Eski adıyla İzale-i Şüyu yeni adıyla Ortaklığın Giderilmesi Davası; paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyetine konulu taşınır ve taşınmaz mallarda paydaşlar arasındaki birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirir. Bu davalar, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalar basit yargılama usulüne tabidir. [1]
Ortaklığın Giderilmesi Davasını daha iyi kavrayabilmek adına evvela mülkiyet çeşitlerine değinmemiz gerekir.
Basit kavramı ile paylı mülkiyet maddi olarak ve aynı zamanda fiziki olarak bölünmeyen bir bütün üzerinde birden fazla kişinin paylarla birlikte mülkiyetine sahip olması olarak açıklayabiliriz. Yani birden fazla kişinin maddi olarak bölünmeyen bir bütün üzerinde paylarla ölçülen mülkiyetine paylı mülkiyet denir.
1- Paydaş payını tamamen veya kısmen başkasına devredebilir. Bu aynı zamanda paylı mülkiyeti, elbirliği mülkiyetinden ayıran özelliklerden biridir. Yasa sadece diğer paydaşlara, payın satılması durumunda önalım hakkı vermiştir.
2- Paydaş payını rehin edebilir. Taşınmaz söz konusuysa ipotek kurar. 3.Kişinin borcu için de rehin kurulması mümkündür.
3- Paydaş payı üzerinde ‘‘intifa hakkı’’ kurabilir. İntifa hakkı tüm eşya üzerinde kurulmaz, sadece paydaşın payı üzerinde kurulur. Ancak intifa hakkı sahibi hakkın özüne dokunamaz. Mesela intifa hakkı sahibi payını başkasına devredemez, rehin hakkı kuramaz, intifa hakkı kuramaz.
4- Paydaş payı üzerinde ‘‘taşınmaz yükü’’ kurabilir. Paydaşın payı üzerinde yapabilecekleri bunlardan ibarettir.
Paylı mülkiyet Medeni Kanun’un 688. maddesinde;
“Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir.”
Elbirliği mülkiyeti ise, çoğunlukla mirasla oluşur. Miras tek bir kişi tarafından intikal edilmişse bütün mirasçılar elbirliği şekliyle hak sahibi sayılır. Elbirliği mülkiyeti olan bir mirasçı, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesini isteyebilir.
Yargıtay içtihatlarına göre; borçlunun iştirak halinde tasarruf olunan maldaki payının icraca satılabilmesi için, iştirak halindeki mülkiyetin, ortaklığın giderilmesi davası yoluyla kaldırılması gerekir. İştiraklı payın haczi mümkün değildir. Haciz ancak borçlu ortağın artırımdaki(tasfiyedeki) payı üzerine konulabilir.
Ortalığın Giderilmesi Davasında Taraflar Kimlerdir ?
Taraflar belirlenirken esasen ikili bir ayrım yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda;
– Elbirliği mülkiyet mevcutsa taraflar ortaklar olacaktır.
– Paylı mülkiyette ise taraflar paydaşlar olacaktır.
- Esasen uygulamada en çok dikkat edilmesi gereken husus; tarafların belirlenmesidir. Zira tarafların kimliklerinin ve tebliğe yarar adreslerinin yargılama esnasında belirlemeye çalışılması davaların oldukça uzun sürmesine ve masraflı olmasına yol açmaktadır.
Ortaklığın Giderilmesi Davasında Yargılama Usulü Nasıldır ?
Basit yargılama usulüne tabidir. Yabancı uyruklu davacının uluslararası anlaşmaya göre bağışıklık yoksa teminat göstermesi gerekir. Birden çok taşınmaz malda paydaş olan şahsın hepsi için bir dilekçeyle ortaklığın giderilmesi davası açması mümkündür. Ortaklığın giderilmesine ilişkin kararların düzeltilmesi istenemez. Ancak maddi hataların tashihi talep edilebilir. Ortaklığın satış yoluyla giderilmesine ilişkin ilamlar kesinleşme tarihinden itibaren on yıl içinde infaz edilmezse o ilam zamanaşımına uğrar. Ortaklığın taksim suretiyle giderilmesine ait ilamların ise, zamanaşımına uğraması söz konusu değildir. Ortaklığın giderilmesi davasında, karar kesinleşinceye kadar, temyiz aşamasında dahi davadan feragat mümkündür. Davacı, sunmuş olduğu dilekçesi ile davasından feragat ettiğini bildirmiştir. Davalılar duruşmalara katılmadıklarından mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekirken açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir.[2]
Ortaklığın Giderilmesi Davasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- HMK madde 27 gereğince; davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Dava açılırken tüm paydaşlar davalı olarak gösterilmelidir.
- Şayet davalı olarak göstermeyi unutulan paydaşlar var ise sonradan davaya dâhil edilmelidirler. Ancak bu durum yargılamanın uzamasına ve hak sahibinin hakkına geç ulaşmasına yol açacaktır.
- Yargılama esnasında; paydaşlardan birisinin öldüğü ortaya çıkarsa Sulh Hukuk Mahkemesinden veraset(mirasçılık) belgesi alınarak mirasçılar davaya dâhil edilmelidir. Bu durumda payın kime ait olduğu belli değil ise kayyım atanması gerekir.
- Tüm çabalara rağmen bir sonuca varılamadığı takdirde anılan davalılara ilanen tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlanıp işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
- Hatta yaklaşık 20 yıl süren bir izale-i şüyu davası nedeniyle AYM adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ve taraflara manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.
