup Osmanlı İmparatoru’nu tahtan indirip yerine geçmeye çalışırken, Fransa devlet başkanı Pétainhalk tarafından bir direnişle indirilmeye çalışılır. Bu da iktidara sahip olmak ve iktidarı hak etmek arasındaki farkı göz önüne koyar. İsyan Kitabdar memleketinden ayrılarak Fransa’ya gittiği sırada tam da bu direniş hareketleriyle karşılaşır. Kahramanımız sokaklarda gezerken anlatıcı onu tanır ve röportaj yapmak ister. Dört gün sürecek dostlukları başlar ve İsyan bütün anılarını ortalığa saçıverir. Zaman olarak İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemine denk gelmektedir. Kahramanın yaşadığı bu dönem ayrıca Kamu Hukuk açısından çok kritik bir dönemdir. Modern anlamda “Temel Hak ve Ödev” anlayışı oluşmuş, yeni anayasalarda “sosyal” devlet algısı ön plana çıkmıştır. Şöyle ki, İkinci Dünya Savaşı sonrası anayasaları toplumdaki yaraları sarmak amacıyla geniş haklar ve ödevler listeleri getirirken, klasik hakların yanına sosyal, ekonomik, kültürel hakları ekleyerek toplumsal yapıdaki değişime uygun yönde çoğulcu, devletin “sosyal” içerikle yeni fonksiyona kavuştuğu sosyal demokrasiye yönelik yeni bir yönetim modeli yaratıyor.[2] İşte yeni özgürlüklerin de ön planda olduğu bu dönemde İsyan bir örgütle tanışır. “Özgürlük” teşkilatı. Aslında sakin ruhlu ve babasının isteği aksine direnişçi değil de doktor olmak isteyen İsyan, akşamüstü barda karşılaştığı bir grup insan vasıtasıyla kendisini direniş hareketlerinin ortasında buluverir. Burada da başka bir bağdaşmayla daha karşılaşıyoruz. John Locke’un öne sürdüğü direnme hakkı. Yönetimlerin bozulması yasama, ya da yürütmenin uygulamalarında keyfiliğe kaçmasına bağlayan Locke, buna karşılık halkın eline güçlü bir silah vermiştir, “direnme hakkı”.[3] Halkın devlete karşı en etkili silahının baş silahşoru de elbette ki Fransızlardır ve Maalouf bunu güzelce yansıtmıştır. İsyan, babası, karısı Clara ve kitabın kurgusu temelde Fransız halkının Pétain’a karşı olan ayaklanması etrafında toplanmıştır. Tıp okumak için gittiği Fransa’da direnişe katılan İsyan çeşitli görevler üstlenmiştir. Onun adını direnişin kahramanlarından biri yapan da usta bir kargocu taklididir. İsyan etnik kökeni ve masum yüzü sayesinde örgütün haber alma faaliyetlerini yürütmüştür. Askerlerin arasına sızıp bilgi almış, gözetim altında tutulan yandaşlara mesajlar iletmiştir. Bir gün tam da işlerini yaparken bir jandarma tarafından takip edildiğini düşünür. Apar topar şehri terk ederek Daniéle ve Edouard çiftinin evine sığınır. Tesadüf ki o gün orada kendisiyle aynı kaderi paylaşan Clara ile tanışır. Bu ilk tanışmada sabaha kadar sohbet eden ikili maceranın ilerleyen aşmasında evlilik dahi yapacaklardır. Kitabın burada öne çıkardığı ve pek çok noktada da değindiği bir mesaj var. Birlik mesajı. Clara bir Yahudi, İsyan ise bir Müslümandır. Dönemin şartlarında böyle bir ikilinin dostluk kurması dahi ayıplanırken kahramanlarımız evlilik yapmışlardır. Pek çok kez dillendirdikleri ırkçılıktan soyutlanmak, bir arada yaşamak ve ulusal kibirden arınmak derslerimizde gördüğümüz stoacılık ateşini harlıyor. Şöyle ki, Stoacılar aralarında ulusal, sınıfsal, ırksal hiçbir ayrım kalmadığını kabul eden insanlar için hepsinin aynı yasaya boyun eğen vatandaşlar olduğunu, böylece sınırları olmayan bir “dünya devleti” oluşacağını savunurlar.[4] Kitapta ise gerek İsyan’ın gerekse babasının sıklıkla bu evrensel vatandaşlık anlayışını dillendirdiğini görüyoruz. Örneğin babasının “Buna karşılık tiksindiğim bir şey varsa o da ırkçılık, ayrımcılıktır. Biz Ermeni ve Türkler bir arada yaşardık”[5] sözü ve tekrar “Aman dikkat! Filanca Yahudi’dir’, ‘Falanca Hristiyan’dır!’, ‘Feşmekân Müslüman’dır!’ denilmesinden tiksinirdim.”[6] sözleri bizlere Maalouf ’un da uyum içinde yaşam hakkındaki fikirlerini gösterir. İşte bütün bunlar kitabın geçtiği zaman dilimi ve içerdiği mesajları algılamamızda bizlere kolaylık sağlıyor. Yaşananlar karakterin zihninden anlatıcının kalemine oradan da bizlerin zihinlerine yolculu ediyor. İsyan direniş hareketlerinden sonra memleketine dönünce kahraman ilan edilir. Konferanslar ve seminerler verir. Bunlar olurken Filistin’de savaş çıkar ve bir şekilde karısı Clara ve doğacak kızı Nadya’dan ayrı düşer. Savaş, sınırları rehin almıştır. Bu ayrılık tam 40 yıl sürecektir. Geçen zamanda İsyan babasını ve eş zamanlı olarak aklını da kaybeder. Uzun süre akıl hastanesinde yatar. Maceranın sonunda İsyan’ın iyileştiğini görürüz. İsyan Kitabdar sokakta karşılaştığı adama bütün hikâyesini anlatmıştır. Yavaşça müsaade ister. Anlatıcı son bir soru sorar. “Efendim nereye gideceksiniz?”. İsyan cevap verir; –Quai de l’horloge meydanında 40 yıldır görmediğim karımla buluşacağım.  

Atıflar   

  • [1]Kemal Gözler, “‘Devlet’ Kelimesi Üzerine Bir Deneme”, Türkiye Günlüğü, Sayı 129, Kış 2017, s.5-9
  • [2] Genel Kamu Hukuku, Prof. Dr. M. AKAD, Prof. Dr. Nihat Bulut, Prof. Dr. Bihterin Vural Dinçkol, Der Yayınevi,
  • [3] Genel Kamu Hukuku, Prof. Dr. M. AKAD, Prof. Dr. Nihat Bulut, Prof. Dr. Bihterin Vural Dinçkol, Der Yayınevi,
  • [4] Genel Kamu Hukuku, Prof. Dr. M. AKAD, Prof. Dr. Nihat Bulut, Prof. Dr. Bihterin Vural Dinçkol, Der Yayınevi,
  • [5] Doğunun Limanları, Amin Maalouf, Yapı Kredi Yayınları, 2018, İstanbul
  • [6] Doğunun Limanları, Amin Maalouf, Yapı Kredi Yayınları, 2018, İstanbul

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

92

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.