- Ayrıca önemle belirtelim ki; ergin olmayan paydaşa husumet yöneltilmemesine dikkat edilmeli ve husumet veli veya vasiye yöneltilmelidir. Vasinin bu davayı açabilmesi için sulh hukuk mahkemesinden izin belgesi alması gerekmektedir.
Bu Davayı Kimler Açabilir ?
Davacı paydaştır. Özellikle taşınmaz malda tapu ile malik olan paydaş veya paydaşların dava açması gerekir. Paydaş küçükse velisi, velayet altındaysa hâkimden alacağı izinle vasisi onun adına davayı açacaktır. Bir taşınmaz malda, mülkiyet hissesi olmayıp intifa hakkı bulunan şahsın ortaklığın giderilmesi davası açması mümkün değildir. Bir taşınmaz malda, haricen pay satın alan veya noterden yapılmış satış vaadi senedi ile pay satın alan kimse, tapu ile malik olmadığından dava açma yetkisine sahip değildir. İştirak halindeki mallarda tasfiye memurunun dava açma hakkı vardır. İştirakli ortağın alacaklısı İcra Hâkimliğinden alacağı izin ile dava açabilir. Müşterek mülkiyette, borçlu paydaşın payı belli olduğundan, alacaklının bu payı müstakilen haczettirip satması mümkün olduğundan ortaklığın giderilmesi davasının açılmasına lüzum yoktur. İflas Memuru İcra Hâkimliğinden alacağı izin ile dava açabilir. Hazine alacağından dolayı izin belgesi alınmaksızın dava açılabilir. Terekeye temsilci olarak atanan ve hak sahibi olmayan kimsenin dava açma hakkı yoktur.
Bir taşınmazı ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi ile iktisap eden kimse, tapu ile malik olduğundan bu mala ait ortaklığın giderilmesi davasını açabilir. Tapunun düşünceler hanesine, miktar fazlası hazineye ait kaydına dayanarak hazine tarafından ortaklığın giderilmesi davası açılamaz. Çünkü bu beyan mülkiyet için yeterli değildir. Tapudaki evin veya ağaçların 3.şahsa aidiyeti konusundaki şerh, tapuda paydaş olmayan bu şahsa ortaklığın giderilmesi davasını açma hakkı vermez. Çünkü bu ev ve ağaçlar arzın mütemmim cüzü olduğundan arz sahipleri dava açabilir. Ev ve ağaç sahipleri satıştan sonra ‘‘haksız zenginleşme” hükümlerine göre paydaşlar aleyhine alacak davası açabilirler. Mirasçılar arasında zamanaşımı bahse konu olmadığından, muristen intikal eden taşınmaz mallar için tapuda intikal muamelesi, yapılmamış olsa dahi ortaklığın giderilmesi davasının her zaman açılması mümkündür. Kanuni mirasçılar yanında murisin tayin ettiği mahsup mirasçılar da bu hakka haizdir. Mirastan feragat eden, mirastan ıskat olunan, mirası reddeden kimse ortaklığın giderilmesi davası açamaz. Ancak bunlar şahsi sonuç doğuracağından bu kısıtlama onların mirasçılarına geçmez. Kamu alacaklarının tahsili usulü hakkındaki 6183 sayılı kanunun 63. maddesi uyarınca Devlet, vilayet, özel idare ve belediyeler bu kanunun 1.maddesinde yazılı vergi, harç vs. alacaklarının tahsili için borçlunun iştirak halinde bulunan malını ortaklığın giderilmesi yoluyla sattırıp paraya çevirmek hakkına sahiptir. Bunun için idarelerin icra hâkimliğinden izin almalarına ihtiyaç yoktur. Belediyenin, yeni oluşan parselin ortaklığının giderilmesini isteme hakkı vardır. Türk vatandaşlığı iptal edilen veya vatandaşlıktan çıkarılanların mallarının tasfiyesi Hazineye ait olduğundan, Hazine gerektiğinde o şahısların malları için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Ortaklığın giderilmesi davaları diğer davalardan ayrı bir özelliği sahiptir. Dava sonunda davacı ve davalı paydaş, payı oranında yararlanmaktadır. Bu itibarla taraflar eşit hakka sahiptir. Davacı davasından feragat etse dahi, dava feragat sebebiyle reddedilemez. Davalı paydaş isterse, feragate rağmen davayı devam ettirebilir. Yine bu davalarda davalının beyanının da esas alınması gerekir. Örneğin davacı taksim istemiş, davalı da satış talebinde bulunmuşsa ve taksim de kabil değilse davacı satış istemedi diye dava reddolunmaz. Davalı satış istediğine göre satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilir. Davacı davadan feragat etmiş; davalı da davayı takip etmemişse ve bu nedenden dolayı dava reddedilmişse sonradan paydaşlardan isteyen aynı davayı açabilecektir. Kesin hüküm bu davalarda uygulanmaz. Davacı küçükse velisi, vesayet altındaysa vasisi, kendisine kayyım tayin edilmişse kayyım tarafından dava açılır. Yeni paydaşın, kendisine bu payı satanın açtığı ortaklığın giderilmesi davasını takip hakkı vardır. Mülkiyet hakkı sahibi intifa hakkı sahibi aleyhine ortaklığın giderilmesi davası açamaz. Çünkü bu şahsın mülkiyet hakkını her zaman tapuyla devretme hakkı vardır.
Borçlu Ortağın Alacaklısının Dava Açma Hakkı
Borçlu ortağın alacaklısının da İcra İflas Kanunu madde 121 gereğince dava açma hakkı mevcuttur. Anılan hüküm gereğince; bir intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf olunan bir mal hissesi gibi yukarıdaki maddelerde gösterilmeyen başka nevi malların satılması lâzım gelirse icra müdürü satışın nasıl yapılacağını icra mahkemesinden sorar. Merci, ikametgâhları malûm olan alâkadarları davet ve gelenlerini dinledikten sonra açık artırma yaptırabileceği gibi satış için bir memur da tayin edebilir yahut iktiza eden diğer bir tedbiri alabilir.
Borçlu ortağın alacaklısı İcra Mahkemesinden, İcra İflas Kanunu madde 121’e göre alacağı yetki kararına dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için izale-i şüyu davası açabilir. Yetki kararı olmaksızın dava açması halinde dava hemen reddedilmeyip, davacıya yetki kararı alınması için süre verilecektir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir ?
Görevli mahkemeler Sulh Hukuk Mahkemeleridir.
Yetkili mahkemenin tayininde ise ayrıma gidilmesi gerekmektedir:[3]
– Dava konusu taşınmaz ise; taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır. Birden fazla taşınmazın dava konusu olması halinde ise taşınmazlardan herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabilecektir. Ayrıca taşınmazın fiilen bulunduğu yer ile tapu kütüğüne kayıtlı olduğu yerin farklı olması halinde de, fiilen bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır. Burada kesin yetki söz konusudur.
– Dava konusunun taşınır olması halinde yetkili mahkeme davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
– Mirastan doğan izale-i şüyu davalarında ise murisin son yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
“””
Neler Dava Konusu Olabilir ?
Bu noktada ikili bir ayrıma gidilmesi gerekecektir.
A. Dava Konusunun Taşınmaz Olması Halinde;
– Paylaşma davasına konu olacak taşınmazlar tapu kütüğüne kayıtlı bulunan taşınmazlardır.
– Tapu kütüğüne kayıtlı olmayan taşınmazlar için ise öncelikle taşınmazın tapu kütüğüne tescili sağlanmalı, ardından izale-i şüyu davası açılmalıdır.
B. Dava Konusunun Taşınır Olması Halinde;
– Taşınır mallar, haklar (örneğin; telefon kullanma hakkı, internet kullanım hakkı) ve kıymetli evraklar dava konusu olabilir.
– Ancak nakit para dava konusu olamayacaktır.
“””
Ne Zaman Paylaşma Talep Edilebilir ?
TMK madde 698’de de görüleceği üzere; hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.
Ancak uygun olmayan zamanlarda paylaşma isteminde bulunulamaz.
“””
Ortaklığın Giderilmesi Davasının Açılamayacağı Durumlar
-Taşınmaz malın tapuda kayıtlı olmaması.
-Belirli bir payın ortaklığının giderilmesi için açılması.
-Tapu kaydında, ortaklarca şüyuun idame mükellefiyeti veya kooperatiflerce yapılan binalar için Kooperatif Tüzüğüne devrin imkânsızlığı konmuşsa, bu gibi hallerde ortaklığın giderilmesi istenemez.
-Müşterek mülkiyet devamlı bir maksada tahsis edilmişse, o tahsis devam ettiği sürece ortaklığın giderilmesi istenemez. Bu tahsis M.K. md.627 uyarınca azami 10 yıl olabilir.
-Ortaklığın giderilmesi M.K. md.627/f: son uyarınca münasip olmayan bir zamanda istenemez. Örneğin taşınmaz malların anormal olarak fiyatının düştüğü devrede inşaatın henüz devam ettiği bir zamanda bu malların ortaklığının giderilmesi istenemez.[4]
-Kamulaştırılan taşınmazlarda buna ilişkin karar ilgililere tebliğ edildikten sonra o taşınmazın devir ve temliki yapılamayacağından bu durumdaki taşınmazların satış yoluyla ortaklığının giderilmesi istenemez.
-Kamu mallarının ortaklığının giderilmesi talep edilemez. Bu nedenle dava konusu taşınmazlarda okul, hastane gibi kamu malı varsa kamu malı varsa onun ifrazı(ayrılması) için davacı tarafa süre verilmesi ondan sonra geri kalan kısım için davanın yürütülmesi gerekir.
-Başkasının arsasına yapılan bina, M.K. md.654’e girmeyen temelli yapı ise arzdan ayrı olarak o yapının ortaklığının giderilmesi istenemez.
Kiralanan Taşınmaz Üzerinde Ortaklığının Giderilmesi
Ortaklığın giderilmesi davalarında davaya konu olan taşınmaz malın kirada olması, hacizli veya ipotekli bulunması, üzerinde irtifak veya intifa hakkı olması, geçerli satış vaadi sözleşmesi ile veya haricen satılmış bulunması bu davaların görülmesine mani değildir. Ancak bütün paydaşlar taşınmazı belirli bir süre bir şahsa kiralamışlarla kira süresince ortaklığın giderilmesi davası açamazlar.
Ortaklığın Giderilmesi Davasında Ön Mesele
Tapu kaydı üzerindeki mülkiyet çekişmesi, tapu kaydının düzeltilmesine ilişkin tüm davalar, tapu iptali ve tescil davaları ön mesele yapılıp, bunların düzeltilmesi için davacıya süre verilir, ya da bu davanın sonucu beklenir.
Ortaklığın giderilmesi davalarında dava konusu mal üzerinde çoğu kez mülkiyet çekişmesi vardır. Bu çekişme konusu olan malın değeri sulh hukuk mahkemesinin görev alanına giriyorsa ihtilafı asıl davaya bakan sulh mahkemesi halledecek; girmiyorsa veya mirasçılık sıfatı gibi kıymet tayini mümkün olmayan bir çekişme varsa bu anlaşmazlığın çözümü asliye hukuk mahkemesine ait olacağından, sulh hukuk mahkemesi, bu konuda, karar tarihinden itibaren 10 gün içinde yetkili asliye mahkemesine dava açmak üzere alakalısına süre verecek, dava açıldığında ön mesele olarak onun sonucunu bekleyecektir.
Kanuni süre içinde dava açılmaz ise mülkiyet ihtilafı yokmuş gibi karar verecektir. On günlük süre kanundan doğduğundan hâkimin bu süreyi uzatma, azaltma veya ikinci kez mehil verme olanağı yoktur.
Gecekonduların Dava Konusu Olması
A. Başkasının Arazisi Üzerinde Yapılan Kaçak İnşaatlar
Başkasının arsası üzerinde yapılan kaçak inşaatların(gecekondu), üzerinde olduğu zeminin ortaklığının giderilmesi davasında arzın mütemmim cüzü sayılarak onunla birlikte satışına karar verilir. Bina sahibi zeminde paydaş olmayan davada taraf olarak kabul edilemez.
Ancak bina sahibinin, paydaşlar aleyhine sebepsiz zenginleşmeden dolayı tazminat davası açma hakkı saklıdır. Bu binalar arza kıymet kazandırmış, arz sahiplerinin mal zarlığında artış sağlamışlarsa tazminat davası haklı sayılacak aksi halde çoğu kez olduğu gibi gecekondular satışı güçleştirip kıymet düşüklüğü yaratmışlarsa davanın reddi gerekecektir.
B. Hazine Arazisi Üzerine Yapılan Kaçak İnşaatlar
Büyük şehirlerde Hazine arazisi üzerine gecekondu türünde yapıların yapılmakta olduğu bilinen bir gerçektir. Bunların bir kısmı basit nitelikte, bazılarının da bir kaç kattan ibaret olduğunu görüyoruz. Gecekondunun üzerinde bulunduğu arz, gecekonduyu yapan şahıs veya şahıslara ait olmayıp Hazineye ait bulunduğunda bu konuda açılan bir davada incelemenin ona göre yapılması gerekir. Burada dava konusu olan Hazineye ait arsa değildir. Taksim davasına konu edilen arsanın maliki olmayan kimselerin inşa ettikleri gecekondu türündeki binadır.
Gecekondu Vasfındaki Binanın Basit Yapı Olması
Hazine arazisi üzerinde yapılan gecekondunun ortaklığın giderilmesi davasına konu edilmesi halinde bunun basit bir bina niteliğinde olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi icap eder. Hazine arazisi üzerinde yapılan yapı basit olduğu anlaşılırsa bunun menkul hükmünden olduğunun kabulü ile enkazının satılarak satış parasının paydaşlar arasında paylaştırması, basit yapı olmayıp arzın mütemmim cüz’i ise davanın reddi gerekir. Burada satılacak olan arzın kendisi değil, üzerindeki menkul niteliğindeki enkazdır.
Paylaşma Biçimi N e Olacaktır ?
Paylaşma; malın aynen bölüşülmesi, pazarlık veya arttırma yoluyla yapılabilir. Mahkeme pay miktarı ve paydaş adedinin imkân vermesi ve talep edilmesi halinde aynen taksime karar verir. Aksi halde payların satılarak satış bedelinin paydaşlara dağıtılması şeklinde taksim yapılır. Bu satım pazarlık veya arttırma yoluyla yapılabilir. Satışın paydaşlar arasında yapılabilmesi için tüm paydaşların bu konuda anlaşması veya menfaatlerine uygun olduğunun tespit edilmesi gerekir. Şartlı satış kararı verilemez. Ayrıca belirtmek gerekir ki; izale-i şüyu davalarının iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olması nedeniyle davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının paydaşlığın satış suretiyle giderilmesini istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel değildir.
Aynen Paylaşma Yoluyla Ortaklığın Giderilmesi;
TMK madde 699 gereğince; paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilecektir. Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.[5]
Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır. Taşınır mallarda; türleri aynı olan mallar aynen paylaşılabilir. Zira her paydaşa aynı türden malın verilmesi gerekir. Aynen paylaşma kararı gereğince taşınır mal ilgilisine teslim edilmemiş ise 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Taşınmaz mallarda aynen paylaşma yolu ile ortaklığın giderilmesi ise uygulamada karşımıza en çok çıkan durumdur. Taraflardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk olmaması halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirmeyi sağlamaktadır.
Taşınmazın önemli ölçüde değer kaybedeceği hallerde aynen paylaşma kararı verilemez. Taraflar arasında anlaşma sağlanamaması halinde bir kısım paydaşların payı paylaşma dışı bırakılarak paylaşma yapılamaz.
Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hâkim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölüşme kararı veremez. Taşınmaz mallarda aynen paylaşma kararı tescil edilmemiş ise bu hak zamanaşımına uğramayacaktır.
İzale-i şüyu davalarında taşınmaz malların aynen taksimine ilişkin kararın TBK madde 125 uyarınca 10 yıl içinde tebliğe çıkarılması gerekir.
Satış Yoluyla Ortaklığın Giderilmesi;
Ortaklığın giderilmesi davasında davacı ve davalılar satış yoluyla ortaklığın giderilmesini talep etmişlerse hâkim bu yönde karar verir. Davacı, dava dilekçesinde öncelikle aynen taksim bunun mümkün olmaması halinde satış yolu ile ortaklığın giderilmesini talep etmiş ise hâkim bu yönde karar verir.[6]
Bu gibi davalarda taşınmaz malın tapu kaydı, kadastro veya imar çapı getirildikten sonra bunların uygulanması ve kıymet tayini için taksimde olduğu gibi uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılır.
Keşifte bilirkişiler:
* Dava konusu yerin tapu kaydına ve çapa uygun olup olmadığını;
* Taşınmaz malın pay miktarına ve paydaş adedine göre ya doğrudan doğruya veya ivaz ilavesi suretiyle aynen taksiminin mümkün bulunup bulunmadığını;
* Dava konusu yerin zemin olarak ve üzerinde varsa ağaç, ev vs. tesis olarak ayrı ayrı kıymetlerini, bunların paydaşlardan kime ait olduğunu, bu değerler esas alınarak her paydaşa satış bedelinden % hesabıyla isabet edecek miktarı tespit edeceklerdir.
Arz üzerinde bina, ağaç vs. muhdesatın belli bir paydaşa ait olduğu konusunda tüm paydaşlar ittifak etmezlerse muhdesat arzın mütemmim cüzü kabul edilerek satış bedeli paylar oranında paydaşlara dağıtılır. Dava davalıların bir kısmını gıyabında yürütülüyorsa bu bakımdan muhdesat için onların beyanı alınamamışsa ittifak yok sayılır. Tapuda muhdesatın belli bir paydaşa ait olduğuna ait şerh varsa buna itibar etmek gerekir. İttifakın ve şerhin varlığı halinde kıymet tayininde aşağıdaki formülün uygulanması şarttır:
* Bina, ağaç ve tesisler yok farz edilerek arsa değeri;
* Bu arsa içinde kalan bina ağaç ve tesislerin her bir paydaşa ait olan kısmının ve toplamını değeri;
* Arzın, bina, ağaç ve tesislerle birlikte satıldığında elde edilecek paranın % ne kadarının zemine, ne kadarının ağaç, tesis ve binalara isabet edeceğidir.
Satış bedelinden her paydaşa ne kadar verilmesi gerektiğinin hâkim tarafından kararda açıkça gösterilmesi şarttır. Tapu kaydındaki miktar ile arazideki miktar birbirini tutmuyorsa bunu düzeltilmesi için davacıya, ait olduğu mahkemede düzeltme davası açmak üzere süre verilmesi ve dava açılırsa sonucunun beklenilmesi gerekir. Düzeltilen durum esas alınarak satış yoluyla ortaklığının giderilmesine karar verilir. Tapu miktarı arzdan daha az ise verilen süre içerisinde düzeltme davası açılmamışsa veya açılan dava reddedilirse ortaklığın giderilmesi davasının reddi gerekmez. Sabit sınırlardan başlamak suretiyle tapu kapsamını arazide belirlenmesi, bunun krokiye bağlanması ve o kısmın satışına karar verilmesi gerekir. Tapu miktarı arzdan fazla ise verilen süre içinde tashih davası da açılmamış veya açılan dava reddedilmişse ortaklığın giderilmesi davası da reddedilir.
SATIŞA KARAR VERİLMESİ HALİNDE YAPILCAK İŞLEMLER:
1- Mahkeme yaptığı keşif sonucu taşınmazın taksiminin mümkün olmadığını tespit edince, taşınmazın satış suretiyle(şüyuun izalesine) paydaşlığın giderilmesine karar verir.(Kararda taşınmazın cins, miktar, mevkii, hudutları ait olduğu tapu vs. gösterilir.) Hâkim satışın paydaşlar arasında veya aleni olarak yapılmasına karar verir.
2- Satış memuru atanır. Satış memuru, yeniden o taşınmaz malın tapu kaydı ve çap örneğini getirir. Taşınmaz malın kıymeti her ne kadar mahkemece tayin edilmişse de, satış memuru, yeniden kıymet takdir etmeye ve buna ilişkin bilirkişi raporunu ilgililere tebliğ etmeye mecburdur. Satış memuru bu kıymet tayini üzerinden 2 yıl geçtiği halde satışı yapamazsa ve geçen zaman içinde kıymette değişiklik mümkünse satış memuru yeniden bilirkişi yoluyla kıymet takdiri yaptırır. Bu konuda verilecek rapor taraflara tebliğ edilir. İtirazlar varsa şikâyet yoluyla satışa karar veren mahkemece halledilir.
3- Satış memuru, satış ilanını(şartnamesini), İİK.’nun 114-125-126 maddelerine uygun şekilde hazırlayıp ilan ettirir, satış ilanının gazete ile yapılmasında bir zorunluluk yoktur.
4- Satış ilanının satış gününden en az 1 ay önce yapılması şarttır.
5- Satış ilanının taşınmaz malın bütün paydaşlarına, ipotek ve haciz alacaklılarına, irtifak hakkı sahiplerine ayrı ayrı tebliği gerekir. Adresi bulunamayan paydaşın öncelikle savcılıkta adresi araştırılır, bulunamazsa bu ilan gazete ile yapılır.
6- Satışa tayin edilen saatte başlanır ve bu husus memur ve tellal tarafından tevsik edilir.
7- İİK.’nun 124. maddesi uyarınca tahmin edilen (muhammen) kıymetin %20 sini teminat olarak (pey akçesi) nakit veren veya milli bir bankanın bu miktardaki teminat mektubunu tevdi eden herkes ihaleye iştirak eder. Satış konusu mal üzerinde hakkı olan alacaklının veya paydaşın bu maldaki hissesi tahmin edilen kıymetin %20’sinden fazla ise teminat vermesine gerek yoktur.
8- İhale üzerinde kalanla, ondan bir önceki artıranın tutanağı imzalamaları şarttır.
9- İlanda gösterilen saatin sonunda başka artıran yoksa tellal 3 defa bağırır ve fazlaya talep çıkmadığı anlaşılırsa, son pey sahibine ihale edilir.
10- İhalenin bitiş saati ve dakikası tutanağa geçirilip 3 defa bağırıldıktan sonra ihaleyi alan kişinin adı yazılıp altı satış memuru, tellal ve ihale edilen şahıs ve bundan bir önce pey süren kimse tarafından imzalanır.
Birinci artırmada satış, ancak tahmin edilen kıymetin %60’ını bulması ile mümkündür. Bu miktarı bulmazsa, ikinci artırma, birinci artırma gününden 10 gün sonra yapılır. İkinci artırma sonunda tahmin edilen kıymetin %40’ını bulursa satış yapılır. Aksi halde ikinci satış düşer.
Ortaklığın giderilmesine konu olan malın ilk alıcısı ihale bedelini süresinde ödemezse, satış memuru, ertesi günü tutanakta ihale edilen bir önceki artırana ileri sürdüğü pey üzerinden taşınmazı alıp almayacağını teskere ile sorar ve 3 gün içinde cevaplandırılmasını ister. Bu kimse kabul ederse ihale o şahsa yapılır. Talep ederse buna da bedel için 20 günlük süre verilebilir. Eğer bu şahıs almak istemezse veya 3 günlük sürede cevap vermezse yahut adresi bulunulamadığı için tebligat yapılamazsa satış memuru, satıştan 7 gün önce yeniden satış ilanı çıkarır. İİK.129. maddesinin 2.fıkrasının koşulları gerçekleşirse ihaleyi yapar. Aksi halde satış talebi düşer. İki ihale arasındaki farktan ve diğer zararlardan ilk alıcı sorumlu olup, depo edilen teminat bunları karşılıyorsa bundan, karşılamıyorsa bakiyesi hiçbir hükme hacet kalmaksızın icra yoluyla ilk alıcıdan tahsil olunur.
İHALENİN FESHİ
Borçlar Yasası md.226- Kanuna ve ahlaka(adaba) mugayir tertibatla müzayedeye fesat karıştırılmış ise her alakadar tarafından on gün zarfında itiraz edilebilir. Bu itiraz, cebri müzayedelerde İcra ve İflas muamelelerinde nezaret eden makamlara ve diğer hallerde mahkemeye arz olunur. İcra ve iflas Yasası md. 134- İcra dairesi tarafından gayrimenkul kendisine ihale edilen alıcı o gayrimenkulün mülkiyetini iktisap etmiş olur. İhalenin feshi yalnız İcra Mahkemesinden şikâyet yoluyla istenebilir. İhale tarihi şikâyet için muayyen müddetle başlamış sayılır. Tetkik merciinin vereceği karar on gün içinde temyiz olunabilir. Tescil için tapu idaresine yapılacak tebligat şikâyet için muayyen müddetin geçmesinden ve eğer şikâyet edilmişse şikâyetin intacından sonra yapılır. Satış bedelinin artırma sırasında veya verilen süre içerisinde ödenmemesi, satışın İcra ve İflas Yasasına uygun yapılmaması, yasaya aykırı olması, yani yasadaki koşulların yerine getirilmeden satışın yapılması, hile karışması gibi hallerde, taşınmazla ilgili her kişi satış suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar veren Sulh Hukuk Mahkemesine, satışın bozulması için itiraz ve şikâyette bulunabilir.
Görevli Mahkeme:
Sulh Hukuk Mahkemesidir. Satış memurluğunca satış İcra İflas Yasasına göre yapıldığından, satışın bozulması davasında da, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar veren Sulh Hukuk Mahkemesi, icra mahkemesi sıfatıyla bu tür davalara bakmakla görevlidir. İcra mahkemesine bu tür davalar açılamaz
Yetkili Mahkeme:
* Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi veya
* Ölenin son ikametgâh mahkemesidir.
Davacı: Satıştan mağdur olan kimse veya kimselerdir.
Davalı: Taşınmaz kendisine satılan kimse.
Dava Açma Koşulları:
Satış bedelinin satış sırasında veya verilen süre içinde ödenmemesi veya satışın İcra ve İflas Yasasına uygun yapılmaması, hile karıştırılmaması gibi haller, davanın açılmasında yasaca öngörülen koşullardır.
Dava Açma Süresi:
Bozulma sebebinin öğrenildiği günden itibaren yedi gündür.
Mahkemece Yapılacak İşlemler:
* Sulh Hukuk Hâkimi, İcra Mahkemesi sıfatıyla basit yargılama usulüyle itirazı inceleyecektir.
* Duruşma açılır, taraflar çağırılır.
* Usulün 509-510. maddesi gereğince açıklamalı davetiye çıkarılır.
* Davacıdan satışın bozulma nedenlerin ispatlaması istenir.
* Satışın bozulması istekleri her türlü delille ispatlanır. (Tanık, belge, tutanak gibi)
* Verilecek karar taraflara tebliğ edilir.
* Kararın bildirim veya tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay yoluna başvurulabilir. Ancak artırmaya konu taşınmazın kıymetinin ………? YTL’den fazla olması da şarttır.(İİY md.134 ve değişik 363)
Satışa Hangi Halde İtiraz Olunmaz?
* Taşınır malların satışına itiraz olunamaz.
* Noksan işlem hâkim tarafından tespit edilirse, itiraz halinde veya doğrudan doğruya bu noksan işlemin tamamlanması, satış memurundan yine hâkim tarafından istenebilir.
İHALENİN KESİNLEŞMESİNDEN SONRA YAPILACAK İŞLEM
İhale kesinleşince, ihale bedeli satış memuru tarafından alınıp, Adalet Bakanlığının genelgeleriyle öngörülen bankalardan birine depo edilir. Satış memurunun görevi ihalenin kesinleşmesi ile son bulur. Bu durumda satış memuru dosyayı, ortaklığın giderilmesine karar veren mahkemeye iade eder. Mahkeme satış memurluğundan gelen dosyada taşınmaz malın vergi borcu olup olmadığının bildirilmesini teskere ile vergi dairesinden sorar. Bu cevaptan sonra satış bedelinin karar uyarınca paydaşlara tevziini yapar. Bu iş için gerekirse bir bilirkişi de tayin edebilir. Hâkim veya tayin ettiği bilirkişi, öncelikle satış bedelinden mahkeme masraflarını, satış giderlerini, tellalliye ücretini, vergi borçlarını, varsa bilirkişi ücretini çıkarır, geri kalan parayı pay miktarına göre paydaşlara taksim eder. Masraflar ve vekil ücretleri bu masrafı yapan ve avukat tutmuş olan paydaşın hissesine ilave edilir. Paydaşların paylarının kendilerine ödenmesi için bankaya talimat yazılır. İhalenin kesinleşmesinden sonra mahkeme, alıcının talebi üzerine adına taşınmaz malın tescili için tapuya teskere yazar. Alıcının, tescil işleminde ihale bedeli üzerinden gerekli alım harcını ve ayrıca tapu memurluğunca tahakkuk ettirilecek katma değer vergisini ödemesi icap eder.
İMAR PLANLI TAŞINMAZ MALLARIN SATIŞ YOLUYLA ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ
İmarca şuyulandırılmış taşınmaz malların ortaklığının giderilmesi özellik taşımaktadır. Bu gibi taşınmaz mallara ait davaların açılması için meydana getirilen imar durumunun tapuya tesciline gerek yoktur. Bu işlem yapılmadan önce de dava açılabilir. Ancak duruşmanın devamı sırasında imar durumunun tescili için ilgililere süre verilmesi ve karardan önce bunun ikmal edilmesi şarttır. İmar planının iptali için Danıştay’a dava açılmışsa ön mesele olarak davanın sonucunun beklenmesi gerekir.
Bu davalarda imar müdürlüğünden imar çapı tapu memurluğundan tapu kaydı getirildikten ve bu kayda göre taraf teşkili yapıldıktan sonra bunların mahalline uygulanması, kıymet tayini ve satış bedelinden paydaşlara düşecek miktarın % olarak tespiti bakımından uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılır.
Bilirkişiler keşifte:
* Tapu kaydı ve çap örneğinin dava konusu yere uyup uymadığı,
* Arazinin üzerindeki ağaç, bina ve tesislerin değerlerini ve bunların kimlere ait olduğunu,
* Bu kıymetler esas alınarak paylarına göre satış bedelinden her bir paydaşa isabet edecek değerin % oranıyla tespitini yapacaklardır.
İmar parselini teşkil eden kadastro parsellerine mevkilerine göre ayrı ayrı değer takdir edilerek her birinin imar planının tüm değerine göre oranı bulunup, ona göre paydaşlara satıştan düşecek bedelin % oranı ile tespiti gerekir. İmar parselindeki paylar, onu teşkil eden kadastro parsellerinin yeri ve önemi esas alınarak tespit edilmişse, o zaman ortaklığın giderilmesi davasında ayrıca kıymetlendirmeye gerek olmayıp tapudaki pay oranına göre satış bedelinin tevzi gerekir. İmar parselini teşkil eden zemine ve üzerindeki tesislere ayrı ayrı kıymet takdiri ile bunların tüm imar planının değerine göre oranı bulunup paydaşların satıştan alacağı bedelin % oranı ile tespiti gerekir. İmar parsellerindeki ortaklığın, imar kanununa göre taksim suretiyle değil satış yoluyla giderilmesi gerekir.
DAVA SAFHASINDA KULLANILAN ÖRNEKLER
NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE
İSTANBUL
DAVACI :
DAVALILAR :
DAVA KONUSU :Paylaşma (Ortaklığın Giderilmesi)
Açıklamalar :
1. Miras bırakan annemden bizlere intikal eden …. İli, …. İlçesi, …. Mevkii, … Ada, …. Pafta, … Parsel’de kayıtlı bulunan arsaya elbirliği mülkiyeti şeklinde malik bulunmaktayız.
2. Söz konusu taşınmazı kendi aramızda anlaşarak paylaşmamız mümkün değildir. Bu nedenle, taşınmaz üzerindeki ortaklığın mümkünse aynen taksimini, mümkün olmadığı takdirde açık artırma suretiyle satılarak, satış bedelinin paylarımız oranında paylaştırılması için bu davayı açma zarureti hasıl olmuştur.
Deliller: Mirasçılık belgesi, tapu kaydı, keşif, bilirkişi incelemesi ve her türlü kanıt.
Hukuki sebepler: TMK, Bk. Ve ilgili mevzuat.
Talep Sonucu: Yukarıda kısaca açıklanan ve re’sen dikkate alınacak olan nedenlerle, …. İli, …. İlçesi, …. Mevkii, … Ada, …. Pafta, … Parsel’de kayıtlı bulunan taşınmaz üzerindeki ortaklığın mümkünse aynen taksimi, mümkün olmadığı taktirde umuma açık artırma suretiyle satılarak, satış bedelinin ve yargılama giderlerinin ortakların hisseleri oranında paylaştırılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
…/…/…(RUHİ, 2015)
Davacı
Adı ve Soyadı
İmza
DAVA VE SATIŞ VERİLERİ
Elde edilmiş olan verilere bakıldığında, ilk göze çarpan husus bir ortaklığın giderilmesi davasının ortalama 5.33 (±3.25) celsede bitirildiğidir. Diğer taraftan, incelenen dava dosyalarından görüldüğü kadarıyla (en az) 2 celsede bitirilen ya da (en çok) 14 celseye uzayan davalar da söz konusudur.
Temyiz aşaması dâhil ortalama bir dava süresinin 32.44 (±12.17) ay olduğu, ancak bu sürenin 8 ile 56 ay arasında değiştiği tespit edilmiştir Bilirkişinin davaya konu taşınmaz hakkında verdiği ilk rapor ile satışın gerçekleştiği zaman arasında ortalamada 18.89 (±10.48) aylık bir süre olduğu görülmektedir. Bu iki süre arasında en az 2 ve en çok 49 aylık bir fark vardır. Dava sürecinde hazırlanan ilk bilirkişi raporunda yer alan taşınmaz değeri ile taşın mazın satışında ortaya çıkan fiyat arasındaki farkın nihai satış fiyatın oranı %28.82 (±%73.44) olarak gözükmektedir.
Buradan, ortalama olarak satış fiyatlarının genelde ilk bilirkişi fiyatının dahi altında kaldığı sonucu çıkmaktadır. Taşınmazın en az değerinde de görüldüğü üzere, belirtilen sonucun aksini gösteren (bilirkişi fiyatından %56.79 daha yüksek olduğu) satış örnekleri de bulunmaktadır. Ancak, yargılamanın uzun bir zaman alması sebebiyle bilirkişiler tarafından geçirilen dava süresi dikkate alınarak rapor hazırlandığı ve taşınmazlara atfedilen maddi değerlerde bir miktar da olsa artış yapıldığı görülmektedir. Bu bağlamda, bilirkişinin açık artırma öncesi hazırladığı raporlarda ilk rapora göre ortalamada %8.76 (±26.64)’lık bir artış olduğu tespit edilmiştir. Öte yandan, gerçekleşen satış rakamı satışın hemen öncesinde bilirkişinin tespit ettiği değerin daha da (ortalama %29.10) altında kalmaktadır.(ELGİN, 2018)
DİPNOTLAR
[1]“ Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır….”(Yargıtay 14. HD 20.10.2014, E. 2014/7456, K.2014/11407)
[2] “Her ne kadar ortaklığın giderilmesi davaları iki taraflı davalardan olup ortaklığın giderilmesi kararı verilen kazanan ve kaybedenden söz edilemez ise de davacı davadan feragat ettiğinden kendisini vekil ile temsil ettiren Hazine yararına vekâlet ücreti verilmesi gerekir. Bu nedenle kararın davacının davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.” ( YARGITAY 14. HD., 03.02.2014, E. 2013/15644, K. 2014/1242).
[3] “6100 sayılı HMK'nın sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesine göre dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar sulh hukuk mahkemelerinde görülür.”(Yargıtay 14. HD., 11.03.2014, E.2014/433, K. 2014/3286).
[4]“…Ancak uygun olmayan zamanlarda paylaşma isteminde bulunulamaz. (TMK.nun 698/3 md)…”(Yargıtay 6. HD., 25.06.2014, E.2014/6284, K. 2014/8411).
[5]“Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.”(Yargıtay 14. HD 14.05.2014, E. 2014/3824, K. 2014/6395)
[6]“Mahkemece paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının karar yerinde gösterilmesi gerekir. Satış bedelinin, satışına karar verilen taşınmaz paylı mülkiyet hükümlerine konu ise paydaşların tapudaki payları oranında, elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi olması halinde mirasçılık belgesindeki payları oranında hem paylı, hem de elbirliği mülkiyet halinin bir arada bulunması halinde ise tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir.”(Yargıtay 14. HD., 15.09.2014, E.2014/5320, K.2014/9899).
Kaynakça
ELGİN, E. A. (2018). Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları: Taşınmaz Satışları için İstatistiksel Bir Analiz. TBB DERGİSİ, 138-139.
RUHİ, A. C. (2015). DAVA SAFHASINDA KULLANILAN ÖRNEKLER. ANKARA: Seçkin Yayıncılık.
TBB DERGİSİ (2018). (tarih yok).
Yusuf Ziya ÇUVADAR
0 Yorum